Şu sıralarda özellikle insanların toplu halde bulundukları her yerde, hapşırıp aksırmayan insan neredeyse yok gibi…

Grip denilen, insandan insana hızla geçebilen hastalığın kol gezdiği günümüzde, insanın kendini koruması hayli zor…

Hasta olduğu her halinden belli olanların, rahatsızlığı geçene kadar kalabalık yerlerden uzak durması önce kendilerine, sonra da topluma saygısını gösterir…

Ama böyle duyarlı ve toplu yaşamanın yüklediği sorumluluk bilinciyle hareket eden insanı, ara ki bulasın!

Hal böyle olunca, ortalık hasta insanlardan geçilmiyor…

Herkes bu illetten kurtulmanın yolunu doğal antibiyotik görevi yapan gıdalar yerine, işin kolayını seçip kimyasal ilaçlarda arayınca, hastaneler dolup taşıyor, doktorlar da yorgun düşüyor…

Bir hastalığı giderirken bir başta organa verdiği zararı düşünmeden alınan ilaçlar yüzünden yitirilen sağlık, insanlarımızın geleceğini riske atıyor ama kimin umurunda!

Limon gibi yüce Yaradan’ın insanlara bir büyük nimeti olan şifa kaynağını, yalnızca salatalarda kullanan halkın; limonun bütün kimyasal ilaçların ham maddesi olduğunu bilmesi neden engellenir, söylenmez, bir düşünün hele!

Buna dair çarpıcı örnek olması adına yaşanan bir olayı dile getirmek isterim…

Şehrimizin tanınmış işadamlarından biri, yakalandığı şiddetli baş ağrısından, nereye varsa, hangi doktora gittiyse kurtulamayınca İstanbul’da bir profesör doktordan randevu alır…

Muayene sonrası doktor der ki “Bu hastalıktan kurtulman için yazacağım ilacın fiyatı çok yüksek…

Onu alıp kullanırsan ancak kurtulabilirsin…”

Hasta işadamı, fiyatının çok pahalı olduğunu söyleyen doktora, “Fiyat isterse servetime mal olsun. Yeter ki bu baş ağrısından kurtulayım.”

Gider alır, bir kutu hap…

Döner şehrimize…

Aklına takılır bunca pahalı hap ve soluğu bir süre önce aramızdan ayrılan, alternatif tıp ve organik beslenme adına neredeyse bir ömür harcayan bilge doktor Sadık Canlı’ya başından geçenleri anlatır…

Rahmetli Canlı hapı inceler ve hasta işadamına dönerek, “Senin hastalığın için verilmiş en iyi ilaç bu… Ancak madem bana soruyorsun… Bunu kullanmayacaksın.”

İşadamı şaşırır…

“Nasıl olur!”

Dr. Canlı devam eder;

“Bu ilaç tümüyle limondur…

Her gün belirli saatlerde limon suyu iç ve bir ay devam et. Baş ağrısı denilen bu illetten kurtulacaksın.”

İşadamı bunu uygular ve 20 günde giderek hafifleyen baş ağrısından tamamen kurtulur...

İnsan özellikle şu sıralarda gribe karşı şifa kaynağı çorbalar, limon, elma sirkesi, sarımsak, çörekotu gibi kolay bulunabilen yiyecek içeceklerle mücadele edip bağışıklık sistemini güçlendirse, hastalığa yakalanmadığı gibi, hastalansa bile son derece kısa sürede atlatıp ayağa kalkabilir...

Yıllarını böyle yaşayarak geçiren ve bir laboratuar görevi yapan deneyimler sonrası istedim ki başta Bizim Bahçe’nin tiryakileri olmak üzere, tüm okuyucularımıza sadece gribe karşı değil, sağlıklı yaşamı bütünüyle tehdit eden her hastalığa karşı etken olduğuna inandığını bir doğal üründen bahsedeyim…

Limon işte böyle bir mucizenin adıdır…

Deneyin ve ısrar edin, faydasını göreceksiniz…

Tavsiyelerimi uygulayan-uygulamayan herkese “Ihlamur çiçeği” gitsin istedik…