Gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirme yolunda yasal boyutlarda atılan adımın 56’ncı yılındayız...

Gazetecilik meşakkatli meslek. Yeri geldiğinde fiziksel ve duygusal olarak çok zor şartlarda çalışmak zorunda kalan basın mensuplarının yaptıkları işten beklediği tek şeyin maddiyat olmadığı bir gerçektir. Bu meslekte çalışanların amacının, sadece geçimini sağlamak ya da daha çok kazanmak olmadığı, yapılan işin manevi boyutlarının da bulunduğu, her ortamda canı pahasına verdiği uğraştan bellidir.

Bu mesleğe talip olanlar; halkın haber alma özgürlüğü ve bilgi ihtiyacına cevap verebilme uğrunda, gecesinin gündüzüne karışacağını, tatil diye bir kavramı unutacağını, aile ve sosyal hayatına önemli ölçüde veda edeceğini, yazın sıcak, kışın soğuk demeden, can güvenliği ve zaman mefhumunun olmadığı bir ortamda mesai vereceğini unutmamalı ve tüm bu özveriye karşılık yüksek kazançlar elde edemeyeceğini bilmelidir.

Bazı meslekler doğuştan kabiliyet ve karakter gerektiriyor.  Bizim meslekte olduğu gibi... Cesur olmayan ve gazetecilik ruhu taşımayan, asla bu işin hakkını veremez. Bu yüzden “Gazeteci olunmaz gazeteci doğulur” denmiştir.

Her dönemde, işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın ve tüm çalışanların haklarını koruma yolunda verdikleri mücadeleye, habercilikleriyle önemli katkılar sağlayan gazeteciler, ne yazık ki bir çalışan olarak kendi haklarını savunamamış ve koruyamamışlardır.

10 Ocak 1961... Gazetecilerin direniş günü... İşte, “Çalışan Gazeteciler Günü”nü ortaya çıkaran ve Türk Basın tarihine geçen olay... 11 Ocak... Çalışanların “BASIN” adıyla çıkardığı ilk özgür gazete...

Öyle naif bir anlamı var ki bu tarihin; 56 yıl öncesinde, hakları için tek vücut olmuş gazeteci büyüklerimiz, haklarını öylesine onurlu bir duruşla söke söke almışlar ki bunu da “bayram” olarak kutlamışlar.

(11 Ocak doğumlu olduğumdan benim için de ayrı bir anlamı var.)

Gazetecilerin, bir fikir işçisi olarak haklarını düzenleyen 212 Sayılı Yasa’nın kabulünün yıldönümü, “Çalışan Gazeteciler Günü” nasıl kabul edildi, bugünlere nasıl gelindi, kısaca hatırlatalım;

PATRONLAR KAZAN KALDIRDI!

212 sayılı yasanın çıktığı süreç başta “Babıali’de dokuz patron olayı’’ olmak üzere Türk basın tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini tetikliyordu. İlgili yasanın gazetecilere getirdiği haklar patronlara da bazı sorumluluklar yüklemişti. Bunun üzerine adeta kazan kaldıran gazete patronları 10 Ocak günü gazetelerinde okuyucularını şaşkına çeviren bir ortak bildiri yayınladı ve “gazetemizi üç gün kapatıyoruz’’ duyurusunu yaptı. 9 gazete patronunun imzası ile yayınlanan bildiride, 212 sayılı yasa ile Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla ilgili 195 sayılı yasaya yönelik tepkileri dile getirilirken, yasaların meslekî sakıncalar doğuracağı iddia edilmişti.

GAZETECİLERİN KARŞI ATAĞI!

Gazete sahiplerinin bu ortak tepkisi karşısında, çalışanlar da bir araya geldi. İstanbul Gazeteciler Sendikası, çalışanlara ait bir ortak bildiri yayınlayarak, kapanma kararının gazete sahipleri tarafından verildiğini, diğer çalışanların ise bu durumu tasvip etmediklerini açıkladı. Gazeteciler aynı gün, sendika önünden başlayan sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi. Ayrıca, sendikada yapılan olağanüstü toplantıda, patronların üç günlük boykotu sırasında ‘basın’ adlı bir gazete yayınlanmasına karar verildi.

‘ÇALIŞANLARIN’ GAZETESİ

Gerekli girişimlerin ardından çalışanların ortak ürünü olan ‘basın gazetesi’, 11 Ocak günü “Daima halkın hizmetindeyiz” manşeti ile yayınlandı. 100 bini tiraja ulaşan Basın Gazetesi, gazete patronlarının boykotu sırasında düzenli olarak yayın hayatını sürdürdü. Ankara ve İzmir’de de gazete çalışanları, gerçekleştirdikleri yürüyüşler ve yayınladıkları bildirilerle patronların boykotuna karşılık tepki gösterdi.

Gazetenin son sayısında, basın emekçilerinin elde edilen hakların korunmasında elbirliğiyle mücadele edecekleri yazıyordu... Başyazıda ise, “Çıkarken ne demiştik? Üç gün sizi gazetesiz bırakmayacağız... Ve işte bırakmadık. Bu sözümüzü tutmak için insanüstü bir çaba ile “Basın”ı sizlere ulaştırdık. Bundan sadece sevinç duyuyoruz...” yazılıydı.

14 ocak 1961’de boykot sona ermiş, gazeteler yeniden yayına başlamıştı. Ancak üç günde yaşanan olaylar, Türk basın tarihinde yerini aldı. Patronların bu boykotu karşısında       11 Ocak’tan itibaren üç gün çok zor şartlarda ‘Basın Gazetesi’ni çıkartanlar, “Çalışan Gazeteciler Günü”nün de temeli oldu.

O tarihten sonra 10 Ocak, İstanbul Gazeteciler Sendikası tarafından “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başlanacaktı. Ancak 12 Mart 1971 askerî darbesinden sonra hakların bir bölümünün geri alınmasıyla “bayram” yerini yeniden mücadeleye bıraktı ve artık 10 Ocak bugünkü adıyla, “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanageliyor...

İşte böyleydi basın emekçilerinin emeklerine ve gazetelerine sahip çıkışının öyküsü... Umarım bugünkü basın emekçileri ve diğer basın mensuplarına da örnek olur!

Bugün ne durumdayız

Gazeteciler o tarihten sonra belirli haklara kavuşmuşlarsa da bugün hâlâ sefalet ücreti ile çalıştırılan, sosyal güvenceden yoksun, çoğu zaman da işsiz ve basın kartı bile olmayan meslektaşlarımız var. Diğer yandan sektörün yeni istihdam alanı olan internet medyası ise ‘212’ bir yana hâlâ herhangi bir yasal zemine sahip değil...

Bu hiç de iç açıcı olmayan tabloda, yerel basındaki tek güzel gelişme, Sakarya Gazeteciler Birliği’nin basın mensupları için ortaya koyduğu “konut edindirme projesi”... Bu, şimdiye kadar başarılamamış önemli bir adım. Meslek büyüğümüz SGB Başkanı Zeki Aydıntepe bu hayâlini gerçekleştirirse, basın mensupları kira öder gibi bir imkânla konut sahibi olacak. Ümit ederiz bu hayâl gerçekleşir ve örnek bir sosyal proje olarak basın tarihine geçer.

Yazılı ve görsel boyutunun yanı sıra, sanal ortamda da ciddi bir ilerleme kaydeden Türk basını, ülkenin gelişmesine önemli katkılarda bulunurken, basının ulaştığı seviyede en büyük pay ise; görevini, şartlar ne olursa olsun fedakârca yapan basın çalışanlarına aittir.

Türkiye’nin daha şeffaf, adil ve hür bir ülke olmasına hizmet eden basın çalışanlarının sorunlarının çözülmesi, haklarının iyileştirilmesi, hak ettikleri hayat şartları ve çalışma ortamlarına kavuşturulması basını daha da güçlü kılacaktır.

Bu anlamlı günde, jestleri ve güzel dilekleri ile biz çalışan gazetecileri hatırlayan tüm basın dostlarına şükranlarımı arz ederken, gerçek anlamda özgür olduğumuz günlere erişmek dileğiyle, tüm basın emekçilerimizin gününü kutluyorum.