Geçen hafta Engin Arapoğlu’nun köşesinde yer alan mini bir yorumdan yola çıkarak işyerlerine yabancı isimler koyma alışkanlığımıza yönelik değerlendirmemiz olmuştu…

1994-99 dönemi Adapazarı Belediye Meclisi’nde mağazalara yabancı isim koyma alışkanlığına dikkat çeken bir konuşma yapmıştım…

Yıllar sonra benzer düşüncelerle Çark Caddesi’nde başlayıp giderek artan yabancı isimler konusunu dile getiren Arapoğlu gibi duyarlı “Adnan Makedonyalı” rumuzlu okuyucumuz benzer bir yorumla bize katılmış…

Diyor ki,

“E5 Dörtyol kavşağında tarihi Beşköprü levhası vardı. Dün geçerken bakmışım ki değişmiş. Jüstinyanus olmuş. Bu nasıl bir belediye anlayışıdır ki, yüzyıllardır bizim olan ve yüzyıllardır adı Beşköprü olan adı gâvurcaya çeviriyorsunuz. Bu anlayış İstanbul'u da konstantinepoles yapar. Sakarya’yı sangaryus yapar. Bir akıllı belediye başkanımız da! Bir işyerine bu ismi vermiş, çok tepki almıştı. Erbakan hocanın gâvurâşıkları sözü geldi aklıma. Öyle ya, bu gâvurca hevesi ne? Hasan’ı Hans, Yusuf’u da Joseph mi yapacağız? Burası Türkiye, burda Türkçe olur, gâvurca olmaz. Kaldırın şunu şuradan. Haram olsun oylarımız. Biz size bizdensiniz diye oy vermiştik. Ey basınımız bunu yazın, haber yapın, kınayın, tepki koyun.”

Evet… Biz bu konuya şimdi değil, yıllar önce Adapazarı Belediye Meclisi’nde tepki göstermiş; Meclis’in yabancılaşan dükkân isimleri konusunda girişimde bulunmasını istemiştik…

Yani bu konu yeni değil, hayli eski…

Engin Arapoğlu’nun 15 gün önceki tepkisine örnekler vererek katıldığını hissettiren okuyucumuzun endişesine ve tepkisine katılmamak mümkün değil…

Böyle milli bir duygu ve anlayışla toplu vurmaya başlarsa yürekler, tümüyle önlenmese de yabancı hayranlığının duraksamasına yol açabilir diyerek, önemli bir konuya değinen ve bize ne yapılması gerektiğini de hatırlatan değerli okuyucumuz Adnan Makedonyalı’ya teşekkür ediyoruz…