*El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu Bozdağı’nın armutu sanır.

              *Elçiye zeval olmaz.

              *Elde altın bileziktir sanat.

              *EL YARASI UNULUR, DİL YARASI UNULMAZ.

              *Eldeki yara, yarasıza duvar deliği gelir

              *Elden çıkan ele girmez.

              *Elden çıkan şeyle övünülmez.

              *ELBETTE OLUR, EV YIKANIN HANESİ VİRAN.

              *Elden gelen hayrı diriğ etme.

              *Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.

              *Elden vefa, zehirden şifa.

              *ELE GİDEN YELE GİDER.

              *Ele iğne sokmak isteyen, en ibtida çuvaldızı kendine sokmalıdır.

              *Ele sen soracağına, el sana sorsun.

              *Ele veren talkını, kendi yutar salkımı.

              *ELE KAZDIĞI ÇUKURA KENDİ DÜŞTÜ.

              *Elek yeni olunca, asacak yer bulunur.

              *Ele verir öğüdü, kendi kırar söğüdü.

              *Eli bağlı, dili uzun.

              *ELİ BAĞLI OLANI KİM OLSA DÖVER.

              *Eli uzun dili uzun

              *Elifi görse mertek sanır.

              *Elin ağzına bakan aç kalır.

              *ELİN AYIBINI SÖYLEYEN, SENİNKİNİ DE SÖYLER.

              *Elin billur sarayından bizim tavhanemiz yeğdir.

              *Elin ile ettiğin hayrı, dilin ile zayi etme.

              *Elin ile koymadığına el, bilmediğine dil uzatma.

              *ELİN GÖZÜNDEKİ ÇÖPÜ GÖRÜR DE, KENDİ GÖZÜNDEKİ MERTEĞİ GÖRMEZ.         

              *Elin kaşanesinden bizim viranemiz yeğdir.

              *Elin öğüdünü el alır,  ananın babanın öğdüğü evde kalır.

              *Elin tavuğu ele kaz,  fındığı koz görünür.

              *ELİN TUTTUĞU KUŞUN KUYRUĞU KISA OLUR.

              *Elin terazisi yoktur.

              *Elinde bereket, kendinde meymenet yok.

              *Elinden gelen hayrı diriğ etme.

              *ELİNDEN GELMEYEN İŞİ DİLİNE DOLAR.

              *Elinden gelmezse, bari dilinden gelsin!

              *Elinden gelse canını alır.

              *Elinden kör eşek yem yemez.

              *ELİNDEN GELSE BİR KAŞIK SUDA BOĞAR.

              *Elini veren kolunu alamaz.

              *Elinin hamuruyla erkek işine karışır.

              *Elinle komadığın şeye dokunma.

              *ELİNE AĞIR DİKİŞÇİDEN, AYAĞINA ÇABUK DİLENCİ YEĞDİR.

              *Elması çamura atmışlar, yine elmas yine elmas.

               *Elle gelen düğün bayram.

               *Eloğlu yumurtaya kulp takar.

              *ELLERE KÖRLÜK VERİR, KENDİ KAMBURUNA BAKMAZ.

              *Elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar.

              *Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz.

             *Emanet at insanı yaya bırakır.

             *EMANETE HIYANET OLMAZ.

             *Emellerin hayırlısı, akıbeti hayr olanındır.

             *Emeksiz alim, yağmursuz bulut gibidir.

             *Emelsiz alim, yemişsiz ağaç gibidir.

             *EMEK OLMAZSA YEMEK OLMAZ.

             *En son gelen, en iyi gelir.

             *En son gülen iyi güler.

             *Engele aşık atılmaz.

             *EN FENA ZÜĞÜRTLÜK AKIL EKSİKLİĞİDİR.

             *Ense değil ya, takkeci kalıbı.

             *Ensende boza pişiririm.

             *Ensesi kalın.

             *EN HAYIRLI MİRAS EDEPTİR.

             *Ensesinde bir araba yonca var.

            *Er altında at, gayret altında er olur.

            *Er başında devlet ırağ olmaz.

            *ER ADI İLE, DEVE HAMUDU İLE SÖYLENİR.

            *Er çekişmeyince barışmaz.

            *Er dayıya, kız halaya.

            *Er ekmeği er kursağında kalmaz, meğer ki eğlene.

            *ER DOĞRUYA, HAK DOĞRUYA.

            *Er ikrarından, hayran yularından.

            *Er karır, gönül karımaz.

            *Er kocar, gönül kocamaz.

            *ER ERDEN BİTER, TOHUM YERDEN.

              KAYNAK: Türk Atasözleri ve Deyimleri, Milli Kütüphane Başkanlığı