VATSAP kanalıyla bir dostumuzun bana gönderdiği, Elazığ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık ÜNALAN’a ait olduğu ve O’nun ismiyle yayınlanan, tamamen hislerimize, gördüklerimize ve dert ettiklerimize uygun makaleyi, altına imza atarak okuyucuya arz ediyor, herkesi bu makalenin muhtevasına göre test ve muhasebe etmeye davet ediyoruz.

                  İŞTE O MAKALE:

                  “Esrar, eroin, alkol ve madde bağımlısı Müslümanları AMATEM’e götürüp tedavi ettirdik diyelim.

                  Peki ya bizim MALA, MAKAMA, MEVKİYE, KOLTUĞA, LÜKS ve GÖSTERİŞE, DÜNYAYA yani MADDENİN BİZZATİHİ KENDİSİNE BAĞLANMIŞ MÜSLÜMANLARI KİM TEDAVİ EDECEK?

                  Köşklerde “Baby Shower” MEVLİTLERE oluk oluk para akıtan, düğün sonrası “After Party’leri” ihmal etmeyen, ezanla karışık müzikler çalarken, gelinle damadın muhakkak bir merdivenden aşağı indiği, İNGİLİZ kraliyet balosunu bile geride bırakan düğünlere özenen, lüks yatlarda beyaz elbiseleriyle DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ kutlamaya alışan, GÖSTERİŞ DÜŞKÜNÜ, dünya ve madde bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?

                  MARKA BAŞÖRTÜLERİ, siyah gözlükleri, yüksek topukları ve lüks jipleriyle gecelere akan, bir konser biletine milyarlar saçan, hiçbir tesettür defilesini kaçırmayan, pahalı telefonlarıyla tik tok videosu çeken, tüm özel hayatlarını Instagram’a açan, kınadığımız ne varsa başına İslami ibaresini koyarak yapan, kadının kocasına bir dilim kek, bir bardak çay vermesine bile itiraz ederek FEMİNİZMİN KURUCULARINI BİLE HAYRETLER İÇERİSİNDE BIRAKAN, MARKA ve LÜKS BAĞIMLISI tesettürlü Müslüman kızlarımızı kim tedavi edecek?

                 VİP UMREDEN aşağı kabul etmeyen, Zemzem Towers’dan aşağı konaklamayan, rezidansların ve özel güvenlikli sitelerin dışında yaşayamayan, yurtdışı tatillerini ihmal etmeyen, sadece zenginlerle oturup kalkan ve bu dünyayı küçük bir cennete çevirmeye çalışan KONFOR ve MADDE BAĞIMLISI MÜSLÜMANLARI  kim tedavi edecek?

                 Efendimizin (s.a.s.), “BİR SÜRÜYE SALINAN İKİ AÇ KURDUN SÜRÜYE VERDİĞİ ZARAR, KİŞİNİN MAL VE ŞEREF (makam, mevki, itibar) HIRSIYLA DİNE VERDİĞİ ZARARDAN DAHA FAZLA DEĞİLDİR” (Tirmizi) hadisinde uyardığı gibi,

                  Oturduğu makamı korumak veya daha üst bir makama gelebilmek için sürüye dalan bir kurt gibi etrafında kim varsa boğup parçalayıp bir kenara atan, dişinin geçmediği hiçbir makam, dilinin değmediği hiçbir dünyalık bırakmak istemeyen koltuk bağımlısı Müslümanları  kim tedavi edecek?

                   MAKAM ARABASIZ, SEKRETERSİZ, ÖZEL KALEMSİZ, KORUMASIZ YAŞAYAMAYAN, koltuğu elinden alınınca kriz üstüne kriz geçiren, KÜÇÜK BİR MÜDÜRLÜK İÇİN BİLE AŞINDIRMADIK KAPI BIRAKMAYAN, şeref ve itibarı malda, makamda ve parada gören, bunları kaybedince de itibarını kaybettiğini zanneden, yeniden bir MAKAMA GELEBİLMEK İÇİN GEREKİRSE AHLAKINI ADALETİNİ, MERHAMETİNİ, ve DEĞERLERİNİ GÖZDEN ÇIKARABİLEN MAKAM BAĞIMLISI  Müslümanları kim tedavi edecek?

                   Asıl işi bu sorunlara çare üretmek olması gerekirken, devlet destekli projeleri kovalamaktan, protokol fotolarına girmek için çırpınmaktan, vekillerle, bürokratlarla yapılan üst düzey ve çok önemli toplantılardan vakit bulamayan, İslami çalışmaların sadece para ve güçle yapılabileceğine iman etmiş, ADI SİVİL KENDİ RESMİ BİR KISIM  STK’larımızı kim tedavi edecek?

                    Peygamberimizin (s.a.s.) açlıktan karnına taş bağladığını anlatırken bile para kazanabilen, İslam’ın ana prensiplerini ve hatta kaderi bile inkâr edebilecek cesarette olmasına rağmen HARAMLARLA, FAİZLE, HAKSIZLIKLARLA, ADALETSİZLİKLERLE İLGİLİ GIKINI BİLE ÇIKARMAYAN, SITATÜKOYU DEVAM ETTİRMEK ve KAZANIMLARINI KAYBETMEMEK ADINA KENDİNİ BİLE KAYBEDEN BİR KISIM HOCALARIMIZI kim tedavi edecek?

                     Ve en kötüsü de bir asgari ücretle on nüfus geçindirmeye çalışan, çocuğunun okul masraflarını bile karşılayamayan, parasızlıktan evlenemeyen, borç batağında inim inim inleyen garip Müslümanların, tüm bu olup bitene, lükse, israfa, gösterişe, umarsızlığa, pervasızlığa bakarak din ve dindarlıkla ilgili yaptıkları sorgulamalarına kim cevap verecek?

                     Hiç kimse kusura bakmasın! BU GİDİŞATIMIZ GİDİŞAT DEĞİL.  Bu dünya sevgisi, bu madde bağımlılığı, bu vehn krizleri hepimizi mahvetti.

                     Efendimizin (s.a.s.); “SİZDEN ÖNCEKİLERİ MAL SEVGİSİ HELAK ETTİ. BU SEVGİ ONLARA AKRABALARIYLA ve DOSTLARIYLA İLİŞKİYİ KESMEYİ EMRETTİ. KESTİLER. CİMRİLİĞİ EMRETTİ. CİMRİLEŞTİLER. GÜNAHI EMRETTİ. GİRDİLER. ZULMÜ EMRETTİ. YAPTILAR. EN SONUNDA DA HELAK OLDULAR” (Camiu’s-sağir) uyarısına muhatap olmadan derlenip toparlanalım.”

                      NOT: Sahiden, başta bu acizi olmak üzere, bizi kim tedavi edecek?

                      Daha da mühimi bu özelliklere sahip bir hasta olduğumuzun farkında mıyız?

                      Tedavi olmaya niyetimiz var mı?