Türkiye; şekli ve şemali ne olursa olsun, hangi niyet, algı, oyun  ve senaryoya dayanırsa dayansın, bir büyük felaketten, ordusu ve milleti ile karşı karşıya gelmekten ve komşu Müslüman ülkeler gibi olmaktan şimdilik kurtulmuş, millet iradesini meydanlara taşımış görünmektedir.

              Bütün mesele; bundan sonrasını iyi yönetebilmek, milli /millet iradesini ülke  lehine kullanmak, hukuku, aklıselimi, sağduyuyu ve itidali elden bırakmadan, gerekli tedbirleri alabilmek, esas  ve yakıcı sorunlara dönülebilmesini sağlamaktır.

           Bu meyanda, “ Milli İrade/ Millet Meydanları”ndan görebildiğim ve tespit edebildiğim, önemle dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır.

           1-Bu güne kadar olduğu gibi, bu gün de, bütün bu fitne ve fesadın arkasındaki güçlerin, küresel eşkiyalar olduğu  gerçeği unutulmadan, bütün tedbirler alınmalı, yeni emperyal senaryolara karşı uyanık ve tedbirli olmalıyız. Burada bitmeyecek, bitirilmeyecek, başka sıkıntılar, yeni senaryo ve pilanlar devreye sokularak Türkiye’nin kuşatılacağı, en azından tümüyle emirlere biat eder hale getirilmeye çalışılacağı aşikardır.

          2-Maşa ve piyonlarla etkin mücadele devam ederken, esas  pilanlayıcı ve azmettirici güç unutulmamalı, bir taş piyonlara atılırken, on taş sınır ötesi düşmana, emperyalist ve siyonistlere atılmalıdır. Onların düşman gösterdikleri,  kavga ettirmek istedikleri  ile değil, esas onlarla mücadelenin idrak ve gayreti içinde olmalıyız. KUKLA HEDEF GÖSTERILEREK, KUKLACI FAALIYETLERINE KUSURSUZ VE ENGELSIZ DEVAM ETMEMELİDİR.

          3-Irak’ta, Mısır’da, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Afganistan ve Pakistan’da yaptıkları gibi, bizi birbirimize kırdırmaya, tüm enerjimizi  içerde  tüketmeye, bize düşman olarak  maşa ve piyonlarını göstermeye çalıştıkları gerçeği, hep dikkatimizde olmalıdır.

        4-Uzun yıllardan beri başbelamız olan cani şebekesi terörü  zaafiyete uğramamalı,  “kalkışma” ile boğuşurken, bu büyük tehdit ikinci pilana atılmamalı, en kısa sürede toparlanıp, diğer meselelere dönülmelidir.

        5-Kuzey Irak’ta oluşturulan bölücü yapı, Suriye’nin kuzeyinde, yani sınırımızda da oluşmak üzeredir. Bu büyük tehdit gözden kaçmamalı, örtülmemelidir.

        6-Sn. Bahçeli’nin de her fırsatta dile getirdiği, “Ordumuz” yıpratılmamalı, itibarı sarsılmamalı, sınır güvenliğimiz, vatan toprağımız ve cani şebekesi ile mücadelenin bu ordu ile yapılacağı, başka bir gücümüzün olmadığı unutulmamalı, Ordunun moral ve motivasyonu sarsılmamalı, buna özel önem verilmeli, bu konuda çok büyük hassasiyet gösterilmeli, bir kasa elmanın içindeki birkaç çürük ayıklanırken, tüm kasa mahvedilmemelidir.

         7-Meydanlardaki fotoğraf, bütün bir millete ait olmalı, kalkışma gecesi siyasi partilerin ortak tavrı ve son olarak ta Külliyedeki beraberlik sürdürülmeli, bütün eylem ve etkinliklerde kullanılan dil, bu fotoğrafa uygun olmalıdır.

         8- Meydanlarda,”demokrasi/ dimokratia / dimoskratia” isimlendirmeleri değil, "MİLLİ İRADE / MİLLET MEYDANI,"  "MİLLİ  İRADE NÖBETİ",  denmelidir. Demokrasi/ dimokratia / dimoskratia(Grek kökenli ve patentli); Batı’nın yeni sömürge rejimi, sömürge putu, acıkdığında ya da işine gelmediğinde yediği bir put olduğu unutulmamalıdır. Misal olarak; "Cezayir’de seçimi büyük farkla kazanan İslami Selamet Cephesi'ne, Filistin'de seçimi kazanan Hamas'a, Mısır'da seçimi kazanan Mursi'ye ve şimdi de Türkiye'ye yaptıkları, dimoskratia'yı yedikleri" hep hatırlanmalı, demokrasinin bir araç, “milli iradenin” ise amaç olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, dimoskratia da İslam'ın haram kıldığı hemen her şeyin helal olduğu, çok  dikkatli olmamız, emperyalist ve siyonist kelime, kalıp ve kavramlarla konuşmamaya gayret etmemiz, “yerli, milli ve İslami” olanı tercih etmemiz gerektiği hafızalarımızdan çıkarılmamalıdır.

          9-Her türlü pırovakasyona açık olan meydanların güvenliği, milleti rahatsız etmeden sağlanmalı, tüm tedbirler alınmalıdır.

          10-Millet; kendi iradesine sahip çıkmak, karar verici olduğunu göstermek ve hukuk dışı müdahalelere dur demek için meydanlarda iken, bu irade çalınmamalı, başka hedeflere evrilmemeli ve dönüştürülmemelidir. Kullanılan dil, sılogan ve argümanlar buna göre seçilmelidir.Dün reddedilen sılogan ve türküler, bugün kullanılır olmamalıdır.

          11-İçerde ve dışarıda düşman cephe daraltılmalı, birlik ve beraberliğe azami önem gösterilmeli, dost cephe mümkün olduğunca genişletilmelidir.

           12-Hukuka,  sağduyuya, aklıselime, itidale büyük önem atfederek, “suç varsa ceza vardır”pırensibinden hareketle, “tereyağından kıl çeker gibi” suçlular ayıklanmalı, kurunun arasında tek bir yaş bile yanmamalı, ihbar ve ispiyonlar çok iyi tetkik edilmeli, her türlü kahpeliğin kol gezebileceği unutulmamalıdır. Sn. Dilipak’ın:Erdoğan'ı ele geçirselerdi şimdi yanında gördüğü birçok adam darbecilerin safına geçecekti!”sözü meydanlarda da görülmüyor zannedilmemelidir.

           13-Milli iradeyi şova, desinlere, ranta, hamaset ve siyasete alet etmekten şiddetle kaçınılmalı, olayın vahametine uygun ciddiyet, vakar, titizlik ve hassasiyet elden bırakılmamalıdır.

           14- Eli kalem tutanlar, yazar ve çizerler, aydınlar, alim ve ulemalar, ilahiyat uzmanları ve hocalar, idareci ve kanaat önderleri, bilim adamı ve basın sahipleri, kalabalıkların pisikolojisi ve davranışı ile değil, akıl ve hukukla hareket etmeli, farklı şeyler söyleyebilmeli, gerektiğinde feyezanın akışını tersine çevirebilme iradesini gösterebilmeli, acı da olsa gerçekleri ve olması gerekeni söyleyebilmelidirler.

           15- Askeri birliklerin önüne iş makinası  çekme; milletin ordusuna bir bütün olarak set çekme, güvenmeme ve önünü kesme, tavır koyma gibi bir görüntü vermektedir. Bu fotoğrafa daha fazla müsaade ve devam edilmemelidir.”Akledilmeli, akledilmeli, akledilmelidir.”