Öylesine bir yozlaşma ve ithal kültür kuşatması altındayız ki, bozulmayan, aslı gibi kalan ve tamamıyla bize ait olan hemen hemen hiçbir şeyimiz kalmamış durumdadır.

                  Evimize, mutfağımıza, odalarımızın her birine, bedenimize kadar ulaşan bu kuşatma ile büyük bir kimlik ve kültür kırılması ile karşı karşıya bulunmaktayız.

                  Söz konusu yozlaşan, tahrip edilen ve taklit edilen örf, adet ve geleneklerimizden biri de maalesef düğünlerimiz olmuştur.

                  İslami  hassasiyetleri en fazla olan ailelerimizin bile düğünlerine bakıldığında, bu kırılma ve yozlaşmanın izlerini görebilmekte, ne kadar dikkatli davranırsak davranalım, laik seküler liberal vahşi kapitalizmin etkilerinden kurtulamamakta, sızıntılarını engelleyememek- teyiz.

                 Bu güne kadar, ikincisini birkaç gün önce olmak üzere, iki düğün yapan bir Müslüman olarak, yerli, milli ve İslami hassasiyetlerimize, dert ve dava endişemize rağmen, bu kültürel kuşatmadan bütünüyle kurtulmamız mümkün olmamış, bütün çabalarımıza rağmen sızıntıları engellemeye gücümüz yetmemiştir

                Zira, yoz Batı kültürü hepimizi kuşatmış, işgal etmiş ve büyük ölçüde teslim almıştır.

                Bırakınız çevremizdeki insanlara, derdimizi kendi ailemize, çoluk ve çocuğumuza anlatamaz hale gelmiş, aciz halde bırakılmış bulunmaktayız.

                Öylesine bir sel, öylesine bir feyezan ki, fert olarak önünde durmamız imkansız hale gelmekte, ya tümüyle sele kapılmakta, ya da, selin bir şekilde darbelerini alarak, ölmesek bile yaralanmış hale düşmekteyiz.

                Kızlarımıza giydirdiğimiz gelinlikten tutun da, maymuna dönen suratlar ihtiva eden makyajlara, yatak odasını aşan kıyafetlere, çaldığımız müziklere, yemek ikramında sunduğumuz içeceklere, oynadığımız oyunlar ve yaptığımız eğlencelere kadar, baştan sona düğünlerimize yoz kültür mikrobu girmiş, her hal ve durumda varlığını göstermeye devam etmektedir.

                “Desinler” putu, “o kadar olur” tavizkarlığı, “herkes öyle yapıyor” anlayışı dinin önüne geçmiş, halkın hatırı “Hak’kın hatırını” aşmış bulunmaktadır.

                 Şunu anladım ki, fert olarak bu salgın karşısında durmak mümkün olmayacak, ne yaparsak yapalım bu mikroba bir şekilde bulaşacak, bütünüyle olmasa bile, kısmen de olsa bu pisliğe karışma mecburiyetinde kalacak ve kalmaya devam edeceğiz.

                Yani, kapitalizme ve şeytanın gücüne yenilmiş bulunmaktayız.

                Çare; hep birlikte karşı koymak, birlikte hareket etmek ve kuvvetli dayanışmaktır.

                Hayatımızın tamamında dayanışarak, birbirine sarılarak, birlikte göğüs gererek kendimizi koruyabilir, bir nebze de olsa yol alabiliriz.

                Her alanda, tüm kültür değerlerimizde, örf, adet ve geleneklerimizde olduğu gibi, düğünlerimizde de, örnek Müslüman düğün pıroje ve modelleri, yerli, milli ve İslami  olan düğün  şekilleri ve pıroğramları geliştirmek ve Müslümanların hizmetine sunmak mecburiyetindeyiz.

                  Anadolu Türkmen gelinliklerinden tutunda, davul, zurna, kemençe ve sazımıza kadar, ağırlama ve karşılama şekilleri, milli ve yerli oyunlarımız, müziğimiz ve düğün pıroğram akışının tamamını ihtiva edecek şekilde bir düğün paketi çıkarılmalı, hatta, alternatifler oluşturarak, seçme imkanı sağlanmalıdır.

                  Aksi takdirde, bir yanda tam bir taklit ürünü düğünler süregelirken, diğer yanda karma, karışık ve ne idüğü belirsiz, “her telden” ve “her havadan” düğünlere mahkum olmaya devam edeceğiz. Kısaca, hayatımızın her alanında, nikahımızda, kına ve düğünümüzde, “yerli, milli ve İslami” olanı bulmalı, oluşturmalı, bu konulara kafa yormalı, hep beraber rehberlik ve  önderlik etmeliyiz.

                TEŞEKKÜR MESAJI: Evlatlarımızın nikah/düğün merasimlerine Almanya, İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, Samsun, Tırabzon, Çorum,Yalova,Yozgat, Muğla ve pek tabii ki Sakarya'mızdan teşrif eden 500'e yakın kıymetli akraba,hısım,arkadaş,  dost ve kardeşlerimize, nikahı kıyan Serdivan Bel. Başkanımız Sn.YUSUF ALEMDAR Bey’e, nikah şahitliği yapan Karabük Valimiz Sn. ORHAN ALİMOĞLU Bey’e, Adapazarı Kaymakamımız Sn. İSMAİL GÜNDÜZ  Bey’e, düğünümüze iştirak eden Sakarya Kamu Has.Gen. Sek. Doç.Dr. HASAN S. SAĞLAM Bey’e, SAÜ öğ. görevlileri Prof.Dr. Harun Taşkın,Salih Şimşek, Cemalettin Kubat,Ali Osman Aydın,Ahmet Tutar, Doç.Dr.Ekrem Gülşen, Halit Yaşar, Yusuf Atalay,Yrd.Doç.Dr. Yılmaz Güney,Halil İ.Sağlam, M.Kemal Cerrahoğlu ve Kemal Karadeniz hocalarımıza, Vergi Dairesi eski Bşk.Recep Alp Bey’e,Cemal Kamacı ağabeyimize, Kızılay Bşk. Ahmet İşgüzar Bey’e, emekli İl müftü yardımcısı İ.Hakkı Selim Bey’e,Av.Nezif Dede, Recep Hacıeyüpoğlu, Osman İbrahimbaş, Haluk Hağur ve Nurullah Şentürk Bey’lere, Sakaryasıpor Kulüp Bşk.SELAHADDİN AYDIN, Sakarya eski Milli E. Müd. MURAT YAZICI,Sakarya B.Ş. Bel.Gen.Sek.Yard.  Zafer Poyraz, Daire Bşk. Hüseyin Karamehmetoğlu , Adapazarı M.Eğ, ilçe müd. Ziya Cevherli,Valilik Yazı İşl. Md. Hasan Çiloğlu Bey’lere,Uğur Değişim An.L.kurucu müd. Yavuz Müftüoğlu Bey’e,Orhan Camii İmam Hatipleri Mustafa Aydın ve Aladdin Beşel hocalarımıza, M.Paşa An.L.Müd. Muammer Yener veTarihçi yazar Mustafa Turan Bey’lere,netgaste sahibi Necdet Başoğlu, Dr, Hasan Bektaş ve Fikret Öztürk Bey’lere, SBB ve SASKİ mesai  arkadaşlarıma, İnş.Müh.Cengiz Aslan ve Murat Biryan Bey’lere, mazereti nedeniyle katılamayıp arayan,sosyal basında tebrik, iyi dilek ve temennilerini sunan, dua ve niyazda bulunan, basında haber ve yorumlarıyla katkıda bulunan değerli dostlarıma, yer darlığı nedeniyle isimlerini zikredemediğim çok kıymetli kardeşlerime kalbi teşekkürler ediyorum.