Özümüzle hesaplaştığımız bir dönem geçiriyoruz. Mevzu her ne kadar yerini kürtaj tartışmalarına bırakmışsa da canı yananlar darbeleri ve darbecileri içleri kan ağlayarak anıyorlar. Deniz Gezmiş’i, Adnan Menderes’i anıyoruz. Kaybettiğimiz üniversiteli canları anıyoruz. Bir hiç uğruna birbirlerine düşman olan gençleri anıyoruz. Kısacası bir karanlığı aydınlatmaya çalışıyoruz.
90 yaşına gelmiş iki kişi bizim için karanlığı aydınlatacak fener olabilir mi? Onları yargılamak sorunu çözer mi? Ben öze dönük değişiklikler bekliyorum. Bu nedenle yeni anayasa bizim için büyük önem taşımakta. TOBB’un yeni anayasa konusunda yaptığı çalışmaları önemsiyorum. Halka hitap eden halk için bir anayasa bekliyorum TBMM’den.
Çünkü bende 1980 darbesi mağduruyum. Benimde hayallerimle oynadı 12 Eylül. Nasıl mı? “Kurduğu bir kurumla”.
2547 sayılı Yükseköğretim kanunuyla 6 Kasım 1981 tarihinde Prof. Dr İhsan Doğramacı’nın başkanlığında kurulan YÖK, 12 Eylül askeri darbesinin bir sonucuydu. Çünkü anarşinin kaynağı üniversiteler olarak görülüyor ve üniversiteleri hiyerarşik bir düzene sokmanın gerekliliği üzerinde duruluyordu. Şimdi ise birbiri ile çatışan grupları askeri darbeyi yapmayı planlayanların amaçlarına ulaşmak amacıyla kullandıkları iddia ediliyor.
Neyse gelelim sadede, malum babamız avukat. Mesleğinde de son derece başarılı dolayısıyla ona olan yakınlığım beni de bu mesleğe doğru yavaş yavaş itiyor. Yaz tatillerinde ona yardıma gidiyorum bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Ortaokulda kararımı verdim. Bende avukat olmalıydım. Hukuk Fakültesi kazanmam için Sosyal bölümü mezunu olmalıyım. Her şey tamam. Tarih, Coğrafya ve Türkçe derslerim çok iyi. Lisede de Sosyal bölümüne girdim. Avukat olacağım kararlıyım. 1998 senesinde YÖK müthiş bilimsel bir çalışma ile!! Hukuk bölümünü Türkçe- Matematik bölümüne aldı. Ne demek ti bu biliyor musunuz? Üniversite sınavında çok iyi net çıkartmanız yetmiyor. Okulunuzdan aldığınız orta öğretim puanı bir katsayı ile çarpılıp sınavda aldığınız puana ekleniyor. Dolayısıyla kendi bölümünüzdeki Fakülteleri seçerseniz 0,6 katsayı ile ,başka bölümdeki bir fakülteyi seçerseniz 0,2 katsayı ile çarpım söz konusu. Yani Hukuk seçmek adeta intihar. Tamda sınava gireceğiniz sene böyle bir değişiklik yapılınca insan sudan çıkmış balığa dönüşüyor.
Benim gibi binlerce kişi mağdur. Hiç akıllarında bile olmayan bölümlerde sırf puan kırılmayan ortak bölüm diye okuyan binlerce genç var şu anda üniversitesini bitirmiş iş arayan. Ya da istemediği bir bölümde okuduğu için bir türlü iş hayatında dikiş tutturamayan.
Ben mi? Uluslararası İlişkiler bölümünü okudum. Hiç aklımda bir yokken. Çünkü katsayı puanı kırılmayan ortak bölümler içinde bana en uygun onu bulmuştum. Çalışmalarımı ve uzmanlığımı bu bölüm ile bağlantılı sektörlerde yapabildim. Hayata avukat olarak bir adım
önde başlamak şansına sahip olacakken. Çok daha fazla mücadele etmem ve çalışmam gerekecekti. Öyle de yaptım.
YÖK, 21 sene içerisinde hep tartışma konusu oldu. Aşırı merkeziyetçi yaklaşımı, siyasilerin hep seçim malzemesi olarak kullanması, harçları, sınavları ve atamalarıyla kafalarda hep bir soru işareti bıraktı. Bununla birlikte 50 den fazla sayıda üzerinde değişiklik yapılamasına rağmen öze dönük bir değişiklik olmadığından bu kurum sıkıntı vermeye devam ediyor. En son sınav sorularının çalınması herkesin bu kuruma olan güvenini tamamen zedeledi.
1982 Anayasası ile güvenceye alınan YÖK, umarım yeni anayasa ile kendine çeki düzen verir ve insanları protesto için sokağa dökmek yerine üniversite öğrencilerini hayata daha iyi hazırlayan bir yapıya kavuşur.
BÜYÜKŞEHİR VE ÇEVRE
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen en temiz kent çevre yarışmasında Sakarya Büyükşehir Belediyesi en temiz 3 kent arasındaki yerini aldı. Ben bu başarıdan dolayı Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Zeki Toçoğlu’nu kutluyorum. Aynı zamanda özellikle son dönemde gerek Cumhurbaşkanı gerekse bakanlık nezdinde Sakarya’ya ziyaretler bir hayli hız kazandı. Bunlar aslında doğru değerlendirildiği takdirde Sakarya’nın sorunlarına çare olma noktasında önemli ziyaretler. Ben bu konuda da Zeki Başkanın bir hayli gayretli olduğunu gördüm. Geçen hafta kendisiyle Borsamız ile ilgili bir hususta yaptığımız toplantı sırasında bu mevzuya da değindik. Sakarya için gerçekleştirmeyi düşündüğü projelerden bahsetti umutlandım.
Fakat şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Ağaç çevre için olmazsa olmazlardan ve biz şu anda çevre konusunda yaptığımız çalışmalarla 3 ilden bir tanesiyiz. Bundan dolayı ödülümüzü de aldık peki Orhangazi caddesinde yapılan kavşak, kaldırım ve refüj çalışması kapsamında kesilen onlarca ağaca ne demeli? Şunu unutmamalıyız: “Kaldırıma göre ağaç değil Ağaca göre kaldırım” yapmalıyız. İşte o zaman çevre konusunda ilk 3 içinde değil 1 numarada oluruz.
YATIRIMCIYA TÜYOLAR
Tanzanya yıllık ortalama % 6’lık büyüme sağlayan çok önemli bir Afrika ülkesi. Ülkemizin Tanzanya’ya yaptığı ihracat 2009 yılından itibaren 3 kat arttı ve 170 milyon dolar seviyesine ulaştı. Ülke, müteahhitlik, inşaat malzemeleri, gıda işleme makineleri, inşaat, tarım makineleri, tekstil, hazır giyim, otomotiv ve yan sanayi, tıbbi araç ve işlenmiş gıda sektörlerinde yatırım ve ihracat potansiyeli taşımakta. İlgilenen okurlar detaylı bilgiye DEİK internet adresinden ulaşabilirler.
Ellerindeki fırsatları kaçıranlara Meditasyonun önderlerinden Hintli Osho’nun bir sözü ile veda etmek isterim. “Sen cevapları ezberlersin ama hayat aynı soruları asla sormaz”
Haftaya tekrar buluşmak dileğiyle