En çok istismar edilen, siyasi malzeme olarak kullanılan ve sipekülasyona tabi tutulan konulardan biri de “cinsel istismar”dır.

                 Bu konuda bir cürüm işlendiğinde ve her gündeme geldiğinde, yaygara koparılır, siyasi ve ideolojik malzeme  edilerek,  rakiplerin birbirini yıpratma aracı olarak kullanılır.

                İstismara, haklı olarak şiddetle karşı çıkılır, mağdurlarına destek verilir, faillerin üzerine gidilmesi ve en ağır şekilde cezalandırılması, hatta idam edilmesi üzerinde durulur.

               Cinsel istismar yapanın, mensup olduğu, üye olduğu ya da hizmetinde bulunduğu kurum ya da  kuruluş bile, şiddetle  suçlanarak, kapatılması talep edilir.

               Bütün bunlar olur da, sebepleri, istismarı doğuran nedenler üzerinde durulmaz. Bataklık yerine, bataklığın ürettiği sineklerle uğraşılır.

               Neticede de sonuç alınmaz, aynı olaylar ve nakaratlar tekrarlanır durur.

               Halbuki esas olan, nedenleri üzerinde durup, onları ortadan kaldırmak için çareler aranması ve projeler üretilmesidir.

               Bu sebepler ve alınacak tedbirler üzerinde duralım:

               Hiç şüphesiz eğitim ve caydırıcı müeyyide/ceza, alınacak tedbirlerin başında gelmektedir. Eğitimin;  kılasik bir eğitimden öte, inanç ve ahlak kıriterlerini de içine alacak şekilde, kapsamlı,  derinlikli ve yaygın olması önem arzetmektedir.

 

               Cezalar da, caydırıcı ve suçun niteliğine göre, idamı da içermesi gerekmektedir.

               Meseleyi sadece eğitim ve ceza ile de çözmemiz mümkün değildir.

               Cinsel istismara zemin hazırlayan, doğuran, teşvik ve tahrik eden, özendiren tüm unsurlarında önlenmesi ve mümkün olduğunca ortadan kaldırılması gerekmektedir.

               Bu tedbirlerin  başında; internet üzerinden sınırsız bir şekilde her yaşta  insanlara sunulan, her türlü fantezi ve ahlaksızlığı, insan dışılığı  insanların gözüne sokan, aldatıcı ve yanıltıcı objelerle cinsel duyguları harekete geçiren, adeta teşvik, tahrik ve kudurtan yayınların önlenmesi, filtre edilmesi ve izne tabi hale getirilmesidir.

               Ayrıca, yazılı ve özellikle görsel basında yer alan, gayri ahlaki, çıplaklığı, fuhşu ve her türlü haram ilişkiyi meşrulaştıran, teşvik ve tahrik eden, özendiren, normalleştiren yayınlarında kontrol edilmesi gerekmektedir.

              Alabildiğine açılıp saçılan ve  dekolte kıyafetlerin fütursuzca yaygınlaştığı ( bir kaç sene önce ilahiyat hocası Orhan Çeker’in; “dekolte giyen kadın da taciz durumunda sorumludur” dediğini ve linç kampanyasına maruz bırakıldığını hatırlayalım), yatak kıyafetlerinin caddelere taştığı, çıplaklığın, hatta moda elbiselerle bile her türlü tahrikin kamçılandığı sokak manzaraları ise bir başka neden olarak önümüzde durmaktadır.

              Açık alanlarda, kamuya ait umumi mekanlarda, park, bahçe, dere,  deniz ve göl kenarlarında, aleni bir şekilde aşuftelikler de, cinsel istismara teşvik ve önemli tahrik unsurları olarak herkesçe bilinmektedir.

               Meşru iki ya da üstü evliliklerin, hem yasal olarak, hem de toplumsal baskı unsuru olarak yasak olduğu  bir ortamda, gayri meşru ilişki ve çoklu  evliklerin yasal olarak teminat altına alınması, zinanın suç olmaktan çıkarılması, edep, ar ve haya unsurlarının tümüyle yok edilmesi ve yukarıda saydığımız tüm bu nedenlerle, cinsel istismarın önü alabildiğine açılmakta, insanlar özendirilmekte, teşvik ve ağır tahriklere maruz bırakılmaktadır.

             İnsanların  önüne her şey alabildiğine serilmekte, özenmesi, imrenmesi,teşvik, tahrik ve taciz edilmesi sağlanmakta, cinsel dürtüleri birçok yönden harekete geçirilmekte,  TAŞLAR BAĞLANIP KÖPEKLER SERBEST BIRAKILMAKTADIR. Politika bile “kasetler” üzerinden yürütülmekte, “tecessüsün ( ayıpları, kusurları araştırma )” her çeşidi fütursuzca yapılmaktadır. Şeytanın önü alabildiğine açılmakta, Rahmanın ise önü kapatılmaktadır. Hatta, Batı normları ve uyum yasaları çerçevesinde, sapıklık ve hastalık düzeyinde birçok ilişki meşru hale getirilmekte, dernek kurup ahlaksızca faaliyet yürütmektedir. Karantinaya alınması gereken bu tür "LUT KAVMİ" rezaletleri, topluma sevdirilmekte, "hak ve özgürlük" kapsamında değerlendirilmektedir.

               Başta siyasi partiler olmak üzere, devletin tüm kurumları, yazılı ve görsel basın, STK’lar, eli kalem tutan tüm yazarlar, kısaca herkes, tüm bu konularda çaba harcamalı ve dünyamızı  açık fuhuş alanı haline getirmeye matuf tüm bu pespayeliklere son verme konusunda üzerine düşeni yapmalıdır.”Suçun şahsiliği” pırensbini de unutmadan. Bir şahsın kabahat ve suçu, ait olduğu, kurum, kuruluş, parti, dernek, vakıf ve benzeri yerlere maledilmeden. Ta ki, O kurum bu cürmü benimsemedikçe, sahiplenmedikçe,  kurumsal olarak işlemedikçe.

               Saydığımız tüm nedenler ortadan kaldırılmadıkça, en azından gözler önünde sergilenmesi önlenmedikçe, bu belanın ortadan kalkması şöyle dursun, asgariye inmesi bile mümkün olmayacak, yeni yeni çirkinliklere muhatap olmamız kaçınılmaz olacaktır.

               Hiçbir neden, insanlara cinsel istismar, taciz ve tecavüz hakkı vermez, veremez. Asla ve kata böyle bir hak ve yetki, hem yasal olarak, hem de inanç ve ahlaki açıdan bulunmamaktadır. Ancak, tüm bu nedenler, azmettirici, yardım ve yataklık edici unsurlardır ve bunların önlenmesi, suça giden yolların kapatılması anlamını taşımaktadır.

               Cari kapitalist sistemin ve yoz Batı kültürünün doğası gereği bu kötülükler doğmakta, dolayısıyla, topyekün sistemin de sorgulanması gerekmektedir.