Futbol üç neticeli oyundur…

Yenmek, yenilmek ve ikisinin ortası beraberlik…

Bu işe soyunanlar hesabı buna göre yapar ve değerlendirirlerse, her üç neticede de sorun yaşanmaz…

Sporun ve futbolun ana temasını, yani mayasını centilmenlik oluşturur...

Konuyu böyle değerlendirir, sporu bu açıdan izlersek her netice katlanılır olur…

Sakaryaspor bugüne kadar mehter yürüyüşü içerisinde yoluna devam eden bir takım izlenimi verdi…

İki ileri, bir geri adımlarla elde edilen sonuçlar, lig başında estirilen havaya uymuyor maalesef…

Takımın başarısı, sahada oynanan futbola göre çıkar ortaya…

Dün kendi evimizde oynanan maçta iki takımın taraftarlarının, ülkedeki bunca gerginlik sürerken centilmenlikten örnekler vermesi son derece güzel, bir o kadar da sevindirici idi, alınan kötü sonuca rağmen…

Kendi stadında ilk defa yediği golle, ilk yenilgisini alan yeşil siyahlı ekipte Burak ve Canberk üçer yıldızlık top oynarken; Fikret ile hücumda ortada oynatılırsa daha yararlı olacağına inandığım Erçağ ve Aytaç’ın dışında formasının halkını veren oyuncu yoktu…

İkinci yarıda oyuna giren Enes’in çabukluğu ile kazanılan fırsat dışında, tek bir gol pozisyonu dahi bulamayan yeşil siyahlılar nasıl şampiyon olur, düşünmeye başladım şimdiden…

Bunca pas hatası yapan, yerini bulmayan topların tavan yaptığı bir maçı kazanmak mümkün mü!

Yani işimiz hiç de kolay değil…

İlk devreyi ilk üç arasında ve fark açılmadan bitirmekten gayri bir düşüncem yok şimdilik…

Bundan sonrası ne olur bilemeyiz…

Ancak henüz ümidimizi yitirmiş değiliz…

Mevla kerim diyerek yeşil siyahlı ekibe Bizim Bahçe’den “Papatyalar” gönderelim istedik, tekrar çıkışa geçmesi adına…