“Ha oldu, ha olacak” derken otomotiv üssünün Karasu’da kurulması kesinlik kazandı…

Birçoklarının rüya olarak nitelediği proje böylelikle hayata geçmiş oldu…

Sakarya’yı Türkiye çapında şöhret sahibi yapacak, binlerce insana iş kapısı olacak bir işe imza atıldı…

Abartmadan söylüyorum bu bir devrimdir…

Ülke için de, Sakarya için de devrim niteliğinde bir kazanımdır bu…

Öyle ki şehirde 40 gün 40 gece kutlama yapılsa, havai fişekler falan patlatılsa yeridir…

İşte bu devrimin, bu büyük kazanımın, bu olağanüstü projenin altında SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul’un imzası var…

En başından beri bu yola baş koydu…

Bu uğurda yoğun bir mesai harcadı…

Gecesini gündüzüne katarak bu işin kotarılmasına uğraştı...

Hiçbir zaman yılmadı, vazgeçmedi, umudunu kaybetmedi…

Cumhurbaşkanı’yla, Başbakan’la, ilgili bakanlıkla sürekli irtibat halinde oldu…

Onların yurt içi ve yurt dışı gezilerine katıldı, uçaklarına bindi, görüşme imkânı olabilecek her fırsatı değerlendirmeye çalıştı…

Raporlar hazırladı, dosyalar sundu…

Ve nihayetinde tarihe altın harflerle geçecek bir başarıya imza attı…

Karasu’nun yerli otomotiv üssü olmasında birçok insanın katkısı oldu ancak bu başarıda aslan payı şek şüphesiz Mahmut Kösemusul’undur…

Bugüne kadar bu şehre bu denli büyük hizmet yapan bir sivil toplum kuruluşu başkanı geldiğini hatırlamıyorum…

Projenin ölçeğine baktığımda geçmişte de şehre böylesi bir yatırımın kazandırıldığını tahmin etmiyorum…

Başkan Kösemusul yıllardır koltukları işgal eden lakin bu şehre zerre kadar katkısı olmayan insanlara bu hizmetiyle örnek olmuştur…

Makamın hakkı verildiği takdirde siyasetçi olmadan da bazı işlerin başarılabileceğini herkese göstermiştir…

Bundan sonra Karasu’da çalışacak binlerce insan ve o insanların ailesi kendisini ölene dek minnet duygusuyla hatırlayacak ve ismi her anıldığında “Allah ondan razı olsun” denilecektir…

Allah razı olsun ve de sana helal olsun Mahmut başkan…

Bu şehre senin gibi tuttuğunu koparan yöneticiler lazım…

ÜÇ İHTİMALLİ MAÇ

Seçim gününe kadar hangi partinin kaç milletvekili çıkaracağını konuşacak ve yazacağız…

Zira vatandaşın gündemi seçim ve her köşe başında hangi partinin kaç vekil çıkaracağına yönelik muhabbetler yapılıyor…

Tabii herkes kendi siyasi görüşüne uygun tahminlerde bulunuyor…

Kayseriliye sormuşlar, “İki kere iki kaç eder” diye…

“Alırken mi, satarken mi” yanıtını vermiş…

İşte o hesap, herkes kendi partisinin daha çok milletvekili kazanacağını öngörüyor…

Maç tahmini gibi, 5-2 olur, 4-2-1 olur, şöyle olur, böyle olur şeklinde yorumlarda bulunuyor…

Şu anki tabloyla değerlendirme yapmak gerekirse bu maç üç ihtimalli…

Birinci ihtimal: AK Parti 5, MHP 1, CHP 1

İkinci ihtimal: AK Parti 5, MHP 2

Üçüncü ihtimal: AK Parti 6, MHP 1

Bu üç ihtimalin dışında kalan tahminler bence biraz ütopik…

AK Parti’nin 5’ten aşağı düşmesi hayli zor olduğu gibi, MHP veya CHP’nin 2’den yukarı çıkması, hatta CHP’nin tek vekilliği koruması dahi hayli güç…

Sandıktan ne çıkacağı tabii ki belli olmaz lakin şimdilik durum bu…

SEVGİNİN GÜCÜ

Sakarya Gazeteciler Birliği olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nu ziyaret ettik geçenlerde…

Ondan evvel de Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı vardı…

Her iki buluşmada da Zeki başkanla hasret giderme imkânı buldum…

O her zamanki babacan tavrı, içten ve samimi ilgisiyle karşılandım…

Bu sıcak ve yakın ilgi içine düştüğüm karanlıklardan ve ruhi bunalımlardan çekip kurtardı beni…

Sevginin gücü küçümsenemez…

Ne gariptir ki Zeki Toçoğlu’nunbu pozitif enerjisi en azılı muhaliflerini bile dize getirmeyi başarıyor…

Taraflı tarafsız herkesin sevgi ve saygısını kazanması başkanın bu doğal ve samimi yapısından kaynaklanıyor…

Çekim alanına giren her insan büyüye kapılıyor bir şekilde…

Sadece insan ilişkilerinde değil yöneticilikte gösterdiği olağanüstü beceri de kendisini tartışmasız bir şekilde şehrin ağabeyi yapıyor…

Boşuna demiyorum “kıymetli büyüğüm” diye…

Kıymeti makam veya mevkiinden kaynaklanmıyor…

İşin esrarı onun bu samimi hali, muhabbeti ve sevgisinde…
AHLAK KUMKUMALARI
Bu şehirde herkes birbirinden nefret ediyor…
Birbirini çekemiyor insanlar…
Hazımsızlık diz boyu…
Herkes kendini haklı görüyor…
Her yerde vardır bu huylar ama özellikle bizim şehrin hastalığı bu…

Herkes birbirinin ardından atıp tutuyor bu şehirde…

"O adam değil, bu adam değil" 
"Falanca şerefsiz, filanca ahlaksız"
"Şu şunu yaptı, bu bunu etti"
"Yok o hırsız, bu yandaş, şu dönek"
Doğru ve dürüst bir tane adam bırakmadılar memlekette! 
Kendileri hariç tabii...

Kimse adam değil, herkes üçkâğıtçı, bir tek kendileri dürüst ve namuslu bu şehirde…

Herkes yanlış işler yapıyor lakin işini iyi ve doğru yapan yalnızca kendileri…

Alkışlamayı bilmeyen, insanların elde ettiği başarıları hazmedeyen ve sadece eleştirip küfretmeyi becerebilen insanlar bunlar…

Ahlak kumkumalığı yapan bu gibi insanlara tavsiyem aynaya bakmalarıdır…

Dönüp bir arkaya baksınlar…

Bugüne kadar neler yapmışlar, neyi ne şekilde elde etmişler ve geçmişlerinde ne türden yanlış işlere imza atmışlar görürler…

Görürler de utanırlar belki millet hakkında atıp tutmaya!