Evet çok iddialı konuşuyorum. 1 Kasım’da seçim yapılmayacak. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Anlatayım. Halen terör olaylarının en tepe noktada cereyan ettiği Güneydoğu’yu çok iyi takip ediyorum. Bölgede yayınlanan gazeteler, köşe yazıları, televizyonlar, internet sitelerini sıklıkla takip ediyorum.

Bizim buradan gördüğümüz, orada yaşananların ancak ve ancak onda biri ya vardır ya yoktur. Bölgeyi takibim, sadece bölgede yayınlanan her görüşten gazeteler, köşe yazıları, televizyonlar ve internet siteleri değil.

Arkadaşlarımın, komşularımın, akrabalarımın o bölgede asker, polis ve memur olarak görev yapan yakınları var. Bu insanlarla da sıklıkla konuşuyorum. Konuşamadıklarımın da yakınlarıyla konuşup, orada görev yapan kişinin telefonda anlattıklarını öğreniyorum.

Durum gerçekten çok çok çok kötü… Güneydoğu’daki illerin hemen hemen tamamının belli bölgeleri tamamen terör örgütünün kontrolünde. Bir zamanlar yaşanan çözüm sürecinin boşluğunda, şehir merkezlerine bile yuvalanıp, silah mühimmat yığmışlar. Anlatılanlar, verilen bilgiler o kadar can yakıcı, o kadar can acıtıcı ki, şahsen anlatacak kelime bulamıyorum.

10-12 ili kapsayan bölgede, bugünkü şartlarda seçim yapılması hemen hemen imkansız. Bunu sanırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan Davutoğlu da, ilgili bakanlar da görüyor.

Sebep sadece yukarıda anlattıklarım değil tabii. Seçimlerin ertelenecek olmasının en büyük nedeni, valilere, askeri birliklerle ilgili tam yetki verilmesi. Verilen bu yetkiden sonra, İçişleri Bakanlığı’nın valilere, bölgede askeri birliklerin şehirlerdeki terör olaylarıyla mücadeleye dahil edilmesini akşam sabah isteyebilir.

Asker kışladan o cılız ve tenteli Jeep’lerle değil tabii tanklarla çıkacak. Hükümette zaten el altından tankların kışlalardan çıkmasını destekliyor. O tanklar kışlalardan çıkacak. Terörist gruplarla üst düzey mücadele başlayınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan da çıkıp, ‘Bölgede savaş hali var. Böyle bir ortamda demokratik bir seçim yapılamaz. Bu nedenle seçimleri bir yıl erteledim’ diyecek. Veya bu erteleme görevini TBMM’ne verecek. İnanmıyorsanız, yazın şuraya…

OTOBÜS DURAĞIMIZ KUŞ GİBİ UÇUP GİTMİŞ!

11 yıldır Camili’de oturuyorum. İlk taşındığım ayın sonunda yavaş yavaş çevreyi tanımaya, eksikleri, gedikleri görmeye başladım. Bölgenin en önemli sorunu bir otobüs durağı olmamasıydı. İki durak arasında yaklaşık 700-800 metre vardı ve bu iki durağın tam ortasını insanlar doğal durak yapmış ve minibüs dolmuş ve belediye otobüsünü yağmurda çamurda, kışta, güneşte o noktada bekliyorlardı. Tabii bekleyenlere ben de dahildim.

O günlerde köşemden, Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi’ne durak sakıntısıyla ilgili teferruatlı bir yazı yazdım. Birkaç gün sonra belediye ekipleri geldi, o noktaya kapalı durağı diktiler ve insanlar hem bir oh çekti, hem de belediyeye ve başkanına dualar ettiler.

Bu durak iki hafta öncesine kadar minibüs dolmuş ve belediye otobüsü bekleyen insanları, mevsimine göre yağmurdan, kardan, güneşten koruyordu. Ancak iki hafta kadar önce bir akşamüstü, üzerlerinde belediyenin logoları bulunan bir ekip tarafından kesip götürülmüş.

Ve o insanlar iki haftadır duraksız kaldı. Yine o durak olmayan noktada bekliyorlar ama bu sıcak günlerde varın onların çektiği ızdırabı siz hesaplayın. Küçücük bir fidenin gölgesinden, incecik bir elektrik direğinin gölgesinden insanlar medet umar oldu.

1566, 1567, 1568, 1577, 1578, 1579 Adaların ortasındaki bu durağı belediye tarafından bir yanlışlık sonucu sökülüp götürüldüğünü düşünüyorum. Bölgedeki binden fazla insan da öyle düşünüyor ve bugün yarın duraklarının yerine konulacağına inanıyor. Bilmiyorum, bu konuda Büyükşehir Belediyesi ve Ulaşım Dairesi ne düşünüyor. Önümüz kış, biraz empati lütfen…