Sevgili okurlar,
Mardin İl’i Derik İlçesi Kaymakamı, hemşerimiz vatan evladı Muhammed Fatih Safitürk’ün şahadeti ile yine yıkıldık!
Bunca vatan evladını kaybetmenin acısı anlatılacak gibi değil. Hani, ateş düştüğü yeri yakar’ diyorlardı ya aynen öyle oldu. Kaymakam hemşerimiz Muhammed Fatih Safitürk’ün Ankara dönüşü makamına konan bir el yapımı patlayıcı ile ağır yaralanması sonrası, şahadet haberi tüm ülkede büyük üzüntü yarattı.
Terör, alçaklıkta sınır tanımıyor..
Terör, asker, polis, köy korucusu, kaymakam, öğretmen, memur, öğrenci demeden hedef alıyor..
Terörü azdıran örgütleri artık bilmeyenimiz kalmadı.. Adeta adlarını büyük küçük ezberledik!..
Türkiye terör ile yeni tanışmıyor..
Tarihin derinliklerinden beri ‘terör estiren, terörü dayatan, bu milletin içine fitne, fesat eken, birliğimizi, dirliğimizi hedefe alan binlerce olay yaşandı, hala yaşanıyor..
Sadece Türkiye’de mi terörden muzdarip insanlarımız?
Elbette, hayır!
Dünyanın farklı ülke ve coğrafyalarında terör estiren, ayrılıkçı terör örgütlerinin haberleri de ajanslara düşmüyor değil..
Evet, oralarda da, siviller ve masum insanlar terörün hedefi oluyor..
O halde, bu yüzyıl teröre gebe ise, o zaman teröre karşı gereken tedbirleri almak görevimizdir..
Bunu kim yapacak?
Elbette, devlet!
O halde, devleti yönetme görevi üstlenenlerin sorumlulukları büyük!.
Sadece günü kurtarmak değil, geleceği de kurtarmak, garanti altına almak, güveni tesis etmek, birlik ve beraberliğimizi hedef alan teröre karşı topyekûn hazır olma mecburiyetimiz var..
Önce devlet adım atacak, artından millet gerekeni yapacak..
Artık hamaset nutukları atmakla bu işler yürümüyor!.. Kalıcı, etkili, sonuç alıcı tedbirler gerekli..
Türk Millet’i bunu yapacak azim ve kararlılığı göstermeli..
İstiklal Mücadelesi, düşmana, işbirlikçilerine, hainlere verilen büyük dersleri içerir..
Siz bu büyük mücadeleyi küçümser, sulandırır ve ‘hadi canım sende’ anlayışı içinde olursanız, değil, terörü alt etmek, sınırlarımızı, güvenliğimizi ve geleceğimizin korumakta çaresiz kalır, elimizi, avucumuz ovuşturmaktan öte yapacağımız bir şey kalmaz..
Tarihi bir gerçektir, ‘Türk asker doğar,asker ölür’ anlayışı ne çabuk unutuldu?
İstiklal Mücadelesi öncesi, birçok cephede savaşan bu millet, bağrından çıkardığı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının büyük özverisi ile vatan topraklarını düşmandan temizlemiş ve bu toprakların ebedi Türk yurdu olmasını sağlamışlardır..
Şimdi görülüyor ki, bu vatan toprakları tehlikededir.. Düşman birçok cepheden birliğimize, dirliğimize, değerlerimize saldırıya geçmiştir.. İçte ve dışta hain saldırılar sürüyor.. Bu saldırıları ve hainlikleri görmezden gelemeyiz..
Ülkede 30 Yılı aşkın devem eden anlamsız bir PKK terörü gibi, farklı bir yapılanma ile bizi içten vurmayı hedefleyen ve adına ‘PDY’ denilen Paralel Devlet Yapılanması’nın girişimleri hepimizin malumu..
Ülkemizde her kurum, her kuruluş, bu süreçte hedef alınmıştır..
Durum vahimdir.
Bu yapılanmanın altından Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ) çıkmıştır. Bağı dışarda olan, PKK gibi bir başka fikre, bir başka zikre hizmet eden bu anlayışa, Milletimiz teslim olmamıştır..
İşte ‘15 Temmuz Darbe Kalkışması’nı bu açıdan iyi okumak, iyi anlamak ve ona göre son vatan topraklarının savunmasını öyle hafife almamalıyız..
Durumun vahameti ortada..
Atılan adımları ise Milletçe takip ediyoruz.. Bu bağlamda alınan kararlar arasında ‘ askeri okulların’ kapatılması, gelecekte büyük eksikliğe neden olacaktır.
Bakınız, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında, ortaya çıkan en büyük eksiklik, Azerbaycanlı kardeşlerimizin vatan savunmasında roller üstlenmelerine rağmen, askeri becerilerinin eksikliğidir.
Hem vatan savunmasına, hem de barış zamanları için, gençlerimizi geleceğe hazırlamak hepimizin görevidir.
Düşman nasıl çalışıyorsa, bizi içten yıkmaya kalkıyorsa, içimize fitne-fesat sokmayı hedefliyorsa, bizim de oturup, devrini hakimini bekleyecek halimiz yok..
İşte bu dar günler için hazır olmalıyız.. Bu topraklarda oturmanın, rahat nefes almanın elbette büyük bir bedeli var..
İşte hemşerimiz, vatan evladı Muhammet Fatih Saiftürk gibi vatan savunmasına koşacakları yetiştiremezsek, cepheye gönderemezsek, onları devrin imkan ve kabiliyetleri ile donatamazsak, vay halimize!..
O nedenle, Türk’ün Balkanlarda, Ortadoğu ve diğer coğrafyalardaki mücadelesini ve geri dönüşünü iyi okuyup anlamalı ve ona göre geleceğe hazırlanmalı ve diğer milletlerle baş edecek gücü oluşturmalıyız..
Bu vesile ile vatan savunmasında hayatlarını kaybedenlere minnet ve şükran borcumuz olduğu unutulmamalıdır..
Onlar ki, vatan savunmasında hayatlarını kaybettiklerinden ölümsüzdürler..
Selamlar olsun!