Özcan Çamdağ, her olayda disiplinin önemine inanır ve bu doğrultuda hareket etmeye özen gösterir...
Mesleği icabı otomotiv sektörüne hizmet etti yıllarca...
Ticari yaşamından arta kalan zamanı ise siyasi doğrultuda inandığı görüşlere hizmet için harcadı...
Benimsediği görüşün iktidara gelmesi adına elinden geldiğince ve gönlünün yettiğince hünerlerini sergilemekten kaçınmaz, hiçbir zaman...
Bu defa da öyle oldu...
CHP’nin cumhurbaşkanlığı konusunda gösterilen çatı adayına parti disiplini içerisinde sahip çıkılmasını istiyor...
Bu konuda oluşan ve gittikçe genişleyen parti içi muhalefeti yersiz bulan ve bunu da yaptığı yazılı açıklamayla ortaya koyan Özcan Çamdağ’ın tepkisi ve uyarısı, bu konuya şaşı bakan partililer üzerinde ne denli etki yapar bilinmez...
Ancak bilinen bir şey var ki, Çamdağ’ın cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça bu konudaki hassasiyeti daha da artacağa benziyor...
Çark Divan gecelerinde, partisine ve partisinin cumhurbaşkanı adayını desteklemeye özen gösteren Özcan Çamdağ’ın CHP aşkı, öyle kolay anlatılır cinsten değil...
Evveliyatı olan bir sempatizanlığını yürütmüştür, yüreğinde bugüne kadar...
Böyle giderse ve dahi böyle değerlendirilirse Çamdağ’ın, il başkanı bulmakta zaman zaman zorlanan CHP’nin potansiyel ve çatı adayı haline geleceği üzerine yapılan tahminlerin doğru çıkması kuvvetle muhtemeldir...
Kendine has üslubu ve ilginç esprileriyle Çark Divan gecelerinin aranan siyasetçileri arasına girmeyi başaran ve CHP’nin sözcülüğü yolunda ele aldığı gönüllü bayrağı yere düşürmemeye çalışan Özcan Çamdağ’ın bir özelliği de zaman zaman medya mensubu gibi program yapmak üzere TV’lerde boy göstermesidir...
Bu konudaki partneri Kadri Ortaç ile yeniden siyaset ağırlıklı programlar yapma hazırlığı içerisinde olduğu, gündeme geliyor son günlerde...
Programı Evren TV’de mi, yoksa Kanal 54’te mi yapacağı konusu henüz netlik kazanmış değil...
İşte böyle gün ve geceler için yaptığı çalışmada, 24 saat ona yetmez oldu...
Böylesine hevesli ve de etkili bir siyasetçiye başarı dilemeden Bizim Bahçe’den “Bir demet yasemen” göndermeden geçmek olamazdı sanırım...