Sakarya’da 30 yıl aradan sonra milletvekili çıkaran CHP’nin şimdiki hedefinde ise başta Büyükşehir olmak üzere belediye başkanlıkları kazanmak yatıyor.

Son genel seçimde bir milletvekilliği elde ederek bu alanda şeytanın bacağını kıran partinin belediye başkanlığı noktasında ise işi o kadar kolay görünmüyor.
İlimizin çıkardığı vekil sayısının 6’dan 7’ye çıkması, MHP’nin bana göre yanlış bir adaylık sıralaması belirlemesi gibi faktörler bu dönem seçmeni CHP’ye yönlendirdi.
Partinin başında yeni bir genel başkan oluşunun ve 1. sıra adayı Engin Özkoç’un olağanüstü gayretinin bu başarıdaki rolünü de yadsıyamayız elbette.
Ancak mevzubahis yerel seçim olunca belirlenen adayların ve de adayları başkanlığa taşıyacak olan meclis listesinin önemi bir kat daha artıyor.

Genel seçimlerde sırf partisi vekil kazansın diye adaya bakmaksızın oy verebilen seçmen, yerel seçimlerde farklı tercihlerde bulunabiliyor.
Zaman zaman adayın kişiliği partinin de ötesinde bir anlam ifade edebiliyor seçmen gözünde.
Partiye itibarı ve güveni olmasa bile sırf adayından ötürü destek verebiliyor insanlar.
Peki, CHP’de seçmen nezdinde böylesi itibarı olan ve bölgelerinde CHP’li olmayan seçmenleri bile partiye kanalize edecek isimler var mı?
Ben bu konuda pek iyimser değilim açıkçası.

Partideki gelişmelere baktığımızda son yıllarda sadece iki ismin revaçta olduğunu görüyoruz.
Onlar da Milletvekili Engin Özkoç ile İl Başkanı Ecevit Keleş...
Zaten Büyükşehir adayı dendiğinde hemen herkesin aklına bu iki isim geliyor.
Ama ikisinin de belediye başkan adayı olmak gibi bir niyeti yok.
Çünkü ikisinin de gözü milletvekilliğinde...
Engin Özkoç milletvekilliğini bir dönem, hatta birkaç dönem daha sürdürmek, Ecevit Keleş de geçen seçimde elde edemediği parlamenterliği bu dönemde yakalamak istiyor.
Ve bu iki isim de 1. sıradan aday gösterilmeyi amaçlıyor.
Belediye başkan adaylığında alınacak olası bir mağlubiyetin iki ismi de bu hedeften uzaklaştıracağı kesin.
İşte bu yüzden Özkoç ve Keleş sürekli olarak topu birbirinin önüne yuvarlıyor.
Birinin Büyükşehir adaylığı ve olası mağlubiyeti diğerinin hedeflerinin önünü açıyor çünkü.

Oysaki bu iki ismin dışında bir aday belirlenmesi ve o ismin başarısız olması durumunda da fatura bu iki isme kesilecek.
CHP’nin hiçbir belediyeyi kazanamaması durumunda bu iki ismin de milletvekilliği adaylığı tehlikeye girecek.
O yüzden kafa kafaya verip CHP’ye başkanlık kazandıracak isimleri bir an önce bulmaları gerekiyor.
Hadi Büyükşehir’i geçtik, en azından birkaç ilçe belediyesi kazanmak ikisinin de boynunun borcu.
Hele ki Milletvekili Engin Özkoç’un da İl Başkanı Ecevit Keleş’in de Sapanca’da oturduğunu göz önünde bulundurursak...
CHP’nin Sapanca’yı kazanamaması demek, bu iki isim içinde büyük bir prestij kaybı demektir.
Temizliğe önce kendi kapının önünden başlayacaksın.
Bilmem anlatabildim mi?

ÖZKOÇ CEPHESİ
Başbakan Erdoğan’dan başka kimseyi eleştirmiyor.
Zamanının çoğunu Sakarya’da geçiriyor.
Hemen herkesin kapısını çalıyor, devamlı ziyaretlerde bulunuyor.
İlin sorunlarıyla ilgili sürekli olarak soru önergeleri veriyor.
Milletvekili irtibat bürosu halk nezdinde takdir toplarken, birçok partilinin ise tepkisini çekiyor.
Son olarak Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen TUSKON’un düzenlediği Amerika gezisine katılması bir ezberi daha bozduğunu gösteriyor.
Ulusal gündem yaratan çıkışları ve sürekli kavgalarla gündeme gelişi ve örgütle arasındaki çekişmeler onu Parti Meclisi üyeliğinden uzaklaştırdı.
Olup bitenden gereken dersleri çıkarmış görünüyor.

KELEŞ CEPHESİ
Keleş’in de ezber bozan icraatlarına tanıklık ediyoruz.
Çanakkale Şehitleri için mevlit okutuyor.
Kandillerde simit dağıttırıyor.
Adeta makamında hiç oturmuyor ve sürekli köy ve mahalle ziyaretlerinde bulunuyor.
Halkın dilini kullanıyor, sıcak ilişkiler kuruyor.
Muhataplarını eleştirmekten kaçınmıyor, gözünü budaktan sakınmıyor.
Basını çok iyi kullanıyor.
Hemen her gün gazetelere birkaç CHP haberi geçiliyor.
İstişareye çok önem veriyor, partideki herkesle iyi geçiniyor.
İddialı ve hırslı oluşu çevresindekilere de pozitif etki yapıyor.
Özkoç’a rağmen il başkanı seçilmesi en büyük zaferi olarak belleklerde tazeliğini koruyor.