Sevgili okurlar,
Türkiye’de hep gündemin jet hızı ile değil, ışık ile değiştiğinden söz etmiştim. Bugünde size Türkiye gerçeklerinden söz etmek istiyorum.
Türkiye’de bunca olay olurken, sizlere Pamukova kavunundan, soğanından, Sapanca’nın can eriğinden, Karasu’nun kumsalından, Akyazı’nın Acelle yaylasından söz etmemi beklemezsiniz herhalde!
Ne oluyor?
Toplum neden bu kadar gergin?
Kim, neyi neden paylaşmak istemiyor?
Barış süreci, KCK’lıların durumu, Silivri’de unuttuklarımız ve diğer sorunlarımız ne olacak?
Türkiye’yi uçundan ateşe veren bu Suriye meselesi, kangren haline gelen Irak, İran ilişkilerimizin boyutu nerelere varacak?
Tüm bunları anlattığımızda ortaya karamsar bir tablo çıktığını, kimse inkar edemez!
Toplum gergin, siyaset yine beceriksiz ve öfkeli!
Kısacası Cem Karaca’nın seslendirdiği o şarkı akıllara geliyor;
‘Bindik bir alamete,
gidiyoruz kıyamete!’
Sonumuz hayır ola!

* * *
İstanbul, Taksim Gezi Parkı protestosu ülke geneline farklı şekilde düştü! Gereksiz bir gerginliği fırsat verildi!
İktidar gücünü göstermekte direndi?
Bu direnme, muhalefette olanları daha da kamçıladı ve kızdırdı!
Biber gazları sıkıldı, tazyikli sular gündemin vazgeçilmez silahı oldu, gaz bombaları atıldı!
Hoş mu oldu?
Taşlar atıldı, başlar yarıldı!
Kim ne kazandı?
‘Ben yaparım, ben ederim, benim bildiğim bildik, çaldığım düdük’ anlayışı artık iflas etmiştir! Bir yandan ‘ barış süreçlerini’ yöneteceksin, bir yandan korku salacaksın, halka baskı yapacaksın, benim istediği şekle gireceksin’ demek neyin nesi?
Mahkeme kararını vermiş!
Hükümet olarak bu karar paralelinde işi alttan almak varken, İstanbul’un valisi,belediye başkanı ve emniyet müdürü ile ekranlara çıkıp,’ kanunları hakim kılacağız..Bunun için ne gerekirse onu yapacağız’ demenin alemi ne?
Daha önce yapılanları ne çabuk unuttuk!
Hani dilimize doladığımız ‘Adnan Menderes’ olayları!
Aynı zulümü dayatmak, kime ne getirir!
Bakınız, bu manada Bülent Arınç’ın mesajı çok olumlu. Bu dönemde uzlaşmacı siyasi anlayışlara ihtiyaç var.
Vatandaşına biber gazı sıkan, coplayan, gaz bombası atan duruma neden düşülür ki?
Vatandaşlara sesleniş konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da dinledim. Üzgündü, konuştu, ama üzgündü..
Ne gerek vardı?
Bunca güzellikler yapmışsın, birçok alanda yatırım adımlar atmışsın, turizm mevsiminin tam önünde vatandaş ile karşı karşıya gelmenin alemi ne ki?
Daha önce de yazdım
Vatandaşın sabrı önemli..Vatandaşın öfkesi birleşti mi sel olur!
İktidarları belirleyen vatandaşlardır.. Bu iradeyi gerektiğinde teslim etmek, iade etmek gerekmez mi?
Bir yanda polisler, bir yanda eli sopalı, taşlı, bayraklı insanlar..
Öte yanda görevini gaz maskeleri içinde yapan gazeteciler..
Türkiye’den Brüksel’e yansıyan bu tablo hoş olmadı,yakışık almadı..
Devlet, dağlardaki teröriste gösteremediği gücünü, kentlerde vatandaşına mı gösteriyor?
Bu neyin göstergesidir?
Biri çıkıp izah etse?
Türkiye’nin herkesi kucaklayacak, hoşgörü ve toleransı hakim kılacak, barışı tesis edecek, barış sürecini yönetecek kadrolara ihtiyaç var..
İktidar,ilk dönem söylemlerinden çok uzaklaştı..
Demokrasi, hak, hukuk, adalet, emek söylemleri adete unutuldu..
Şu İstanbul’un haline bak!
Yakıştı mı?

* * *
Avrupa’da ‘ Arap Baharı’ Türkiye’ye sıçradı’ diye manşetler atılıyor, haberler yapılıyor..
Türkiye bunları hak etmiyor..
Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi..
Bu konuda daha öncede yazmıştım..
Tekrar ediyorum, etni siteler ile oynamak, dillendirmek, seslendirmek kimseye bir şey kazandırmaz..
Tüm etni siteleri tek, tek saymak neyin nesi?
Böyle bir zorunluluğu siyasiler, diğer temsilciler neden gerek görür?
Bakınız Irak’ın durumu ne hale geldi!
Ondan önce Yugoslavya örneği var!
Şimdi Suriye örneği kapımızda!
Bu bir Avrupa projesi idi!
Bu bir parçala, böl, yönet projesi idi!
Buna nasıl alet olursunuz?
Bu işin temeli çok öncelerden atıldı..
İşte yeni köprüye verilen Yavuz Sultan Selim adı bu noktada büyük tepki aldı..
Bizi ‘Türk-Kürt’ diye bölemeyenler,şimdi başka yollar deniyor..İçimize kurt düşürüyor, şüphe aşılıyor, güvensizlik şırıngalıyor!
‘Sunni-Alevi’ temelindeki ayrım aşısı da utmadı!
Şimdi Suriye temelinde iç kargaşa ve savaş isteyenler var!
Bunlara elet almayalım..Taşkınlık, kargaşa, iktidar hazımsızlığı ve karşıtlığı Türkiye’yi içinden daha çıkılmaz kılar..
1980’lere ne çabuk unuttuk!
Canımıza okumadı mı bu ‘ sağ-sol’ kavgası?
Yetmedi mi?
30 Yıldır teröre verdiğimiz canlar, ödediğimiz bedeller yetmedi mi?
Siyaset uzlaşma yeridir..
Siyaset, halkı kavgaya çekmek, tutuşturmak değildir!
Siyaset,ülkeyi yönetmektir..
Adil, toleranslı ve sevgi içinde ülkeyi yönetmek sanatıdır siyaset!
Siyaset hır çıkarmak, kaos yaratmak, güvensizlik aşılamak değildir..
Bu güvensizliği, bu olayların analizi iyi yapılmalı ve siyaset kurumu, iktidar kendine çeki düzen vermelidir!
Bu olaylar şunu gösteriyor..
Demek ki büyük bir eksiklik var!
Bu eksikliği enine boyuna analiz yapmak ise iktidara düşüyor..
Zira halk tencere,kazan dibine vuruyorsa durum vahim!
Lütfen itidal!