Ünlü gazeteci Mehmet Barlas, Soma felaketini değerlendirirken dün, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde “Ölümün yaşamı durdurduğu yerdeyiz” diye başlamış...
El Hak! Başka söze gerek kalmayacak bir büyük acıyı sığdırmış küçücük bir cümleye...
İnsan, Soma’da meydana gelen ve gelebilecek en büyük ocak felaketini gördükten sonra, başka ne diyebilir ki!
Ülkemiz ölümlerin durdurduğu acılı bir zaman içerisinde kıvranır ve elinden gelen gücü kullanırken, çoğu yerde çaresizliğini dualarla yenmeye çalışıyor...
Böyle olaylar genellikle göçükten meydana gelirken, bu defa içeriye girip işçilere ulaşmayı engelleyen yangın ve buna bağlı zehirli gaz, istenilen sonucu almaya mani oluyor, ne yazık ki!
Maden şehitleri sayısının 300’ü bulacağı görüşü acılarımızı daha da katmerleştirecek bir büyük drama dönüşmüş durumda...
Ekmek parası uğruna dünyanın en riskli mesleğini gerçekleştiren fedakar işçilere, yüce Mevla’dan rahmet dilemek için açıldı eller semaya, yurdun her köşesinde...
Bu işten siyasi çıkar devşirmeye kalkan ve böyle fırsatları bir ganimet sayıp ülkede karışıklık çıkarmak isteyenlere yuh olsun!
Bu olayın ardı arkası araştırılıp ihmali olanların yakasına yapışılacağı en yetkili ağızlarca açıklanırken, kalkıp yüreklerinin kirini ortaya dökenler, dün olduğu gibi bugün de kaybeden olacaktır...
Bundan hiç şüphemiz yok...
Maden ocağı şehitlerinin canı, kanı üzerinden siyaset yapmak vicdanı olan, inancı olan hiç kimseye yakışmaz...
Bunun başka bir izahı yoktur, olamaz da...
Devletin eli Soma’da meydana gelen felaketin mağdurlarını kavramış görünüyor...
Alınacak seri önlemler, yangın yerine dönmüş nice yüreklerin acılarını bütünüyle gidermez elbet...
Ancak hafifletir ümidini taşıyoruz...
Şimdi laf değil, icraat zamanı...
Önce ocak şehitlerini toprağa verip, sonra sırasıyla devlet üzerine düşeni yapmalı...
Varsa ihmali olanların yakasına yapışılmalı, sonra mağdurları daha da mağdur edecek uygulamalar yerine, onların acılarını giderecek seri önlemlere gidilmeli...
Ancak o zaman haklar helal olur devlete...
Yoksa ülkenin de, devletin de, hükümetin de işi zor...
Bu duygularla büyük kaybımız olan maden ocağı şehitlerimize yüce Mevla’dan rahmet, gözü yaşlı, bağrı yanık ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz, büyük acılarını gözyaşlarıyla paylaşarak...
Şu sıralarda “Ölümün yaşamı durdurduğu yerden” bir an önce uzaklaşmak dileğiyle, milletimizin başı sağ olsun diyoruz...
Zira başka bir şey gelmiyor elden, duadan gayri bir şey dökülmüyor dilden...