Onca işimin gücümün arasında; dağ gibi sorunlarla, dertlerle, kederlerle boğuşurken bile yerel seçimleri düşünmekten alamıyorum kendimi.
Acaba kıymetli büyüğüm, Sakarya için bir şans olduğunu düşündüğüm, vefa ve alçakgönüllülük abidesi Zeki Toçoğlu yeniden aday gösterilecek mi?
Hatıralarımızı verdi bize Zeki Başkan, az buz şey midir yaptıkları?
Tertemiz bir hava, billur gibi içme suyu verdi…
Bakınca insanın içini ferahlatan bir şehir merkezi kazandırdı bizlere…
Daha neler neler…
Bu satırlara sığar mı onun yaptıkları?
Hem sadece kıymetli büyüğüm Zeki Toçoğlu’nun mu hatırı var bende?
İsmet İnönü’den sonra Türk siyasal hayatının şahitlik ettiği en iyi ikinci adam konumundaki Ayhan Kardan’ın ve tüm mesaisini bu şehir için harcayan, proje ve çözüm adamı Fatih Turan’ın da hatırı var…
Elim bir trafik kazası geçiren lakin Rabbimin bize bağışladığı, nezaket timsali Orhan Bayraktar’ın hatırı var…
Başta İbrahim Aktürk ve Davut Yüce olmak üzere, şehrin tüm yükünü çeken daire başkanlarının hatırı var…
Bizim derdimizle dertlenen, herkes gününü gün ederken milletin sorunlarıyla boğuşan görünmez kahraman Alpay Şirin ağabeyim başta olmak üzere Çözüm Masası ekibinin hatırı var.
Hiçbirinin kuyruğunu birbirine değdirmeden kafasında 40 tilki dolaştıran, Zeki başkanın eli ayağı konumundaki, tüm zamanların efsane ve yeri doldurulmaz ismi, kıymetli arkadaşım Yekta Şirin’in hatırı var…
Bu pek muteber ekibin dağılmasına nasıl katlanır hasta kalbim?
Acaba Adapazarı Belediyesi’nin adayı kim olacak?
Bende ayrı bir yeri olan, beyefendiliğin zirve ismi, mümtaz insan Süleyman Dişli bir dönem daha devam eder mi?
Bir kere sadece Süleyman başkan değil, çevresindeki insanların da büyük hatırı var bende.
Tutkuyla bağlı olduğum ve tarifi imkânsız bir sevgi beslediğim Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Muhammet Durmaz hazretlerinin hatırı var.
Geç tanıdığım, tez yitirmemeyi umduğum Erol Aydın’ın, her daim hürmet duyduğum ve Baytur’dan ev satın alırken 5 bin TL indirim yaptırtan Rıdvan Özüm’ün ve uzun bir zamandır tanıdığım, muhabbetine doyum olmayan Rıdvan Sezer’in hatırı var.
Kadim dostum İnci Ökten’in, sevgili arkadaşım Serkan Cerrahoğlu’nun hatırı var.
Bu muazzam ekibin dağılmasına nasıl dayanır bu yürek?

Büyükşehir ve Adapazarı Belediyesi hiçbir zaman olmadığı kadar uyum içerisinde çalışıyor.
Gerek başkanlar, gerekse alt kadrolar düzeyinde fevkaladenin fevkinde bir birliktelik ve işbirliği var.
Bu iki belediyenin kadrosu birbirine karışmış, adeta etle tırnak gibi olmuş!
Bu ahengi bozulması, bu birlikteliğin son bulması hiç arzu ettiğim bir durum değil.
O yüzden yatağımda ateşler içinde, bir o yana, bir bu yana dönmelere ve sıçrayarak uyanmalara devam ediyorum geceleri…

Hadi Süleyman Dişli’yi yerine tuttuk diyelim peki diğer aday adayları ne olacak?
Mutlu Işıksu’nun az mı hatırı var bende?
Yıllara sari bir hukukumuz, bir ağabey-kardeş ilişkimiz var kendisiyle.
Hayatı boyunca tek röportajını bana vermiştir.
Hoş o röportajdan 1 hafta sonra kendisine bir daha ilçe başkanı olamayacağı bildirilmiştir ama olsun!
Bizleri yetim bırakıp Ankara’ya giden, benim ilk göz ağrım konumundaki Milletvekili Ali İhsan Yavuz’un yadigârı gibidir Mutlu ağabey…
Yüzü her daim gülen, son derece sakin ve efendi bir insan olan Oktay Yıldırım ile ‘’Ben Allah’ın ipine sarıldım’’ deyip beni 12’den vuran Ali Abdullah ne olacak peki?

Hendek Belediye Başkanı Ali İnci’yi de unutmuş değilim.
Sakarya’nın hiç şüphesiz en başarılı belediye başkanı olan, hırsıyla, azmiyle ve çalışkanlığıyla yedi düvele nam salmış, Hendek’ten dünyayı yöneten İnci başkan ve ekibi de dağılmamalı.
Kendisi bu dönem tekrar Hendek’e talip oldu ancak bir gün mutlaka Büyükşehir’in başına da geçmeli.
Onun belediyecilik dehasından ve kıvrak zekâsından her daim faydalanmalı bu şehir.
Sapanca Belediyesi’nin başına mutlaka Oya Arapoğlu geçmeli.
Şehir plancılığı eğitimi almış, hiçbir şaibeye ve lekeye bulaşmamış, genç, dinamik, profesyonel bir insan yönetmeli doğup büyüdüğüm şehri.
Sapanca artık belediyecilik görmeli, yerinde saymamalı.

Sevdiğim insanlar bir yerlere gelsin ya da yerlerini korusun istiyorum.
Kendi derdimi unuttum, onların derdiyle dertleniyorum.
Makamlar hak edenin, liyakat sahibi olanın, her şeyden önemlisi vicdan, merhamet ve vefa duygularını hiçbir zaman kaybetmeyen insanların olmalı.
Artık günler sayılı, adaylar en geç ay sonunda belli olacak.
Ondan sonra da gönül verdiğim insanlar başkan seçilecek mi diye düşünmeye başlayacağım.
Bu gidişle uykusuz gecelerim 31 Mart sabahına kadar devam edecek…

BİZİM VALİMİZ
NE İYİ BİR VALİ!

Son günlerde Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un gavat sözüyle ülkedeki valiler tartışılır oldu.
“Hükümetin mi yoksa devletin valisi mi bu insanlar” şeklinde itirazlar yükselmeye başladı.
Bu şimdinin konusu da değil, AK Parti iktidara geldiğinden beri peyderpey gündeme gelen bir hadise.
Tüm bu tartışma ortamı içerisinde ilimiz valisi Mustafa Büyük’ü getirdim gözlerimin önüne...
İlk zamanlar pek ısınamamıştım kendisine ve biraz önyargıyla yaklaşmıştım.
Ancak gel zaman git zaman müthiş bir şekilde yanıldığımı anladım.

Sakarya Valimiz Sayın Mustafa Büyük son derece uyumlu bir bürokrat.
Gerek iktidar, gerek muhalefet milletvekilleriyle, tüm belediye başkanları ve daire müdürleriyle uyum içerisinde çalışıyor.
Sivil toplum kuruluşlarına destek veriyor, iş dünyasıyla ilişkilerini üst düzeyde yürütüyor.
Geçmişte örneklerine şahit olduğumuz gibi basın önünde insan azarlamıyor.
Sadece işine odaklanmış, müthiş bir ciddiyet ve disiplin içerisinde şova ve gösterişe kaçmadan sadece işini yapıyor.
Sağcılara olduğu kadar, solculara da, diğer tüm siyasal görüşlere de eşit mesafeli yaklaşıyor, insan ayırmıyor.
Her türlü gösteri, yürüyüş, bayram kutlaması gibi etkinliklerde vatandaşın demokratik hakkını kullanmasına ön ayak oluyor, engel teşkil etmiyor.
İyi bir insan, merhametli bir insan, devletin güler yüzünü ortaya koyan bir insan…
Bu ve bunu gibi örnekleri nazara alarak Sayın Vali Büyük’ü hükümet valisi olarak değil tam bir devlet adamı olarak görüyorum.
Ve de “Ne iyi bir valimiz varmış” demekten kendimi alamıyorum…