Biri şecaat arzeylemiş, merd-i kıptî misali...
Neymiş efendim; Oğuz Dizer ile Yavuz Köprülüoğlu, Sakaryaspor'a tezgah kuruyormuş...
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı...
Kimdir Dizer ile Köprülüoğlu!
Biri ulusal ve yerel medyada yazıyor yorulmak bilmeden yıllardır...
Bu sahada kazandığı kredibiliteyi eski bir sporcusu olduğu Sakaryaspor için kullanıyor, yönetimlerin her başı sıkıştığında koşup vardığı soluklanma kapısı olarak...
Diğeri ise, "yardıma hazır kıta" sanki...
"Gel" denilince geliyor, bununla kalmayıp gönlünü ve kesesini açıyor Yeşil-Siyahlı dünyaya, kâh bir futbolcuyu gitmekten vazgeçirerek, kâh alacağını cebine koyarak...
Onların Sakaryaspor için bugüne dek yaptıklarının altında kalanlar kendi "tezgah dünyaları"nın içine Oğuz Dizer ile Yavuz Köprülüoğlu'nu da çekmek istiyorlar, ne hikmetse...
Bu ilde ve özellikle Sakaryaspor camiasında; kimin ne yaptığını, nasıl yaptığını, niye yaptığını, kimlerin ise tezgah peşinde koştuğunu bilmeyen mi var...
Gerek Oğuz Dizer ve gerekse Yavuz Köprülüoğlu iflah olması mümkün olmayan kronik birer Sakaryaspor sevdalısıdırlar...
Bu doğrultudaki fedakarlıklarını yazmaya kalksak sutunlar almaz!
Bastırılmış duyguları ile onlara kara çalmaya kalkanları, kara vicdanları ile başbaşa bırakırken, bir çift söz de; bu oyunlara alet olduğu görülen ve Sakaryaspor'u tarihinin en karanlık günlerinde aydınlığa taşıma başarısı gösteren Tombik Başkan ile genç Teknik Direktöre etmek isterim...
Onlara ve Yönetime bu ilde tezgah kuracak en son kişiler olur, ancak Oğuz ile Yavuz...
Oyunlara, tezgahlara gelmeyin, dilinizi tutun, bakın işinize...
Rüzgarların kayalardan alacağı tek şey tozdur...
Bilin ki, gerisi yozdur...
Yolunuz açık, bahtınız aydınlık olsun...