Önce Serdivan Mobilyacılar, sonra da Çark Caddesi’nde yürüyorum, herkesin uykuda olduğu bir zaman diliminde...
Vitrinlerle sessiz bir diyalog kurabiliyorum, bu saatlerde...
Gözüme önce “Tezgahtar aranıyor” ya da “Personel alınacak” yazıları ilişiyor...
Çoğunda alınacak elemanda aranan özellikler belirtilmiş...
Sıradan işlere sıradan personel arayanlara oranla, sıra dışı yani meslek sahibi eleman arayışı çekiyor dikkatimi...
Hani kaba da olsa bir söz vardır “İnsan bir baltaya sap olmalı ki önü açılabilsin...”
“Ne iş olsa yaparım” anlayışına, bilinir ki sınırlı talep var daima...
Buna karşın vasıflı, donanımlı, meslek sahibi elamana her kapı açık...
Kimi montaj ustası, kimi deneyimli servis elemanı, bazıları da bilgisayar bilen arıyor...
Bu ihtiyacını da vitrine astığı yazıyla ilan ediyor, en kestirme yoldan...
Bir yandan deniliyor ki “İşsizlik aldı başını gidiyor” diğer taraftan esnaf, sanatkar, sanayici aradığı vasıfta eleman bulamamaktan dertli...
Nasıl bulunacak bu işin ortası...
Çare meslek liselerinin sayısını ve okuyan öğrenciyi artırmaktan öte ne ola ki?
Bu konuda dünyada örnek çok...
İşi ehline vermedikten gayri, yapılan işten hayır gelmeyeceği açıktır...
Bu sahada da geçerli, “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” sözü...
O nedenle geleceği sağlama almak için, çocuklarımızı eskilerin deyimiyle “Önce bir baltaya sap olmaya” yönlendirmeli, sonra da daha yetenekli ve donanımlı olmalarını sağlayacak meslek liseleri ve meslek yüksekokullarına yönlendirmeliyiz...
“İş olsun torba dolsun” deyip, piyasası olmayan üniversitelerden mezun olmak, günümüzde karın doyurmuyor...
Piyasa üniversiteli işsizlerle dolu, ne yazık ki...
Siz siz olun, çocuklarınızı meslek sahibi, donanımlı bir insan olarak yetiştirmek adına elinizden geleni yapın.
O zaman çocuklarınız işi değil, iş çocuklarınızı kovalar...