Daha modern ve yaşanılır bir şehir adına toplumu rahatlatacak fiziksel, kültürel velhasıl sosyal amaçlı yatırımlara gidilmesi, şehri yönetenlerin üzerine düşen büyük görevlerdendir…

Böyle bakınca şehrimize, diğer şehirlerle mukayese edildiğinde eksiklikler adeta sırıtıyor…

Nüfusu bir milyonu aşan Sakarya, sosyal amaçlı ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli adımların atılmasını bekler durur yıllardır…

Öncelikle ve ivedilikle gençleri başı boş vaziyette dolaşmaktan kurtaracak seviyeli organizasyonlar için çok amaçlı ve en az bin kişilik bir salona ihtiyaç var…

Atatürk spor salonu karşısında yıkılan Abasıyanık Kültür Merkezinin yerine, bu ihtiyacı giderecek bir yeni yapılaşma düşünülmekteydi…

Ne yazık ki henüz önemli bir adım atılmış değil…

1960-70 ve 80’li yıllarda hayli renkli ve hareketli bir yaşantı içerisindeyken halkımız, günümüzde özellikle genç kuşağı zehirleyen türlü alışkanlıklardan kurtaracak bir yatırıma gidilmeyişi, talihsizlik değilse nedir!

Sadece böyle büyük bir salona olan ihtiyaçla kalınsa iyi…

Ancak şehirleri ziyarete gelen yerli-yabancı turistlerin özellikle aradığı, bulunduğu şehirlere sınıf atlatacak geniş kapsamlı, ilin tarihini yansıtacak bir müze olmayışını neyle izah edebiliriz!

İlin dertleriyle dertlenen, şehrin eşrafından olup “Açılışını göremezsek eğer bilin ki gözlerimiz açık gider” diyen iki rahmetli Adapazarı aşığı ki biri iş adamı yakın zamanda kaybettiğimiz, birlikte çok gayret sarf ettiğimiz Kenan Sakallıoğlu, diğeri ise kapanan Türk Ticaret Bankası karşısındaki Yeni Sinemaya bitişik binada muayenehanesi olan çocuk doktoru rahmetli Kazım Ertürk…

Bu duyarlı ikiliye son olarak katılan ve ilimize aralıklı da olsa gelen Yargıtay Onursal Başkanı Ünal Başoğlu’dur…

Her ne kadar bu şehirde yaşamasa da Çark suyu içerek, talebelik döneminin önemli bölümünü ilimizde geçiren Ünal Başoğlu, eğer bir geniş şehir kütüphanesi olsa, elinde bulunan ve bu şehrin bilinmeyen mazisini günümüze taşıyacak tarihi özellikte bilgi ve belgeleri vermeye hazır olduğunu dile getirir her fırsatta ve her aradığında…

Öte yandan elinde bulunan yüzlerce değerli sikkeyi ve belgeleri, şehirde müze olmadığından götürüp Topkapı’da Sakarya iline ayrılmış bölüme muhafaza için bırakan şehir sevdalısı, sevgili doktor Kazım ağabey de yok…

Bir büyük salon ve bir anlamlı müze bu ile değer ve dahi vizyon katar…

Şimdilik bu iki konunun üzerine gidilmesi yeter de artar…

Sonra; şehrin ulusal ve uluslararası tanıtımını sağlayacak, ile adını veren Sakarya Nehri gibi bir büyük hazinesini farklı bir zenginliğe taşıyacak projeler üzerinde durulması kaçınılmaz…

Evet…

Zaman zaman gündeme getiririz bu iki önemli eksiği…

Buradan başlayarak programa alınmış diğer yatırımlara gidilmesi, sanırım daha kolay olacaktır…

Bu şehir bizim…

Belediyelere yepyeni bir anlayış hakim…

Ümitliyiz bu defa…

İsteriz ellerini çabuk tutsunlar…

Bu duygularla işe hızlı giren tüm belediye başkanlarına ve onlara destek olacak kurum ve kuruluşlara kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Siyah güller” gönderelim istedik…