“TÜRKİYE’NİN RUHU, BİRLİKTE ADALETLE YAŞAMAKTIR”

Osmanlı İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısından örnekler veren Karataş, Osmanlı’daki birlikteliğin etnik ayrıcalıklardan değil, sadakat ve adalet eksenli bir sistemden beslendiğini hatırlattı. “Bugün Türkiye’nin ihtiyacı ‘Birleşik Devletler’ kurmak değil, adaletli, eşit, çoğulcu ama güçlü bir merkezi yapı inşa etmektir.” diyen Karataş, sosyolojik olarak federatif bir yapının Türkiye’de karşılık bulamayacağını ifade etti.

“FEDERASYON BİR REFORM DEĞİL, BİR DEVRİMDİR”

Yazısında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “tek devlet, tek bayrak, tek vatan” ilkelerine dayandığını hatırlatan Karataş, federatif bir yapıya geçilmesinin sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasal ve toplumsal bir devrim anlamına geleceğini yazdı. Doğudaki etnik temelli ayrılıkçılık ve dış müdahale risklerine dikkat çeken Karataş, Türkiye’nin güvenlik kaygılarının da bu yapıya mesafeli durduğunu belirtti.

“YERİNDEN YÖNETİM GÜÇLENDİRİLEBİLİR, ÜNİTER YAPI KORUNARAK”

Karataş, yerinden yönetimin güçlendirilmesinin, kültürel hakların tanınmasının ve tüm vatandaşlara eşit yurttaşlık temelinde yaklaşılmasının mümkün olduğunu vurgularken, bu adımların federatif sisteme geçmeden de atılabileceğini söyledi. Özellikle Kürt ve Alevi vatandaşlara yönelik hakların anayasal güvence altına alınmasının önemine değinen Karataş, “Adaletli bir merkeziyetçilik, bu topraklar için yeni bir model olabilir.” dedi.

“NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?”

Yazısının sonunda “Ne zaman insan oluruz?” sorusunu yönelten Karataş, cevabını şöyle verdi:
“Adalet temelli devlet aklı oluşturduğumuzda…”

Toplumsal adalet, eşitlik ve güçlü bir merkezî yapının önemini vurgulayan yazı, okuyuculardan da yoğun ilgi gördü.

Köşe yazısını okumak için tıklayın!

Fotoğraf: Sosyal Medya

Kaynak: haber merkezi