Rukiye Peker Uzunçarşı’nın eski ve ünlü manifaturacılarından Ali Peker’in kızıdır…
Uzun süre öğretmenlik yaptı.
Şimdi emekli…
Onun elinden Erol Girişken’in (Gaga) arşivine uzanan tarihi bir fotoğraf var Pazar filemize konu olan…
1961 yılında bir Pazar sabahı, yıkılarak tarihe karışan eski gar binasının önünden hareket eden sarı motorlu trenle bir BJK-Fenerbahçe maçı için İstanbul’a giden, dönemin popüler işadamlarını günümüze taşıyor fotoğraf…
Onların tümünün ayrı bir özelliği ve dahi hikayesi vardır anlatmakla bitmeyecek…
1- Fotoğrafta yer alanlardan sol baştaki Ziya Aktuna (Aktar)
Galatasaray Lisesi mezunuydu…
Tahsili sırasında dev kaleci Turgay Şeren ile aynı sınıfta okuyup aynı takımda oynayan, bizim de 4 yıl formasını giydiğimiz Ada Gençlik takımının klas oyuncularındandı.
Meşhur Osman Aktuna’nın (Piştar Aktar) iki oğlundan biriydi…
O dönemde golcü futbolculara “Piştar” denilirmiş…
Ziya Aktuna, bugünkü deyimle orta sahanın sağında oynayan teknik bir futbolcu olarak bilinirdi. (1955-1960)
2000’li yılların başında vefat etti.
Onları birbirinden ayırmak mümkün değildi.
Yedikleri içtikleri, gezdikleri yerler hep birdi…
Onun yanında bir playboy havasında Sabri Peker yer alıyor.
Sadece şehrimizin değil, belki de bölgenin en güzel giyimli, Türk sanat musikisi aşığı, Ada Gençlik takımının sol açığı, eski ve teknik bir futbolcu olarak gelip geçti, taşlı çakıllı topraklı sahalardan...
Balçık halindeki sahalardan leke almadan çıkan yegâne oyuncu olarak tarif eder eskiler onu...
2- Lütfü Orhan (Baba-lü)
Hepsi birbirinden entelektüel ve karizmatik bir yapıya sahip ekibin içerisinde ayrı bir yeri olanlardandır Lütfü Orhan, hiç kuşkusuz…
O da Sabri Peker gibi giyim tarzı özel Adapazarlılar arasında yer alırdı.
Şehrimizde henüz lisenin olmadığı dönemde Kabataş Lisesi’nde okuyan şanslı öğrencilerden olup, BJK’nin unutulmaz ve efsane kulüp başkanı Süleyman Seba’nın sınıf arkadaşı ve okul futbol takımının kaptanıydı…
Son derece kibar, bir o kadar dürüst ve unutulmaz bir ağabeyimizdi…
Kravatı ya da papyonu hiç eksik olmazdı…
3- İsmet Aldinç
Uzunçarşı’nın sembol firmalarından Narin Mithat Mağazası’nın sahiplerinden ve grubun Lütfü Orhan’la birlikte iki ağabeyinden biriydi.
İstanbul Haydarpaşa Lisesi mezunuydu.
Sporda branşı diğerlerinden farklıydı.
Kardeşleri Mithat ve Fikret’in aksine, futbol yerine hentbolu tercih etmişti.
Haydarpaşa Lisesi ve Fenerbahçe Hentbol Takımı’nın kaptanlığını yaptı uzun süre…
Vefat edinceye kadar da Fenerbahçe Kulübü’nün kongre üyesi olarak kaldı.
Onunla beraber ikinci kuşak Aldinçler’den geriye kimse kalmadı.
Hepsi aralıklarla hayata veda edip gitti.
Sıra geldi Adapazarı’nın yetiştirdiği tanınmış bir hukukçu futbolcuya…
Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken, o yıllarda Başkent’in ünlü futbol takımlarından biri olan Hacettepe Kulübü’nde ustalaştı futbolu, Avukat Mecdi Okuyan’ın…
Ankara’ya gitmeden önce, Sakaryaspor’u oluşturan dört gençlik kulübünden biri, unutulmaz yönetici Şevket Başak’ın Gençlerbirliği Takımı’nda futbola başlamıştı.
Uzun süren bir futbol mazisine sahipti.
Tahsil sonrası dönüp geldiği Adapazarı’nda yeniden Gençlerbirliği formasını giydi.
Kale hariç, takımın her mevkiinde oynama kabiliyetine sahip, üstün yetenekli bir futbolcu olarak kaldı hatıralarda…
Karınca gibi çalışkan, tilki misali kurnaz, her iki ayağını aynı ustalıkla kullanan, yeşil sahaların süsü, başarılı bir futbolcuydu, döneminde...
Futbolunun son yılında Sakaryasor’un kurucu kadrosunda yer aldı.
O sırada 40 yaşındaydı…
İlerlemiş yaşı nedeniyle forma giyemedi ve aynı sene sonunda çok sevdiği sahalara, bir daha dönmemek üzere veda etti.
Onun saha içi meziyetlerini saymakla bitiremeyiz.
Bu haftaki Pazar filemizi, Okuyan’ın eski takım arkadaşlarından Necip Koçkar’ın bir anısıyla noktalayalım istedik.
1958-59 sezonu bir Ada Gençlik-Güneşspor maçı sırasında top taca çıkar…
Kaptan Mecdi taç, korner, out, frikik gibi hallerde duran topları kimseye bırakmaz, hepsini kendi kullanırdı.
Takımın en genç oyuncusu Necip Koçkar, taca çıkan topu kapar ve oyuna sokmak ister.
Fakat keskin bir ses “Necip bırak!”
Emir büyük yerden ama içinden isyan etmek gelir.
Dayanamaz ve nazik bir dille, “Kaptanım çok yoruluyorsun, bari tacı bize bırak.”
Ama ne mümkün…
Top yine kaptanın ellerindedir.
İşte öylesine bir futbol fenomeniydi Mecdi Okuyan…
Yarım asırlık fotoğrafın bıraktığı izlenimler böyle…
Şimdi, fotoğrafta görünen ne o gar binasından, ne sarı motorlu trenden ne de o ünlü Adapazarlılar’dan eser kaldı geride…
Hepsi birer mazi oldu…
İşte bu nostaljik duygularla bir kez daha “Pazar filemizi”, sizler için boşaltalım istedik…
Ölenlere rahmet olsun, kalan yakınlarına ise selam diyerek…