Sevgili okurlar,
Artık Avrupa Birliği(AB) ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımız tatil için Türkiye’ye hazırlığında..Emekli olanların çoğu ise Türkiye’de..
Her tatil mevsiminde Avrupalı Türkleri bekleyenlerin sayısı çok büyük..Hasret gidermenin ötesinde de ülkeye büyük girdi sağlayan insanlarımızı karşılamak, onlara iyi davranmak, güler yüz göstermek, yardımcı olmak herkesin görevi..
Özellikle tatil beldelerinde, resmi dairelerde, çarşıda, pazarda ve trafikte, bu bizim insanlara tolerans göstermek, kimseye bir şey kaybettirmez..
Tolerans, elbette yapılan yanlışlardan, yol, yordam bilmemezlikten ve adetleri, gelenekleri unutmaktan ötürü gerekebilir..
Elbette kanunlar karşısında herkes eşittir..Bu konuda bir ayrıcalık tanıyın demiyoruz..Ama bu insanların iyi niyetini suistimal etmek kimseye bir yarar getirmez..Hele de onları çirkin emellerine alet etmek, yorgunluklarından istifade etmeye kalkarak, soymak, soğana çevirmekle elinize ne geçecek?
Bunları yazmamın nedeni, elbette yaşanılan acı olaylardır..
Parkta yorgun -argın uyurken soyulan insanlarımız olmadı mı? Kimilerine ‘ seni gidi Alamancı’ demedik mi?
‘Burası Almanya’ değil deyip, bu insanları başımızdan savmadık mı?
Hastanede, postanede, kuyumcuda, restoranda bu insanları kazıklamadık mı?
Bu insanlar uzaydan gelmiyor!?
Bu topraklarında yabancısı değiller! O nedenle bu topraklara hasret olan bu insanları hoş karşılamak, hoşnut etmek, onlara yardımcı olmak, sivili, memuru, polisi ve jandarmanın görevidir..
Bu hususta herkesten, herkesimden biraz özveri ve tolerans bekliyoruz..
Onları küstürmek, ülkemize büyük zarar vurur..Bunu sakın unutmayınız.. Sadece yaz aylarında Sakarya’ya gelen Avrupalı Türklerin katkısı o kadar büyük ki? Bunu en yakın esnafa sorunuz, size anlatsın! Onlar geldiği zaman kente hareket ve bereket geliyor..
Bilmem anlatabildim mi?
* * *
Sevgili okurlar,
Bu hafta sonu Belçika’nın başkenti Brüksel’in Molenbeek İlçesi’nde meydana gelen bir olay, biz yabancı kökenlileri, özellikle Müslümanları bir hayli üzdü..
Molenbeek İlçesi’nde özellikle Fas kökenli Müslümanların, kara çarşaf, burka ve nijap giyme konusunda polisle ve otorite ile çatışmasının ardında, bu defa iki polisin bir metro istasyonunda pusu kurularak bıçaklanması, ülke gündemine bomba gibi düştü..
Türklerle ilgili olarak yakından, uzaktan ilişkisi olmayan bu olay, ülkede yaşayan 600 Bin Müslüman’ı hedefe koydu!
14 Ekim 2012 Pazar günü yapılacak yerel seçimler öncesi, yabancıları bir vesile ile gündeme taşımak isteyen ırkçıların ekmeğine yağ süren bu olayı, şiddetle kınıyorum..
Müslüman’ın görevi, yaşadığı ülkenin kanunlarına, kurallarına ve geleneklerine uymaktır..Her bir Müslüman bu kadar bilgi sahibi değilse, o yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in emirlerinden bihaberdir!..
Bu nedenle Türkiye’de ilada ‘ başörtüsü’ tartışması içinde olanları hiçbir zaman anlamadım!
Kimse kusura bakmasın?
Yasaları yapanlar bizim temsilcilerimiz..Bizim temsilcilerimiz, dinimizin gereklerini, adetlerimizin ve geleneklerimizin gereğini yapamıyorsa, bunun hesabını soracağımız yer, her hafta bir meydanda toplanıp bildiri okumak değildir!
Polisle tartışmak, biber gazı yemek, jandarmaya kafa tutmak hele hiç değil..
Demokratik tercihlerimizi yaptığımız seçim sandığıdır..
O sandık,milli iradenin tecilli ettiği yerdir..
Sakın unutmayınız..
* * *
Belçika yasaları, ülkede kadın ve erkeklerin yüzlerinin, kulaktan itibaren görünecek şekilde kıyafetler giymelerini gerektiriyor..Yani kanunen bir kadın veya erkeğin yüz hatları belirgin bir şekilde olacak ve kadın, erkek ayrımı yapılabilinecek kıyafetler giyilmesi konusunda içerik oluşturuyor..
Ülkenin güvenlik güçleri sizi bir kontrol noktasında, durdurduğu ve kimliğinizi göstermenizi istediği zaman, bir Müslüman olarak zor durumda kalmamanız için emirlere uymak zorundasınız?
Yani bir Müslüman sokakta aykırı bir kıyafet ile kanunlara karşı çıkmamalıdır!..
Ama aykırı kıyafetlerde ısrar eden ve tüm Müslümanları hedefe koyanlarda yok değil..Bu nedenle üç gün boyunca Brüksel’in Molenbeek İlçesi’nde polis-Müslüman kavgası sürdü..Tam yatıştı dediğimiz bir zamanda, iki polisin bıçaklanması hoş olmadı!..
Üstelik bıçaklayanların Fransa’dan gelmiş olmaları da işin tuzu, biberi oldu!..
Yakıştı mı?
Seçim öncesi ülkede yaşayan Müslümanları seçim malzemesi yapmak kimin haddine?
Maalesef bunlar oluyor!
Belçika’da başörtüsü kavgası veren ve hatta mahkemeye giden Türk vatandaşları da oldu..
Ah be kardeşim!
Burası Belçika! Almanya! Hollanda!..
Biraz ülkenin yasalarına saygı göster..
Göstermiyorsan, seni kucaklayacak, bağrına basacak ülkene git!..
İslam Dini, kavga dini değildir!..
İslam Dini ‘ Hoşgörü’ dinidir..
Lütfen, öğren, bilgilen, bilgiye ulaş..
Allah’ın adıyla ‘Oku’ emrine uy!
Bulunduğun ülkede sana tolerans gösterilmiyorsa, çaresi kavga etmek, isyan çıkarmak, ülkeyi farklı bir kavganın içine çekmek değildir!..
Bakınız, bu yüzden Almanya’da evleri yanan ve o ateş içinde hayatlarını kaybeden insanlarımız var!
Lütfen bu ateşin söndürülmesine bir Müslüman olarak katkı yapınız..
Kanunları çiğnemek, polise kafa tutmak, bıçaklamak, hır çıkarmak, kaos yaratmak, size bir şey kazandırmaz!..
Hele de bir Müslüman’a…
Yaptığınız İslam’a aykırıdır..
Müslüman’a da yakışmamaktadır..
Lütfen ‘Din ateşi’ ile oynamayınız!..
Bu ateş, sonra sizi de yakar!