Sakaryaspor’un zorda kaldığı her zaman ve zeminde “Gel” denildiğinde düşünmeksizin hiçbir şey, hep ama hep yanında olduk bugüne kadar…

Nasıl olmayalım ki!

Elimizde doğup büyüttüğümüz, vazgeçilmesi zor bir sevgilidir bizim için Sakaryaspor…

Şu sıralarda sıkıntılı bir süreçten geçiyor…

İstedim ki topal karınca misali yangına bir katre su dökeyim…

Bu ilin futbola olan düşkünlüğünü anlatmak kolay olmasa da bir kalem sahibi olarak hiç ama hiç, gündemimizden düşmedi bugüne değin yeşil siyahlı forma aşkı…

Başarılı oldu sevindik, alkışladık, destek verdik…

Başarısız oldu üzüldük, günler, haftalar…

İşte öyle vazgeçilmesi zor bir sevgilidir bizim için yeşil siyahlı ekip…

Öyle bir sevgidir ki, başarı olunca meydanlara dökülür sporseverler sevinçten…

Aksi olursa tasası düşer gönüllere, gülmez olur yüzler…

Başarıda mutluluğun odak noktasını oluşturur Çark Caddesi…

Bilinir ki caddenin ilin tarihinde yeri ve önemi çok farklıdır…

İşte böyle bir anlayış ile girildi sezona, başkan İsmail Gürses’in liderliğinde…

Adına da “Diriliş” denildi…

Bu doğrultuda ümitleri tavana çıkaran transfer hareketleri ile dalgalandı şehir ve hala öyle sürüp gidiyor…

Lige başlangıcında sonuçlar olumluydu…

Sonra değişti işler…

Takımın isimsiz hocasına fatura edildi bir iki haftanın talihsiz sonucu…

Sonra Tuncay Şanlı gündeme geldi…

Görkemli bir törenle iş başına getirildi, içimizden çıkan sporcu olarak başarısı tartışılmaz ancak hocalığı soru işaretleri ile dolu genç çalıştırıcı Tuncay Şanlı ve ekibi…

Kadro dışı bırakılanlar ve yeni alınanlarla farklı bir iklim oluşturulmaya çalışıldı ligin ikinci yarısında…

Buna rağmen yürüyüş mehter marşına dönüştü; bir ileri iki geri…

Ve sonunda geldi dayandı kapıya ligin kader maçı, geçen hafta…

Görülmemiş bir seyirci topluluğu izledi Afyonspor maçını…

Biletli biletsiz pek çok kişi stadın dışında kaldı…

Öylesine yoğun bir ilgi vardı maça…

Taraftar eğer güvenmeseydi takımına hiç böyle muhteşem bir tablo oluşur muydu?

Sonuç hayli üzdü stadı dolduran yeşil siyah sevdalılarını…

Telafisi zor olsa da bu maçta puan kaybetmek, Sakaryaspor için her şeyin bittiği anlamına gelmez, gelmemeli de…

Paniğe kapılmadan geleceği planlamak lazım…

Öylesine kritik bir süreç yaşanıyor şu sıralarda yeşil siyahlı dünyada…

Tuncay Şanlı bağrımızdan çıktı…

İsterdik ki başarılı olsun…

Gençliği ve acemiliği onun için en büyük handikaptı ve ona yenik düştü…

Bu takımda bugüne kadar alınan ve ayağına top yakışan, kendisi gibi Sakaryalı bir futbolcu olan Talha’yı kazanmak varken kaybetmek onun teknik direktörlük karnesine düşen ilk büyük gölge oldu…

“Başarılı hoca oyuncuyu kazanır, kaybetmez” anlayışına göre hareket etmedi…

İsmail Gürses ve yönetimi her şeyin para olmadığı bir kurtlar sofrasında başarılı olmak istiyorsa oyunu kuralına göre oynamalıdır…

Bir avukat olarak hukukun kuralları yanında futbolun kuralları üzerine de kafa yormalıdır ki bundan gayrı hata yapmasın…

Bu ligi tanıyan, başarılı olmuş, futbolcuyu motive edecek saygınlıkta bir teknik direktör sürprizlere açık bir maratonda geleceği lehimize çevirebilir…

Maceracı, ağzı kalabalık ve paracı hocalarla bir yere varılamadığı bugüne kadar görülmüştür…

O yüzden isteriz ki düşülmesin yeniden böyle yanlışa…

Takım kadrosu oynayanı oynayamayanı ile bu ligin zirvesine layık oyunculardan kurulu…

Onlar adına büyük paralar harcandı…

O nedenle yönetim bin düşünüp bir adım atmalıdır, o da sağlam olsun…

Gelelim taraftara…

Başarıda büyük payı olacağına inandığımız Sakaryaspor taraftarı istiyorsa eğer bu takımın şampiyon olmasını, takımına zarar verecek eylemlerden uzak durmalıdır elbette…

Geçen hafta saha içinde ve saha dışında yaşanılanları gerçek Sakaryaspor taraftarına yakıştırmak kimin haddinedir!

Bu hafta İstanbul’a, deplasmana gidiyor yeşil siyahlılar…

Oradan gelecek üç puan geçen haftanın yenilgisini unutturabilir…

Bu ligde gün doğmadan daha neler doğar bilinmez!

Ve de Sakarya gibi bir futbol şehri için ümitler tükenmez…

Yeter ki sadece yönetim değil taraftar olarak seyirciler de oyunu kuralına göre oynasın…