Tutturmuşlar bir ‘’Kadına şiddet’’ nakaratı, tekrarlayıp duruyorlar.

                            Hiç gündemden düşmedi, düşürmüyorlar!      

                            Emperyalist ve Siyonist hizmetçisi Batı ne derse, bizimkiler de onu tekrarlıyor, aynı şeyi söylüyorlar. Arkalarına takılmış gidiyorlar.

                           Yahu sizin, kendinize ait bir şeyiniz olmayacak mı? Sizin bir öneriniz, farklı bir sözünüz, bir normunuz, sıtandardınız, size ait bir sözünüz, inancınıza, medeniyetinize, tarihinize, kültür ve geleneğinize ait, onlara dayanan, onlardan üretilmiş bir manifestonuz olmayacak mı?

                        Kendi insan haklarınız, kadın haklarınız, hukukunuz, kıriterleriniz olmayacak mı?

                         Hep Batılı emperyalist işgalcilerin dediklerini mi tekrarlayacaksınız?

                         Hele hele, Müslümanların da bu işe alet olması yok mu! İşin en çarpık tarafı, en çirkini ve anlaşılmaz olanı da bu!

                        Hadi malum çevreleri biliyor, anlıyoruz. Yıllardır ağızlarına sakız etmişler. Amaçları kadın hakları ve kadına şiddeti ortadan kaldırmak değil. Kadına kolay ulaşmak, sokağa çekmek. İslam da kadına ait ne varsa, yok etmek. İslam’dan arındırmak, yozlaştırıp, zevk ve eğlence aracı, ticari reklam ve metaya alet etmek. Aileyi çift başlı yapmak, dağıtmak.

                       Bir kısım Müslüman hanımlar!!! tesettürlü bayanlar..!!! Size ne oluyor? Sizde mi aynı ağızları hep kullanacak, hep o çevrelere yaranmaya çalışacak, sözüm ona ‘’çağdaş’’ görünme çabasında, kompleksinde olacaksınız?

                      Evet. İstemeyerekte olsa konumuz, ağızlara sakız olmuş ‘’kadına şiddet.’’

                     Tamam, bunu bilmeyen yok. Tekrarlaya tekrarlaya, cıyaklaya cıyaklaya  ezberlettiniz onu bize.

                     Ama şiddet sadece kadına, kadınlara mı? Kadınların erkeğe şiddeti yok mu?

                     İddia ediyorum ki;  erkeğin kadına şiddetinden az değil, kadınların erkeklere şiddeti!

                     Ama gün yüzüne çıkmıyor! Erkekler şikayet etmiyor, edemiyor! Karizmasının çizilmesinden, toplum da itibarının sarsılmasından, ayıplanmasından, toplum baskısından çekiniyor.

                    Öyle ya, nasıl olur da bir erkek, kadından şiddet görür? Erkekliğe sığar mı!? Hele hele kazaklığa yakışır mı?

                    Hemen yapıştırırlar yaftayı, adına koyarlar ‘’kılıbık.’’ Hatta, ‘’ Tüm Kılder üyesi’’ derler!

                    Onun için, erkekler kadınlardan çok ve çeşitli şiddet gördüğü halde seslemezler. Hemen karakola koşmazlar, koşamazlar! Söylemezler, konuşmazlar. Şikayet hiç etmezler. Konusu geçtiğinde susarlar.

                    Evet. Kadınların erkeklere şiddeti, az değil erkeklerinkinden.

                    Hem de çok çeşitli şiddet uygulamaları var!!!

                    Sadece ‘dayak’ değildir ‘şiddet.’ Onu da yapan kadınlar var. Mutfakta salon da eline ne geçirdiyse, kocasının kafasına, gözüne fırlatan, vuran, tırmalayan, yırtan kadın az değildir!!

                    Ne demiştik? Sadece ‘dayak’ değildir ‘şiddet.’

                    ‘’Kadın dırdırı’’ da önemli ve yaygın bir şiddet şeklidir. Kafasını yer, ütüler, şişirir, dumura uğratır erkeğin.

                     Bir şiddet şekli de alışverişler de olur. Eşiyle çarşıya, pazara çıkmaya görsün kadın, saatlerce mağazalar da kalır. O mağaza  bu mağaza, o market bu dükkan derken, erkeği ağaç eder, fıtık eder. Bir de alışverişe doymaz. Alır da alır. Bütçeyi aşar, keseyi, cüzdanı deler. Sık sık eşya değiştirir, erkeği maddi yönden bitirir, perişan eder. Bunlar da birer şiddet değil midir?

                     Dahası var. Şiddetin en büyüğüne geliyorum!

                     Erkeğe cinsel ambargo koyar. Bin bir mazeret sunar. İşim var, yorgunum, argınım, canım istemiyor der. Zavallı bir çok erkek, eşim var zanneder. Günler, aylar geçer görmez eşini!!!

                    Şiddet şekilleri bitmez. Kendi anne, baba ve yakınlarına kul köle olur. Ama eşininkilere sıra geldi mi, hasım olur. Erkeği buradan da bizar eder kadın.

                    Misafir kabul etmez, erkeği mahcup eder, ezer. Kabul etti mi de, saçar savurur, bin bir çeşit pasta ile nam üstüne nam salar. Desinler onun her şeyi, tek değeridir. Oradan da batırır erkeği, cüzdanı boşaltır.

                    Çocukları tarafına alır, babaya karşı taraf eder,  kışkırtır eşine karşı. Bu şiddeti uygulayanlar da var.

                    Bunları daha da çoğaltabiliriz. Karısından izin almadan evden çıkamayan çok erkek tanırım. Eşinden telefon geldiğinde esas duruşa geçen, kıpkırmızı olan kocalar bilirim. Karısının duyduğunda hoşlanmayacağı bir şey söylendiğinde, bir şekilde duyacağından korkarak; ‘’ yerin kulağı var, yaşamak istiyorum, bana böyle şeyler söylemeyin’’ diye feryat eden dostlar tanırım.

                   Evet. Şiddet sadece kadınlara değil. Amirin memuruna, işçisine, çalışanına, asgari ücretliye, muallimin talebeye, komşunun komşuya,kardeşin kardeşe, esnafın  müşteriye, müşterinin esnafa, siyasetçilerin halka, insanların çevreye, ağaca, çime,çiçeğe, hayvanlara, derlere, göllere, denizlere şiddeti var.

                  Ve şiddetin en büyüğünü emperyalistler uygular. Afganistan da, Filistin de, Irak ta, Suriye de, Libya da, Mısır da, Keşmir de, D.Türkistan da,Batı Tırakya da, Kosova da, Çeçenistan da, Kırım da, Ukrayna da, Karabağ da, Vietnam da, Kore de, bütün bir Afrika da siyahlara, zencilere ve Kızılderililere. Hem de öyle dayak ile sınırlı değil. İşgal, taciz, tecavüz, işkence ve ölüm şeklinde. Milyonlarca insanın canını alarak.

                  Ama hiç kimse Batılıların işkencesinden, şiddetinden söz  etmez. Onlar ne derse, biz de onu tekrarlarız.Nereyi gösterir, neye şiddet derse, biz de, bizimkiler de onu der!!! Kuyruk olmaktan bir türlü kurtulamayız.

                Şiddet kime yapılırsa yapılsın, her çeşidine karşıyız. Ayaklarımızın altına alırız. Kadına da, erkeğe de, çevreye de, bitkiye de, hayvana da.

               Ama ne olur, sakın sadece erkeğin kadına şiddeti var demeyin!!!