Bu yıl tatilimizi biraz erken kestik!.. Sebebi elbette küçük kızımın 15 Ağustos 2011 tarihinden itibaren Brüksel’de 15 gün ‘öğrenci’ olarak çalışabilmesinden kaynaklandı..
Türkiye’de öğrencilere böyle bir imkan sunulmuyor.. Ama Belçika ile diğer AB ülkelerinde böyle bir imkan var.. Gençler hayata öğrencilik yıllarından hazırlanıyor..
‘Öğrenci’ diyince aklıma,Türkiye’deki çarpık eğitim sistemi gelir.. Akyazı Lisesi’nde görev yaptığım zamanlar neler çektiğimi unutmak mümkün mü?
Türkiye!..
Zengin çocuğu Amerika’da,İngiltere’de, Fransa’da, Rusya’da ve diğer ülkelerde okur.. Diğer kesimin çocukları ise büyük ve amansız bir yarışın içinde ter dökerler!..
Türkiye!
Eğitim konusundaki bu rezaleti anlatmaya gerek yok.. Yaşanan sınav tartışmaları ve kirliliğe rağmen, bazılarının koltuklarında oturmalarına ses çıkarılmaması üzüntü verici.. Ama bu millete müstehak!..
Sen hakkını aramaz isen, başkaları senin hakkını niye arasın ki?
Gözlemlerim o ki, insanlar büyük bir sessizlik içinde her şeyi yukarıdan bekliyor.. Demem o ki ‘yukarısı’ elbette iktidar!
Türkiye’de ilk gözlemim şu; tepkisiz bir toplum yaratmada büyük başarı sağlanmış!
Bir lokma hırkaya, bir torba kömür ve filelere razı bir toplum…
Cevap hemen hazır;
‘Ötekiler hiç vermiyor ya!’
Ne hazır-cevap bir milletiz!

* * *
Sevgili okurlar,dedim ya, bu yıl memleketten erken döndük..Hani büyüklerimizin bir güzel sözü vardır;’ Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır’ diye.. Bizim kürkümüz para etmese de, geldiğimiz yer karnımızın doyduğu yer.. Yani ‘ikinci vatan’ olarak bellediğimiz Belçika..
Belçika’da hala hükümet kurma çalışmaları sürüyor..
Bakalım ne zaman kurulacak?..
Ama, hemen belirteyim, öyle müdürlük, genel müdürlük, iyi bir kadro ve atama bekleyenler burada yok..
Kadro derdinde olan siyasi partide yok..
Kendi kadrosunu kurmak isteyen lider de yok,bakan da yok..
Yargı mı,tıkır,tıkır çalışıyor..
Bürokrasi mi, tıkır,tıkır çalışıyor..
Hesaplaşma peşinde olan yok..
Hesaplar çoktan kesilmiş…
Eğitim mi, yeni sezon için hazırlık yapıyor..
Göreceksiniz,hükümet kurulduğunda,bakan olan zatı muhterem, şu fabrikaya kendi hemşerisini müdür olarak atamayacak..
Çünkü burada demokrasinin tüm kuralları herkesin iliklerine kadar işlemiş..
İliklerine kadar işlemiş…

* * *
Adapazarı’nda bir önemli kurumumuzu ziyaretteyim..Müdürü, müdür vekili bakan kıyağı olarak atanmış..
Yani Sakaryalı müdür, kızakta!..
Kısacası, vatandaşımızın okuttuğu, diploma aldırdığı, bin bir emek verdiği, yetiştirdiği genç insanlarımız bakan mağduru!..
Sakaryalı milletvekillerimiz ise el ovuşturmalarda!
Aman başımızdan eksik olmasınlar!..
Müdür Ankara’dan atandı..
Vekil Ankara’dan atandı..
Peki Sakaryalı liyakatli hemşerilerimizi kim atayacak?
Onlar ki, klimasız, küçük odalara ve rütbelere mahkum!..
Eğer bu fabrikalarda, bu kurumlarda benim insanım yoksa, satın gitsin kardeşim!
Satın!?
Biraz Korelilere, biraz Bahreynlilere, biraz da Lübnanlılara!
Satılacak fabrikan kaldıysa..
Kendi yetiştirdiklerinin hakkını arayamayanlara da yazıklar olsun..

* * *
Akyazı’da bir iftara davetliyiz..Yan komşuda ise Türkiye Ziraat Odaları Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın da iftar davetlisi olduğunu öğreniyorum..
İftar sonrası bir çay içiminde Bayraktar ile buluşuyoruz..
Hoş bir sohbet oluyor.. Hem Akyazı, hem Sakarya, hem çiftçi,hem de Türkiye’yi konuşuyoruz..
Şemsi Bayraktar…
Sakarya’nın yetiştirdiği ender isimlerden biri..
Efendi, mütevazi, büyüğünü, küçüğünü bilir.. Söyleyeceği sözleri inceden inceye tartar,öyle konuşur.. Yeni seçimden çıkmış..Yine güven tazelemiş..Tebrikler yine..Tebrikler..
Ankara’nın taşı soğuktur bilirim.. Ankara’da koltuklar öyle uzun bir dönem korunamaz.. Ama Şemsi Bayraktar, rahmetli babası Hüsamettin Bayraktar’ın emaneti bir kurumda başkan..
Ender bir Sakaryalı Ankara’da..
Onunla sohbetimizde söz döndü,dolaştı Akyazı’ya geldi..O sırada bir okul arkadaşı çıka geldi.. Bayraktar,O’na ‘ okul arkadaşlarımızı toplayalım.. Bir yemek tertipleyelim’ dedi..
Nasıl da mutlu oldum..Okul arkadaşlarını bile hatırlayan bir Başkan Şemsi Bayraktar..
Hem de Sakaryalı..
Bu ne vefa!

* * *
‘Vefa’ deyince ‘ Daha Dün Yaşadılar’ kitabı ve yazarı Mehmet Niyazi Özdemir’i hatırladım..
Ne yazık ki, onu memleketinde bile tanıyan az!.. Adapazarı’nda bir adresi bile doğru bilmeyenler ‘ Mehmet Niyazi Özdemir’i nereden bilsin!..
Mehmet Niyazi Özdemir, yıllara yüzlerce yazı ve kitap sığdıran bir Akyazılı..
Öğrenciyken ‘ bayram Hediyesi’ adlı kitabı yazıyordu..Yanında 4 saatin nasıl geçtiğini anlamamıştık..
Mehmet Niyazi Özdemir…
‘Daha Dün Yaşadılar’ adlı kitabında; dünün Akyazı’sını anlatıyor..Dün yaşayanları..
Okumak, öğrenmek istemez misiniz?
Ya da; Mehmet Niyazi Özdemir’i bugünlerde keşfetmek?
Acelle yaylasına sinemanın bir duayeni davet edilmiş..
Kadir İnanır..
Ah be başkan, bir yılda Mehmet Niyazi Özdemir’i hatırlayınız!?
Acella olmasa bile, Ramazan ayına yakışır..
O mu?
İstanbul’da, kütüphanelerde, tozlu raflar arasında tarihin izindedir..
Selam olsun hatırlayanlara..

* * *
Dost insan Yüksek Mühendis Cemalettin Kılnaz ile birlikte Dr. Kadir Güngör’ün çiftliğindeyiz..
‘Çiftlik’ deyince, akla hemen büyük ve küçükbaş hayvanlar gelir..
Süt, yağ para ediyor mu anne!?
Hey gidi annem hey..İneklerine ‘ Sarıkız’ adını koyardı..(Allah gani, gani rahmet eylesin..)
Sakarya’nın yetiştirdiği hemşerim cilt uzmanı Dr. Kadir Güngör, çiftliğinde ceviz ve fidan yetiştiriyor..
Ceviz!
Fındıktan daha çok para ediyor..Kolay yetişiyor..Sakarya iklimini seviyor..
Dr. Kadir Güngör, bir Sakaryalı..
Görevin dışında toprağa bağlı bir uzman doktor..Gününü, pardon boş zamanlarını değerlendiriyor, okuyor, araştırıyor, inceliyor.. Öyle plajda, piknikte, maçta, otobüste,düğünde, konferansta çekirdek peşinde, sakız çiğneyenlerden değil.. Ve okeye hiç zamanı yok!
Dr. Kadir Güngör..
Bir uzman doktor, Sakaryalı, doğayı ve insanını seven bir dost..
Tanışmaktan, ne keyif aldım ne…
Brüksel’den bin selam ey dost!

* * *
Sevgili okurlar, bu yıl tatili kısa tuttuk..Ama itiraf edeyim ki, vatana da doyamadan ayrıldık.. Sevgili Genel Yayın Müdürümüz Zeki Aydıntepe’ye de söyledim..
Sakarya, cennet bir köşe..Denizi, kumu, güneşi, nehri, çayları, gölleri ve yaylaları, ovası.. Bize bin bir çeşit ürün, çiçek sunar..
Gelin Sakarya’yı yeniden keşfediniz..Yaşayınız..Bu güzelliklerin farkında olunuz..
Unutmayın ki, buraya siz sahip çıkmazsanız, gün gelir başkaları sahiplenir..
Biz mi?
Kalbimizi Sakarya’da bıraktık ve döndük?…
Sizlere, uzaklardan sevgiler ve saygılar..