Öğretmenlik kutsal meslektir…

Onların hizmetleri asla unutulamaz…

Her birimizin, unutamadığı hocalar ve hatıralar vardır, hiç kuşkusuz…

Öğretmenler Günü geldiğinde ikisi de birer başarılı edebiyat hocası olan kızlarımın bu özel ve güzel gününü kutlarım, sonra yaşayan, yaşamayan hocalarımı anarım…

Vefat edenlere rahmet diler, kalanlara selam gönderirim daima…

Tahsil hayatımın sıçrama noktalarındaki hocalarımı unutmadım hiçbir zaman…

Mesela 1950 yılında Niğde Koyunlu İlkokulu’ndan hocam, Balıkesirli Müfide Hanım ile Ticaret Lisesi orta kısmındaki hocam Muattar Kuzuoğlu ve lisenin ilk yılından Suphi Uzunca ile İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi birinci sınıftaki iktisat hocam Prof. Dr. Erol Zeytinoğlu hep ama hep aklımdadır…

Nice hocaların elinde yetiştik…

Sayılarını hatırlamasam da hocalarımla yaşadığım unutulmaz anılar gelir aklıma bu özel günde…

Ortaokula, bugün Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür Dairesi olarak kullandığı tarihi Ticaret Lisesi binasında başladım, 1950’li yılların başında…

O yıllarda meşin top sevgisi, beni okuldan ve derslerden daha çok ilgilendiriyordu…

Bu nedenle gerek hocalarımdan ve gerekse de rahmetli babamdan yemediğim dayak kalmadı…

Haliyle birinci sınıfta çaktık…

İkinci yılda bugün hala hayatta olan ve her yıl düzenlenen Ticaret Lisesi mezunlar gecesinde buluşup, hasret giderdiğimiz, okulumuzun en sert ve dersinden geçilmesi kolay olmayan coğrafya hocası Muattar Kuzuoğlu’nun beni kendime getiren ve sonraki yıllarda hep başarıya götüren şu sözleri oldu;

“Sana orta verip sınıfı geçirsem, bana yazık…

Vermeyip sınıfta bırakırsam belge alacaksın; anana babana yazık…

Gel anlaşalım… Senin okuyacağın falan yok...

En iyisi git babanın kilimci dükkanında kilim sat, para kazan. Böylesi daha iyi… Senelerini boşa harcamış olmazsın.”

Tahsil hayatımın kırılma noktasını oluşturan sözler bende inanılmaz bir etki yaptı; sanki sihirli bir el değmişçesine gece gündüz çalışmaya ve sınıf birincisi olmaya özen gösterdim…

Muattar Kuzuoğlu ile başarılı geçen lise yılları ve her yıl düzenlenen Adapazarı Ticaret Lisesi mezunlar gecesinde hep bu anıyı gündeme taşırım…

“Artık yeter” dedi geçtiğimiz yıllarda…

Hatırlatmasam da, bu anı Muattar Hoca’ya olan sevgimi, saygımı azaltmadı, aksine daha da artırdı...

Öğretmenlere duyulan muhabbet ve sevgi bir başkaydı o zamanlar…

Bizim kuşağın öğretmen-talebe ilişkisi saygı ve sevgiye dayanırdı…

Korkulurdu hocalardan genellikle ancak bir o kadar da severdi kendisine bir harf öğreteni, ölesiye…