Şehirlerin yüreğinin attığı yerlerin adına denir ‘meydan’…
Adres belirlemede mihenk taşı olma görevini üstlenir. Şehirlerin bir anlamda parolasıdır.
Atina’da Omonio, İstanbul’da Taksim ilk akla gelen örnekler. İstedik ki ilimizin de böyle sembol bir meydanı olsun. Bu anlayışla hareket edip vardığımız nokta Orhan Camii civarı oldu. Tarihi caminin etrafı bu iş için düzenlenebilir özellikler taşıyordu, zira!
Başta Büyükşehir olmak üzere Adapazarı Belediye Başkanı’nın da rüyalarını süslüyormuş meğer proje. Meydanın projelendirme safhası aylarca sürdü. Halkla temasa geçildi. Ne istendiği ve neler yapılması gerektiği üzerinde duruldu.
Tüm bunlar sevindirici bir gelişme olarak tarafımızdan ilgiyle izlendi. Adapazarı’nı yansıtacak ve yaşatacak dinamik bir meydan çıkacağı varsayımıyla destek verdik, bir an önce yapılması adına. Bununla da kalmadık, gezip gördüğümüz, gidip hayran kaldığımız şehirlerdeki meydanlardan esinlenerek dilimizin döndüğünce, kalemimizin erdiğince düşüncelerimizi yansıtmaya çalıştık Orhan Camii Meydanı’yla ilgili.
Kent Meydanı gibi yalnızlığıa terk edilmiş bir yer olmasından korktuk.
Mevcut ağaçlara ilave yapılarak zengin bir yeşil alan, etrafında oturulacak sohbet mekanları, minyatür çayhaneler, özel gün ve gecelerde dolup taşacak, camiyle bütünleşmiş, trafiğe kapanmış bir meydanımız olsun istedik.
Ama ortaya çıkan görüntü ve yapılmak istenenler, hayal kırıklığına sebep oldu.
Ortaya bambaşka bir meydan anlayışı çıktı.
Çark Caddesi’nin zarif ışıklarını aratacak pahalı, kaba ve kullanışsız bir aydınlatma sistemi yapıldı.
Cami önündeki tuvalet ve şadırvan hala sorun olmaya devam ediyor. Şimdi eski yoldan Bankalar Caddesi Bulvar’a açılacak. Migros’un önündeki kıvrımlar sanki meydanın başına bela…
Türk Ticaret Bankası meydanın ayıbı olarak çürümeye terk edildi. Bütün bunları bir kez daha niye dile getirmek istedim. Geçen hafta sonu ulusal gazetelerde İstanbul Taksim Meydanı’nın da tıpkı bizim Orhan Camii Meydanı gibi düzenlemeye tabi tutulacağı haberleri yer aldı.
Anıtlar Kurulu’nca onaylanan projede meydan tamamıyla trafikten arındırılacak. Projenin en çarpıcı özelliği vızır vızır işleyen trafiğin yerin altına alınacak olması.
Biz ise sorunu, pahalı deneme yanılma yöntemleriyle çözmeye çalışıyoruz. Bankalar Caddesi’nden gelen trafiği kısa bir mesafede yerin altına almamak için direniyoruz. Cadde ve sokaklara sığmayan bir trafik keşmekeşi içerisindeyiz.
Zihniyet değişikliği olmadığı sürece de sorunu çözmek bir yana, bugünün şartlarını dahi arar hale geleceğiz.
Pasaj 2000’in zemininde 5.5 metre derinliğinde koca bir yer altı çarşısı yapılmışken; biz 3.5-4 metre derinliğinde bir yer altı geçişini düşünemiyoruz. Olacak şey mi bu!
Ama şu bilinsin ki: Bir gün bu söylediklerimizi uygulayacak başkanlar da dönemi de gelecektir. Zira bu şehrin tarfik sıkışıklığından kurtuluş için bir başka yol ya da yöntem yoktur