Sevgili Okurlar,
Bir pazar günü de sizlerle birlikte olmanın sevinci içinde, sağlıklı güzellikler ve afiyetler dilerim.
Bir kere şunu teslim edelim ki, ‘sağlık’ gibisi var mı? Bu günler, soğuk havaların tesiri altında, sağlık sorunu yaşayanlar arasında çokça dostumuz, arkadaşımızın olması elbette üzüntü kaynağımızı teşkil etti.
Ne yalan söyleyeyim, Brüksel’deki bir konferansta, bizde nasibimize düşeni aldık!. Tam onaltı arkadaş birden hastalandık. İliklerimize kadar üşüdük ve bunun tesiri bizleri oldukça etkiledi.  Çok şükür ki, bu durumu tedavi ile atlatabildik..
Herkese geçmiş olsun, Allah sağlık ve afiyetten ayırmasın!
Sağlık gibisi var mı?
Osmanlı Sultanlarından Kanuni Sultan Süleyman bir gazelinde ‘sağlık ‘ ile ilgili şöyle der:
‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır
Olmaya baht u saadet dünyada vahdet gibi’

(Günümüz Türkçesi :

Halkın gözünde iktidâr gibi, zenginlik gibi değerli bir şey yok. Halbuki şu cihânda bir nefes sıhhat gibi hiç mutluluk olamaz.

Saltanat dedikleri sadece bir dünyâ kavgasıdır. 
Bu kavga, gürültüden uzak yalnızlık gibi büyük saâdet ve baht açıklığı olamaz.)
Kısacası, insanın sağlığı kadar önemli ne ola? Ondan sonra ailesi, dostları, çevresi, komşuları, ait olduğu toplum ve ülkesi her şeyin üzerindedir.
İnsanın sağlığı kadar ülkesinin de durumu her şeyin üzerinedir. İşte cihan padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman bunu diyorsa, başka tanığa gerek var mı? O büyük ihtişam içinde söylenen bu sözler, kulaklarımıza küpe olmalı!.. Geleceğimize rehber etmeliyiz..
Sağlıktan öte, içinde bulunduğumuz dünyevi kavgalardan da bir türlü vazgeçemiyoruz. Bazen üzerimize vazife olmayan işlere de burnumuzu sokuyoruz!.. Birbirimizi üzmekten öte, birbirimize fikirlerimizden, düşüncelerimizden ötürü düşman kesiliyoruz.. Olmayacak yerlerde tepki, tepki gösterilmesi gereken yerde ise cız uykuya dalıyoruz!..
Buradan nereye geleceğimi merak eden okurlarım için söylüyorum:
Türkiye iyi yönetilmiyor!
Bunu daha önceleri de söyledim. Kimse üzerine alınmasın.. Türkiye iyi yönetilse, ‘Dolar-Euro’ ülkemizde böyle hayasızca sörf yapabilir mi?
İnsanların günlük yaşamını allak-bullak edebilir mi?
Emekli vatandaşımız, artan kur nedeni ile maaşının ne kadar azaldığının kaygısına düşebilir mi?
Tüm bu kaygıları, ‘ yol yaptık, tüneller açtık, otobanlar kurduk’ diye geçiştiremezsiniz!
Vatandaş, günlük yaşamına, sağlığına, sıhhatine ve cebindeki paraya bakar!
Bir de gelecek endişesine düştü mü?
Vay halimize!?
Bakınız, ‘Fırat Kalkanı’ denilen sınır ötesi operasyonda, terör ve terörist mücadelesinde, her gün farklı bir kente şehit ateşi düşmektedir!..
Hain PKK terör örgütünün yarattığı, kaos ve korku ortamının ötesinde, şimdi sınır ötesinden korku ve dehşet haberleri geliyor.
Rusların, askerlerimizi bombalaması ne ile izah edilebilinir?
Böyle bir ortamda yapılan baht ve saltant kavgasına ne demeli?
Şu ana kadar siyasilerin, siyasi iktidarın açıklamaları beni tatmin etmedi!
Yapılan açıklamalarda bana bir şey ifade etmiyor!
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdi olarak bunları açıklamak, okurlarım ile çevrem ile paylaşma hakkım ve özgürlüğüm var..
Siyasiler, beceriksizliklerini bana yutturamazlar!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelleri atılırken, güçlü bir şekilde atıldı. Her şey demokratik temayüller gereği yerli yerine oturtuldu. Herkes ne yapacağını, nerede duracağını ve üzerine vazife olanı biliyordu.
Güçlü bir ‘denetim’ vardı..
Hoşgörü vardı..
Tolerans vardı..
Kişi hak ve özgürlüklerine saygı vardı..
Kimse, kimsenin  yaşam biçimine karışmıyordu..
Tüm yanlışların, yanlışlıklarınızın faturasını Cumhuriyet’e yükleyemezsiniz, fatura edemezsiniz?
İşte Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman söylüyor.. Bari ona kulak verelim..
Kimse, kimsenin ağız tadını bozmaya kalkmamalı..
Kimselerde bulunmaz ‘Hint Kumaşı’ değillerdir..
Herkes haddini, hududunu bilerek, kendi kişisel hakları çerçevesinde hareket etmeli ve etrafına korku, endişe yaymamalıdır..
Türkiye’nin büyük sorunları var.. Bu büyük sorunları ötelemeden şimdi  bir nevi ‘rejim değişikliği’ ya da adına ‘Türk Tipi’ denilen bir ‘başkanlık’ sistemi için bastırılıyor..
Fırsat, fırsattır..
Cumhuriyet’in temellerine kibrit suyu dökülüyor!
Mazeretlerde hazır:
Darbelerden kurtuluyoruz!
Allah aşkına bu darbeler kimin eseridir?
Daha doğrusu, bu darbeler beceriksiz siyasilerin eseri değil midir?
Beceriksizliklerini sisteme,Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet’i kuranlara mal etmeye çalışanlar, akıllarını başlarına almalı ve milletin kendilerine tevdi ettiği o ‘vekalet’ görevini kirletmemelidirler..
Elbette millet referandumda son sözü söyleyecektir..
Bu millet sözünü hep söylemiş ve kimseden esirgememiştir..
Ama gerçeklerin, tarafsız, objektif, adil bir ortama dile getirilmesi ve vatandaş ile paylaşılması gerekmektedir..
Türkiye, tüm bu sorunları aşar..
Daha önceleri de aştı.
Dosta ve düşmana, en zor anlarında bile Türk’ün, Türk Milleti’nin gücünü gösterdi…
Ancak, vatandaşını ezen, onun omuzlarına basarak yükselmeyi hedefleyen, milli geliri yağmalayan, har-cur eden, ne yaptığını bilmeyenlere, bu defa gereken cevabı vermemiz gerekir.
Bunu ancak ve ancak birlik ve beraberlik şuuru içinde gerçekleştirebiliriz..
Yoksa elimizden,  zenginliklerimiz, fırsatlarımız, yaşama sevinçlerimiz, özgürlüklerimiz, hatta sağlığımız bile alınmaya kalkışılıyor!
Buna müsaade etmemeliyiz..
Bu da birlik ve beraberlik içinde sağlayabiliriz..
Yarınlarınızın, sağlıklı güzelliklere vesile olmasını temenni ederim.