Sevgili okurlar;
Tatil keyfini doya, doya yaşadığım ülkemdeki hal ve gidiş, elbette merakımı gidermekte büyük bir yer tutuyor..
Bu yıl başta Adapazarı olmak üzere, Akyazı, Karasu, Sapanca, Kırkpınar, İzmit, Kuşadası ve İstanbul gezdiğim yerler arasında yer aldı.. Çok sayıda dostla buluştuk, ülke meselelerini konuştuk ve birçok uygulamalar hakkında bilgilendik..
Bu arada 2. baskısını yaptığımız ve İnter-Media Bruxelles yayınları arasında çıkan ' Terörün Arka Bahçesi' adlı kitabı da bazı dostlarımıza armağan etme fırsatı yakaladık..
'Kitap ve gazete' konuları ile uzun, uzun sohbet etiğimiz arkadaşlarımız oldu.. Bazı gazete merkezlerine ziyaretlerde bulunduk ve bazı televizyon sahipleri ile buluştuk..Bazı dostları ise ziyaret etme fırsatı yakalayamadık!..Gönül koymasınlar!
Yine memleket meselelerini irdeledik.. Dünü ve bugünü kıyasladık, geleceğe dönük analizlerde bulunduk..
* * *
Adapazarı merkezde Harmanlık Spor Kulübü lokalindeyim.. Çok eski dostlardan biri beni gördü ve masama yöneldi.. Hoş-beş ettikten sonra, konu gazete ve gazeteciliğe geldi..
Sporun içinden tanışıklığımız olan dostum;
'Yusuf bak! Sakarya'da bu kadar gazete var..Şunu geç, bunu geç, şunu geç, bunu geç'diyerek önüme dört gazete koydu..Devamla; 'bunlarda eh! Çoğu yandaş! Üzülerek söylüyorum, gazetecilik Sakarya'da eskiden yapılırdı!.. Şimdi 'yandaşlık' moda! Eskiye göre çok gazetemiz var ama, durum bu!' dedi..
Sohbetimiz bu mihvalde devam etti..
* * *
Sakarya'da çıkan gazeteleri hemen hergün takip etme imkanım var..Sorsalar isimlerini de hemen sayarım..Ama Sakarya'da çıkan gazetelerin isimlerini sayacak kaç kişi var Sakarya'da?
Dahasını söyleyeyim, internet üzerinden yayın yapanları da yakından takip ederim..
Bir kere, bazı meslektaşlarımı buradan tebrik etmek isterim..Ülke meseleleri ötesinde Sakarya'nın sorunlarına sahip çıkıyorlar..Bazı tespitlerde bulunuyorlar..Uyarıyorlar..
Bu kadarı bile yetişir!..
Ama anlayan, dinleyen, okuyan, ders çıkaran kim?
Sakaryalı kendi gazetesine sahip çıkmazsa, kendi haberlerine ilgi duymazsa, kendi yazar ve çizerlerinden bi-haberse, elbette olup bitenden de habersiz olur!..
Bakınız, Sakarya'da hala ulusal gazeteler, yerel gazetelerimizden çok satıyor..
Demek ki, ulusal konular daha çok ilgi topluyor..
* * *
Daha önceki yazılarımda ' seçim ve seçme' konularına çok dikkat çektim..
'Kimi neden seçmeliyiz ve seçimin önemini anlattım..
İşte asıl mesele burada..
Kimi,neden seçmek?
Yetişmiş, okumuş, birikimli toplumlar bu konuyu çoktan halletmişler..
Biz ise hala 'kayıkçı' kavgalarındayız!..
Karasu sahillerinde güneşlenenleri izledim.. İçlerinde bir tane bile kitap okuyana rastlamadım!
VİP Turizm otobüsleri ile İstanbul'a çok seferim oldu..Otobüste bile kitap okuyan bir kişi yoktu!.. Kitabı geçtim, gazete bile okuyan koca otobüste bir iki kişiydi.. Onlarda ulusal gazeteler satın almışlardı..

* * *
Adapazarı Otobüs Garı'ndaki gazete bayii sahibi ile bir süre sohbet etme fırsatı buldum..Sakarya'nın tüm yerel gazetelerini satın alırken görünce şaşırdı.. Ona Sakarya yerel gazetelerini sordum..Birini çıkıradı ve gösterdi:
'Beyim bu gazete de bayimize gelir..Sorarım size bunu kim okur' dedi?
Uzattı, gazeteyi elime aldım, evirdim çevirdim, inceledim..Bir okur, bir müşteri olsam, bu gazeteyi satın alırmıydım diye düşündüm?
Sonra kararımı verdim:
Niye alayım ki?
* * *
Unutmayalım ki, okur, öncelikle kendi yöresinden haber ister, bekler..Kendi yöresindeki önemli olaylar, yatırımlar, sosyal, kültürel, sportif faaliyetler birinci önceliğidir..
Bir gazete, bir eczaneden farklı değildir..
Bir eczanede ne bulunur?
Tabii ki,'ilaç'diyenlerin sesini duyar gibiyim..
Peki bir gazetede aranan nedir?
Öncelikle haber...
Sonra, yorum ve analizler, tespitler..
Haberi veren güvenilir olacak, yorum ve analizi yapan birikimli ve tutarlı olacak..
Olmadı mı, gazete çıkarsan ne yazar!?
* * *
Bakınız asıl anlatmak istediğim şu; büyüklerimiz de sıkça söyler ya;' Cahil ile etme sohbet, akibet can incitir!'
Yine ünlü filozoflardan,Friedrich Wilhelm Nietzsche ise şu tespitte bulunur;
'Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!'
* * *
Karasu Mersin Balık Festivali'nde,Karasulu sivil örgüt temsilcileri ile de sohbet etme imkanı buldum..Onlar, Karasu'ya yapılacak olan termik sandrale karşı verdikleri mücadeleyi anlattılar.. Sonra yapılan limana dikkat çektiler ve ardından onlarla Sakarya nehri kirliliğini ve nehir üzerine yapılacak santallerin yaratacağı durumu tahribatı konuştuk..
Sakarya'da böyle sorumluluk üstlenenlerde var..
Ama sayıları çok az!..
Sakarya'da eğitimin hali içler acısı.. Okumaya önem veren aileler çok ama, çocuklar bir türlü mirasyedi konumundan kurtulamamış.. Geçmişte edebiyatçılar, bilim adamları yetiştirmiş Sakarya'nın en büyük sorularından biri liyakatli yönetici konusudur..
Maalesefe liyakatli yönetici sayısı çok az..
Bir iktidar kendi kadrolarını kuruyarsa, orada bir sorun vardır demektir..
'Ben seninle çalışmıyorum..' diyerek, yeni kadrolar oluşturmak,dengeleri alt üst etmek, uzlaşma aramamak,ehil ve tarafsız kadrolar ile çalışmamak, hep yeni sorunlar getirir..
Peki yarın ne olacak?
Yarın da öteki iktidar kendi adamlarını işbaşına getirecek?
Bu sidik kavgası böyle sürerken, elbette atı alan Üsküdar'ı geçecek!
Demem o ki,Sakaryalı kendi çocuklarını okutmalı,okumuşuna sahip çıkmalı..Yetişmiş, birikimli, liyakatlileri ise kurum ve kuruluşların başına getirmeli..
Bunu umursamadığımız zaman, seçemediğimiz zaman tüm kazanımlarımız heba olur!..Sokağımıza ,caddemize, dağımıza, yaylamıza vurulan kazmanın seslerini duyduğumuzda ise çok geç kalmış oluruz..
Bu duruma düşmemenin yolu ise eğitimden geçer..Evde, çarşıda, pazarda, okulda eğitim,eğitim eğitim!..
Atatürk Bulvarına yine kazma vuruldu!!
Haberiniz var mı?
Gerisi boş vesselam!