"Denizler kimin ise içindekiler de onundur"

Bediüzzaman’danvahidiyet/ ehadiyet dengesi içinde bir kainat okuması.

Bu ölçüyü her şeye tatbik etmek mümkün.

Göz kimin ise, yüz de onundur.

Kulak kimin ise, sesler de onundur.

Kalb kimin ise, kalbin içinden geçenler de onundur.

Beden kimin ise, o bedeni teşkil eden hücreler de onundur.

Her şey, her şey ile alakalıdır.

Bir şeyi yapamayan, hiçbir şeyi yapamaz. 

Zerreyi yapan kim ise güneşi yaratan da odur.

Semayı yaratan kim ise onun içine yıldızları, ayları, gezegenleri ve güneşleri takan da aynı Zattır.

Güneşi gökyüzüne takan kim ise insanın yüzüne gözü de takan aynı Zattır.

Bir ağacı yaratan kim ise onun başındaki yaprakları, çiçekleri ve meyveleri takan, yapan, yaratan aynı Zattır.

Bir elmayı yaratamayan bir ağacı, bir baharı, bir kâinatı yapamaz ve yaratamaz.

Kâinatta böyle bir birlik ve teklik vardır ki; o da aklı başında olan herkese sahibini ve malikini ve onun vahidiyet ve ehadiyetinin tecellisini gösterir.

Zor durumlar bize göre zordur, Allah için kolaydır.

Ehadiyetine tam iman ve fiili dua ile beraber sözlü duanın da arz edilmesi önemli.

Kırmızı telefon ile özel görüşmek gibi.

Balığın karnından tevhit nuru içinde kendini gösteren ehadiyet sırrı ile kurtuldu Hz. Yunus (as).

Hepimiz her an ve her zaman nefis denilen balığın içindeyiz. Oradan kurulmak bu dua halini, bu sırrı anlamak ile kolaylaşıyor. Kapalı yollar açılıyor hemen.

Bazen trafik sıkışıklığı, bazen bir ödemede zorluk, bazen yakın ilişki içinde olduğumuz insanlarla yaşadıklarımız bizi çözüm için, kurtuluş için bu noktaya sevk ediyor zaten.

Bunu görebilene ve çareyi Rabbinden bilene ne mutlu.

Kur’an’daki her kıssanın hale ve istikbale bakan böyle bir yönü de var işte.

Bediüzzaman Hazretleri’nin Lemalar adlı eserinin 1. Lemasına şimdi bu gözle bir daha bakalım, okuyalım inşaallah. 

BAKIP DA GÖREMEDİKLERİMİZ

"Bir şeyi gizlemenin en iyi yolu, onu herkesin görebileceği yerde bırakmaktır" derler hani ya.

Bu dünyamız ve hayatımız için de geçerli.

Dünya ve içindekiler o kadar harika ve de her şey o kadar göz önündeki yine de görülmesi gerektiği gibi göremiyoruz maalesef. 

İnsandaki basiret gözü körleşince, ülfet perdesi de gözümüzün önüne serilince bu sınavı aşmak zor oluyor.

Amma Rabbimizin ayet ayet önümüze serdiği mucizeler gözümüzü yeteri kadar açmamıza yarıyor çok şükür.

Bu yolda iseniz; yönünüz, yolunuz yanlış değil bilesiniz.

Göz önündeki harikalıkları görememek göz ile giderilecek bir kusur değildir.

Tedavisi de, yöntemi de ilahidir.

Allah adına bakana ve görene aşkolsun.

NÜKTE

Düz Çizgiden Yazı Olmaz

Mutlu insanların anlatacakları pek hatıraları yoktur derler.

Bunda da bir hikmet var.

Yazıyı yazı yapan eğri büğrülerdir.

Bizdeki intizamsızlıklar bir nevi kitabettir, yani yazıdır.

Hayat tek taraflı bir merdiven değildir.

İniş çıkışlarla hayat değer kazanır.

Kısacası:Düz çizgi ile yazı olmaz.

HAZIR CEVAP

Ölümcül Hastalık!

Gayet tehlikeli bir hastalığın yayılmaya başladığı sıralarda birisi Prof. Dr. Ayhan Songar Hoca’ya:

"Bu hastalık ölümcülmüş hocam" diye bahsedince, Ayhan Songar şu cevabı verir:

"Hiçbir hastalık ölümcül değildir, ecel ölümcüldür ecel"

DUA

"Allah’ım! Bağışlanmadık günahımızı, giderilmedik üzüntümüzü, aşılmadık sıkıntımızı, ödenmedik borcumuzu, şifaya kavuşmamış hastamızı, rahmetine ulaşamamış, geçmişimizi, hidayete erdirilmemiş yolunu şaşırmışımızı, derdine çare bulunamamış dertlimizi bırakma. "

ÖLÜMÜ HATIRLAYALIM

Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirini kırıp geçirmektedir.

İmam Gazali