Kılıçdaroğlu,”12 Eylül darbesinin üzerinden geçen 40 yıla rağmen saraylarda saltanat süren tek adam rejimi, 12 Eylül ruhunu yönetim anlayışında yaşatmaya devam ediyor. 
12 Eylül ruhunu ve tek adam rejimini tarihin tozlu raflarına kaldıracağız; cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız!” dedi.
Bu yaklaşım, ana muhalefet partisi liderine hiç yakışmamıştır. 
Bu tarifiniz olsa olsa, iktidar partisi mensuplarının safları daha sıkı hale getirmesine sebep olur.
Bu açıklamalarınızdan sonra, AK Parti mensupları aslında size minnet duyması gerekmektedir.
Şöyle ki, zamanın ruhuyla örtüşmeyen beyanatlarınız İktidar partisinden oy devşirmek üzere kurulan,  partilere gitme eğiliminde olan kızgın, küskün, umduğunu bulamamış seçmenleri, tekrardan iktidar partisinin çatısında birleşmesine, hatalarını gözden geçirmesine, safların katbekat sıklaştırılmasına sebep olacaktır.
40 yıl öncesi hain, zalim diktatör rejimini, bugün ki iktidar partisinin yönetim modeliyle eşdeğer olduğunu söylemeniz, iktidar partisi seçmenine operasyon yapmaktan başka bir şey değildir. 
12 Eylül 1980 hain darbesi, bu ülkenin başına fetö belasını armağan etmiş, 15 Temmuz hain darbe girişiminin temellerini atmıştır.
12 Eylül ve Gerçekleri
12 Eylül,
40 yıldır üzerimize yapışmış otoriter bir anayasadır
İnsanlık özgürlüğünün tırpanlanmasıdır
Suç ve suçlu üretme mekanizmasıdır
12 Eylül,
“Türk-İslam Sentezi”ne, İHL’lere, tarikatlara yol verilmesi falan değildir.
Bu, birilerinin kendi yenilgilerine, 12 Eylül sonrası safları terk etmelerine kılıf, günah keçisi üretme gayretidir.
Bir yansıtmadır.
Aksine 12 Eylül, 90’ların örtülü darbe süreçlerinin ve 28 Şubat’ın kuluçkası'dır.
12 Eylül
50 idamdır
Resmi olarak 171 kişinin işkenceyle katledilmesinin belgelenmesidir (300 kişinin de şüpheli ölümüdür)
14 kişinin ölüm oruçlarında hayatını kaybetmesidir
650 bin gözaltıdır
1.683.000 kişinin fişlenmesidir.
30 binden fazla insanın siyaseten ülkeyi terkidir
388.000 kişiye pasaport verilmesinin yasaklanmasıdır
23.667 derneğin faaliyetlerinin durdurulmasıdır.
1402 sayılı yasa ile binlerce kamu görevlisi ve öğretim üyesinin mesleklerinden uzaklaştırılmasıdır
Nice trajik hikayenin 11 Eylül’e kadar geçen zamanı aratmayacak, bilakis rahmet okutacak düzeyde yazılıp oynatılmasıdır.
Bütün bunlar, süreklilik arz eden bir OHAL Rejimi görüntüsü veren ülkemizde “huzur ve güven ortamının tesisi için” yapılmıştır söylemi.
Ne kadar tanıdık değil mi?
Siyasi tarihimiz, yeni nesillere “bir zamanlar Türkiye…” diye başlayan hikayeler anlatma hevesimizin hep kursaklarda bırakıldığı örneklerle doludur. 
Zira geçmişi anmaya mahal bırakmayacak netlikte hikayelerimiz tekraren yaşatılmıştır. Her yeni nesil uygulamalı siyasi tarih derslerine katılmıştır.
Sadece 12 Eylül ile değil, öncesiyle de hesaplaşmadık. Siyasi kültürümüzü öz eleştirel bir tarzda yenileyemedik. 
Her seferinde geçmiş dimağ ve gelecek ütopyamız da var olan eski kodlar baskın çıktı, ezildik.
12 Eylül, örtülü Amerikan işgalinin, aleni işgale dönüştürüldüğü gündür..!
15 Temmuz ise Darbe Rotasyon Denemesiydi
Bunu iyi anlamak gerekir. 
12 Eylül, 15 Temmuzun tetikleyicisidir..!
Halen tarihi gerçekçiliğini koruyan, bu denli vasat geçmiş ortada iken, nasıl olurda iktidar partisini 40 yıl önceki zalim, diktatör, çocuk katili yönetimle eş tutarsınız?
Anlıyoruz ki, siz siyaseti ilkokul öğrencisi zeka düzeyinde yapmaktasınız, emin olun bu düzeyinizden iktidar partisi için hiçbir beis yok lakin, 
sizin okumuş, eğitimli aydın seçmenleriniz zamanın ruhuyla örtüşmeyen beyanatlarınıza sadece gülmüyor, sizlere şiddetle kızıyor bilin isterim.
Selam ve Dua İle
’’Ne Zaman İnsan Oluruz
İyi olmak kolaydır,
Zor olan adil olmaktır.
En mükemmel adalet ise vicdandır’’.. sözünü hatırladığımızda...