Üç aylar içerisindeki mübarek günlerden birisi olarak kabul edilen Miraç Kandili, her yıl olduğu gibi bu sene de, 3 Mayıs Salı gününü, 4 Mayıs Çarşamba gününe  bağlayan gece de,  "Allah'a yükseliş ve arınma"  fırsatı olarak idrak edilmektedir.

                 Hazreti Peygamberimiz, Miraç gecesi, Allah'ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselam'ın  rehberliğinde  Mescid-i  Haram'dan  Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura  yükseldi. Hazreti Muhammed, yolculuğunda ''Burak'' adlı binekle seyahat etti ve beş vakit namaz bu gece farz kılındı. Kötülüklerden alıkoyan, uzaklaştıran, uzaklaştırması gereken namaz!

               Hadisi şeriflere  göre Hz. Peygamberimiz bu yükselmede gök katlarını Cebrail  ile  birlikte  aşarken  sırayla Âdem, Yusuf, Yahya ve İsa, İdris, Harun, Musa ve İbrahim peygamberleri görmüş, yedinci kat gökten sonra  Sidret'ül münteha’ya çıkmıştır. Cebrail’in Sidretü’l-Münteha’dan  ileriye  geçememesi üzerine, yolculuğunu tek olarak sürdürmüş, zaman, mekân ve cihetin olmadığı ifade edilen katta Allah ile aracısız görüşmüştür.

              Bunlar, bu gecenin mahiyeti ile ilgili çok çok özet umumi  bilgiler.

              Birde bu gece de yapılması gerekenlere, gecenin nasıl değerlendirileceğine ve  bu konu ile ilgili bilinen bilgilere bakalım:

             Mirac gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli. Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tövbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını mevtalara da göndermelidir.

              Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tövbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır. Bu gece de aynı çizgi sürdürülerek, biraz daha yoğun bir ibadet içinde olmalı, ibadet ve  tövbeye ağırlık verilmelidir.

              Genel bilgilerimiz dahilinde bu gece, tövbe etmeye ve bir daha hata yapmamaya fırsat olarak değerlendirilmeli, bu gece de nazil olan namazın, müminler için bir MİRAÇ olduğu, mümin namaz ile Allah’ı ile görüştüğü, görüşür gibi namaz kıldığı, yalnız Ona kul olacağı idrak ve şuuruna varmalıdır. Kısaca Hz. Peygamberimizin Miracı ile Müslümanlar da namaz ile Miraç yapmaktadır. Yani bu gece, Allah’a yükselme, yaklaşma ve tövbe, ibadet ve dua ederek günahlardan arınma fırsatı olarak değerlendirilmelidir.

              Bir de bu gece Müslümanlar birbirlerini aramakta, mesaj çekerek hal hatır sormakta ve Kandilini tebrik etmektedir. Bu da gecenin içtimai boyutu olarak, toplumsal barışa ve kardeşliğe hizmet etmekte, birlik ve beraberliğe, birbirini  sevmeye zemin olarak görülmelidir.

              Bir kısım İlahiyat çevrelerimizin ve Hocaefendilerimizin, yerleşik İslami inanç ve uygulamalarımızda farklı görüşler ileri sürdüğü ve bilinenlerin aksine beyanlarda bulundukları herkesçe bilinmektedir.

              Farklı görüşlere, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında baksam da, bütünüyle fayda sağladıkları kanaatinde değilim.

             Zira, birçoğu kafa karıştırmakta, şüphe uyandırmakta, iman ve inancı örselemekte, zaten İslami yaşayış ve tatbikatlardan uzak olan toplumu, bütünüyle uzaklaştırmakta, yaşadığı “kırıntı İslam’dan” da koparmaktadır.

             Miraç dahil, tüm tartışmaya, farklı görüş serdetmeye matuf İslami mevzular, asparagas odağı televizyonlarda, konferans, açıkoturum, radyo, ceride ve sosyal basında, ulu orta yerlerde, işin alfabesinden dahi haberi olmayan yığınlar önünde tartışılmasını, ilmi mevzuların ayak altı edilmesini, sokağa saçılmasını doğru bulmadığımı, ilim adamlarının işportacı gibi, her biri bir köşede, pazarcı ve işportacı edasıyla mal satar gibi fetva satmaması gerektiğini, bunun yerine, ilim heyeti olarak bir araya gelip, kendi aralarında tartışıp karar almalarını ve çıkan sonuç ya da sonuçları halka servis etmelerinin doğru ve yararlı olduğuna inanmakta ve bunu  her vesileyle dile getirmekteyim.

               Bunlar yapılmadığı müddetçe, mevcut uygulamaların devam edeceği, etmesi gerektiği ve fayda dışında bir zarar doğurmadığını düşünmekteyim. Yani, yerlerine yeni bir şey koymadan, daha doğru uygulamalara sebep olmadan, var olanı da kaldırmanın, bu toplumu çoraklaştırmaktan, yozlaştırıp İslam’dan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramayacağına inanmaktayım.

                Elbette hurafeler ve bidatler ayıklanmalı ve “Arı İslam” açığa çıkarılmalı ve yaşanmalı. Ama bu, her kafadan bir ses çıkacak, birbirini nesh edecek, birbirini karalayacak, aşağılayacak, kuma söylemler ihtiva edecek şekilde olmamalı, öne çıkmak, şöhret bulmak ve fark edilmek için bir araç olarak kullanılacak şekilde asla kullanılmamalıdır.

                Müslümanlar her gün ve her saat ibadet üzeredirler. Yalnız bu gece ile sınırlı bir ibadetleri ve bir gece de işi bitirip Cennete gidecekleri şeklinde bir algı ve inanışları olamaz. Her gün ve gece yapıyorsa, bu gece de yapacak, çoğu zaman yapmıyorsa, bu geceyi fırsat bilerek bir şeyler yapacak, her zaman yapan daha fazla kazanacak, yalnız bu gece yapan içinde, belki bir başlangıç olacaktır. Her halükarda herkes, iyi niyet ve gayretine göre kazanacaktır. Bu gece fazla mesai yapmanın ne zararı olacaktır? En azından bu gece, İslami gelenekte bir sosyal ve kültürel faaliyet olarak artı hanesine yazılacaktır.

               Dünya bir rüyadır ve ansızın gelip geçmektedir. Allah’ın rızasına dair, ihlasla yapılacak tüm işler kalıcı ve bizimle ebediyete gelicidir.

                Bu duygu ve düşüncelerle Miraç Kandilinizi tebrik eder, sıratı mustakim üzere bir hayat sürmemizi, titreyiş, kendine geliş, uyanış ve diriliş vesilesi olmasını Yüce Yaratan’dan niyaz ederiz.