Yüzünü ayın okşadığı adam.

Hüzün coğrafyamızın hisli şairi.

Hüznün özetini çıkaran adamdır o; çile çile, dize dize, mısra mısra.

Susmayı sanat, susmayı, meslek, susmayı hayat edinmiş adamdır; zaten hayat felsefesi de oysa susmalıydıktır onun.

Suların mahrem çığlığında susmayı sürdürüyor; Uludağ kadar soğuk, serin, sakin bir yüzle üstelik.

Yalnızlığın korosunda yaşamaktadır.Yedi yön dört mevsim susan; yalnız, sadece, bir tek şiiriyle konuşan adamdır o.

Her şeyde, her yerde, her olayda kendi sorumluluğunu gören bir aydındır İhsan Deniz, bütün olanlarda ben de varım diyecek kadar.

Saçının ve sakalının uzunluğu, vaktinin kısalığındandır.

Bütün fiilleriyle çekilse demeydan yerindeno bir ömür şiiri ve sükutuyla bizimledir; bizimle, bizim, biz.

Yabancı kalarak yeniliyordu kendini zira. Ve hayatın öznesini kanında taşıyordu o. İçi dışı güneşi utandıran bir yangınla örtülüdür onun çünkü.

Şiirler okumaktadır o, dünyanın zenci yüreğine.

Ona göre seçimini şiirden yana yapmış ve yapacak olan şair; varolduğu sürece bu bedeli, ancak, hiçbir hâl’le değişmeyeceği ve hiçbir zaman sonunun gelmeyeceğini bildiği yalnızlık ve mutsuzluğunu kendinde içkinleştirerek ödeyebilecektir. Bu, şairin kaçınılmaz kaderidir.

Bütün zamirleri unutan şair.

İnegöllüdür. Bursa’da yaşayan İnegöllü. Ona İnegöl’den doyumsuz iki hâtıra kalmıştır: Çocukluk anıları ve bir oturuşta on altı porsiyon yiyebildiği doyumsuz İnegöl köftesinin lezzeti.

Uludağ’ın eteklerine kurmuş yapayalnızlık otağını. Bazen yürüyüşe çıkıyor, kâh Muradiye’ye kâh Yeşil’e. Bazen Ulucami şadırvanıyla muhabbet ediyor, bazen Emir Sultan’ın mihrabıyla.

Yoldaşı, arkadaşı, ayakdaşıdâima aynıdır: Bay Sükût!

Yalnızlığına ara verdiği sadece üç unsur var dünyasında: Kızları Lamia ve Leyla. Hiç bitmesini istemediği demli çayı. Ve yoldaşı sırdaşı hüzündaşı sigarası.

Müziğe meftundur, müziksi yaşayamaz. En çok dinledikleri mi; söyleyelim: Cohen, Waters, Plant, Yusuf İslâm (Cat Stevens), Bryan Adams, Zeppelin, Toto, Tull. Ruhi durumuma göre bizim klâsik musikimize de kulak verir bazen: Lem’iAtlı’yı, Şevki Bey’i, Rahmi Bey’i, Selahattin Pınar’ı sevmektedir.

Yemeyle içmeyle arası hiç mi hiç yoktur. Çayı şekersizdir. Dayanamadığı tek şey akşamları bir tabak çerezdir.

İki mekânın tiryakisidir: Biri her gün sabahın dokuzdan akşamın on sekizine gününü geçirdiği Bursa Araştırma Kütüphanesi, diğeri evinin balkonu. Saatlerce oturur balkonunda, sigarasıyla demlendikçe demlenir hüznü, daha bir zevklenir sanki.

Tabii hayatta en sevdiği insan: Amcası Mehmet Ali Deniz. İhsan Deniz’n son yıllarında yaşadığı kütüphane amcasının Bursa’ya armağan ettiği bir ilim irfan kaynağıdır zaten.

Yüzünün güldüğüne rastlanmamıştır, güldürdüğüne de.

Ta Kırcaali’den taşıdığı bir hicran bir hüzün bir umutsuzluk yapışakalmış gibidir gözlerine.

İpekten, ipekli, ipekçe bir dili vardır.

Her şair bir şiirden ibaretse eğer, İhsan Deniz - benim için meselâ-Yaz Kalbiyle Gelir’dir:

Yaz kalbiyle gelir aramıza.Çocukça 

bir nazla hızlanan suskun ve acemi

dudaklara.. Yağmuru ve bulutu 

tutar, gölü efsunlar, soğuk bir bahçe 

tadı bırakır gözlerin kilitlendiği 

     bîçare dakikalara…

 

O kalp üşüten haz, her sabah rûha 

değen netameli sıyrık; ürpertir dili 

ve dilin içinde yırtılan kasveti…  

Bütün gece bir mahzen sızısıyla mayalanan niyâz!

 

Yolar sıcağın esmer tenini; tan vakti  

hâtıraya sinen ağlama 

ve kahkaha birikintilerini…

Balkonda bir kıpırtı olsa, akıp 

gider; koyu bir memnuniyet ritmiyle 

yayılır peşimize takılan sokak 

köklerine…

 

Kim bilir; aramızda dolaşan gölgesi 

kırılmış bu son yaz 

dır belki de… Göğü döven o saf 

yelpaze; ne arar ne bulur, ince 

huyları kışkırtan bir havuz kenarı 

gibi durduğumuz o boşlukta?

 

Yaz kalbiyle gelir 

miş aramıza. Hem de perde 

olurmuş eski aşkların hâfızasına… 

Yazık! Ben ki; çok geç 

anladım, inanmazdım 

da: Bu mevsim kalbimi habersizce örten 

ölüm hissi 

nin sesimden bir daha hiç 

ayrılmayacağına…

 

Ve her şair bir dizeden ibaretse eğer İhsan Deniz, 'işte tek kanıtı yaşadığımızın: biricik aşklarımız / acılarımız işte, işte yaralarımız'dır benim için.

İhsan Deniz; hüznün, hüzünlerin, hüzünlerimizin şairi.

Ve yalnızlığın.

Yalnızlığın korusunda yaşayan şairimiz o bizim!