Değerli okuyucular,
Geçen yazımıza “ Ümitliyiz, çünkü...” başlığını atmıştık.
Haklar ve sorumluluklardan bahsetmiştik. Hekimlere yapılan saldırıların çoğu otuz yaş altı ve eğitimsiz kişiler tarafından yapıldığının tespit edildiğini yazmıştık.
Söz yasamanın demiştik.
Nihayet, sağlık çalışanlarına yönelik saldırıyı önlemek amacıyla çıkarılacak yasanın hazırlıklarının başladığını buradan belirtebiliyoruz.
ŞEVK...
Her işte şevk önemlidir. Anlamı “istek, heves” dir. Şevklerinin kaybolduğunu ifade edenler o konuda isteklerinin azaldığını, heveslerinin kaybolduğunu anlatmak isterler.
Her insan zorlandığı bir çalışma ortamında , aşırı yorulur ve gerilir. Görev tanımı ve görev seviyesi yüksek olanlarda sorumluluk arttığı oranda yorgunluk ve gerilim artar.
Diğer taraftan işin hakkını vermeye çalışanlar çok fazla enerji harcayarak, daha kısa zamanda yorulurlar.
Bütün işlere eşit önem verenler, hepsini en iyi şekilde yapmaya çalışır ve yorgun düşerler. Adeta tükenirler.
TEDBİR...
Kişi yorgun olduğunu farkedince hemen tedbir almalıdır. İşyerlerinde kişinin bu durumuyla işyeri sahibi de ilgilenmelidir.
“Hangi yönetici yorgun insanları çalıştırmak ister?” dersiniz ama şu günlerde durum tam tersi, çalışanın suyu çıkana kadar çalıştırılması hali bir gerçekliktir.
Tedbirlerin başında hemen çalışma saatlerinin azaltılması gelmelidir. Düzenli uyku da adeta ilaç gibi gelecektir.
Dinlenik insanlar daha fazla iş yükünü kaldırırlar ve verimli olurlar. Yorgun insanlar “Ben yapamıyorum.” noktasına çabuk gelirler. Gerçekten de, isteseler de yapamazlar.
DESTEK...
Duygusal, fiziksel ve zihinsel iyilik halini korumak için iyi aile ilişkileri, dost çevresi, güven ortamı ve ümitli gelecek beklentisi de önem arzeder.
Egzersiz, doğa yürüyüşleri, hobiler de bedensel ve duygusal sağlığa iyi gelir.
HOBİLERDEN TARZ İNŞAASI...
Duyarız:
“- Yeşili severim.”
“-Çiçeği severim.”
“-Kaktüsleri severim.”
“-Bahçe uğraşlarını severim.”
“-Kağıt oynamayı severim.”
“-Futbolu severim.”
“-Müziği severim.”...
Uzar, gider ...
Şimdilerde bu deyişlerden manzumeler yazılıyor. Tanıdıklarımız , tanımadıklarımızı yeni keyifli uğraşlarının başında görüyoruz.
Çevrede yer, arazi alıyorlar.
Çalılarını kesiyorlar .
Çitlerini yapıyorlar.
Bahçe evleri yapıyorlar.
Toprak fırınlar yapıyorlar.
....
Meyveyi dalından topluyorlar.
Naneyi körpe yapraklarından seçiyorlar.
Yaprak sarma için asma yaprağını yıllık sürgün uçlarından koparıyorlar.
Bahçelerinin bir köşesinde kümesleri yer almakta.
Her zaman organik yumurtaları var.


TAZELİK FARKI...
Yeşil soğanlar her dem körpe ve gevrek , cacık içine doğranmayı bekliyor.
Bakla ve bezelyeler bahçelerde kısa bir dönem de gözüküp kayboluyorlarsa da taze fasulyeler ilkbahardan sonbahara bahçelerde kendilerini gösteriyorlar.
Siz hiç pazardan aldığınız taze fasulye ile bahçeden yeni koparılmış fasulyenin zeytin yağlısını mukayese ettiniz mi? Zaten etmeyiniz!. Sonrasında pazardan manavdan taze fasulye almazsınız .
BAHÇELERDE SEROMONİ ... YEŞİL KIRMIZI RAP RAP ....
Bahçelerde toprak tavaları sebze fidanlarına kavuştular. Bazılarına tohumdan ekildi. Kimisi birkaç yaprak boylandı. Çiçeğe bürünenler de var.
Yakında bahçelerde salatalık ve kabakların tazecik ürünlerini göreceğiz .
Ardından yeşil biberler kendini gösterecek. Siz hiç dalından yeşil biber koparıp ısırdınız mı?. Cevabınız hayır ise bir özgün aromayı tatmayı ıskaladınız demektir.
Bahçelerde böylesi bir yeşil resmi geçit sürer giderken, hemen ona ayak uydurmaya çalışan kırmızı–mor tonların resmi geçidini de izlemeye başlarsınız.
Bu günler yeni kızaran ve salkım serpik halleri ile çilekler mağrur edaları ile görülürken, böğürtlenler hazırlık duruşundadır. Daha sonraları domatesler, kırmızı biber ve mor patlıcanlar seromonide yerini alacaklardır.
İl coğrafyasında kavun denemeleri her zaman isteneni vermez ise de arkadaşı karpuz gönülleri doldurur.
Ulusal marka olmayı hakeden “GÖL KARPUZU” Kazımpaşa, Kuruçeşme, Aralık köylerinin çiftçilerinin yüzünü her yıl güldürür .
Karpuz ayrıca, dışının güleç yeşili ve içinin gevrek kırmızısı ile bahçelerdeki “YEŞİL-KIRMIZI SEROMONİ” yi sofranıza taşır.


BİR İTAATSİZLİK BOYUTU...
Yaz boyu bir hareket, bir telaş...
Keyif dolu bahçe çalışmaları karşılığını mutlaka bulur. Tüm sebze ve meyveler salkım saçak, tane tane askeri disiplin içerisinde rap rap seslerini saklayarak arz-ı endam ederler.
Dal ve köken sürgünlerinin coşkun yayılımını, tavalardan, kendilerine ayrılan yerlerden taştıklarını görürsünüz.
Bir itaatsizliktir adeta bahçede hakim olan.
Bahçe meraklıları bu görsel şenliği sık yaşarlar.
Bazı işkolikler, o da belki ömürlerinin son yıllarında farkına varırlar bu keyfin.
Nevzat AKAY’ın bir bestesini Emel Sayın’dan dinler gibidirler:
...
Doymadım sana, ağlarım
Ah ederek, yana yana
Geç buldum, çabuk kaybettim.
Hicran oldu hayat bana.
Dizelerini adeta bir daha bir daha yaşarlar.
Kısa ömürde her keyfin, her neşenin, saadetin herkesçe yaşanması dileğiyle.
Hoşçakalın.