Nüfusu 750 bin ve üstündeki vilayetlerimizin, tüm il geneli “Büyükşehir” sıtatüsüne alınması nedeniyle, bu illerimizin   ilçelerine  bağlı tüm köyler “mahalle” oldu.

                    Büyükşehir olacak illerimizin, nüfus kıriteri daha da aşağıya çekilerek, birçok ilimiz daha Büyükşehir olacak, dolayısıyla, mahalle olmuş köylerimizin sayısı da artacak, Anadolu’muzun neredeyse ekser köyleri, köy değil, mahalle olarak anılacak, mahalle yasalarına tabi olacaktır.

                    Yani, Büyükşehir kapsamı ile tarihin derinliklerinden gelen, esasen tüm insanlığın neşet ettiği, kültür ve geleneğimizin temel taşlarından biri olan "KÖY" kavramı ortadan kaldırılarak, dağın tepesindeki, ormanın içindeki yerleşim yeri olan köyümüz "MAHALLE" yapıldı.

                 Tarihi bir kurum ve kavram ortadan kaldırıldı.

                 Köylerin adının mahalle olması bile yakışmadı, tutmadı. Mahalle kavramı köye oturmadı!

                 Mahalle şehirlere has bir kavram, köy ise kırsal kesime.

                 Mahalle kavramı; bütünüyle yapılaşmış, yapılaşması yoğunlaşmış, binaları birbirine bitişmiş veya çok yaklaşmış, içinde ziraat ve hayvancılık yapılmayan, yeşil dışında ormanı olmayan, dağı, mezrası ve yaylası olmayan, yoğun cadde ve sokaklarla örülmüş bir alanı,

                 Köy ise; arazilerin ve ormanların çoğunlukta olduğu, ziraat ve hayvancılığın yapıldığı, cadde ve sokaklardan ziyade yolları olan, ineğin, keçinin, koyunun, tavuk, kaz, kedi ve köpeklerin olduğu, içerisinde çay ve derelerin aktığı, orman ve dağların olduğu ve bunların eteklerine yerleştiği, yollarının dışında, daha çok patika yolların yer aldığı bir alanı, bir coğrafyayı, bir kavramı ifade eder.

                 Tabiri caizse; köy daha ziyade topraksı, bitkisel, yeşilimsi, odunumsu yani tabii/doğal olanı, mahalle ise, betonumsu yani suni/yapay olanı çağrıştırır,  ifade eder.

                 Köy daha ziyade sessizliği, sakinliği, tenhalığı, azlığı,  dinginliği, mahalle İse; kalabalığı, gürültüyü ve çokluğu çağrıştırır.

                 Köy temiz havayı, mahalle ise daha az temiz bir havayı içinde barındırır.

                 Gözlerin yüzyıllardır alıştığı köy ile mahalle farklıdır. Farklı işlevlere, çok farklı fiziki yapıya ve donanıma sahip kavram ve yapılardır.

                 Köyün asırlardır gelen bir kültürü, geleneği, örf ve adetleri, alışkanlıkları vardır.

               Dolayısıyla  köylere dokunmak; kültüre, gelenek ve göreneğe dokunmaktır.  

                 Adını hatılayamadığım bir yazarımız, köylere müdahale konusunda şöyle der:

                “Köylere dokunmak türkülere şarkılara dokunmaktır. Köylere dokunmak tarihe dokunmaktır. Köylere dokunmak Anadolu’ya, Anadolu insanına dokunmaktır. Köylere dokunmak Pir Sultan abdal, Köroğlu, Yunus Emre, Karacaoğlan şairlerimizi üzmektir.

Kısacası Batı hevesidir. Bizler köylerimizle varız. Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım."

                  Evet. Köylerimiz “köy,” mahallelerimiz “mahalle” olarak kalmalı, bu kavram yok edilmemelidir.

                  Köylerimiz de, mahallelerimizde kendi ismiyle kalmalı, anılmalı,  köy ve mahalle yaşamalı, yüzyıllardır var olan  kendi özgün isim ve kimlikleriyle yollarına devam etmelidirler.

                  Doğup büyüdüğümüz, beslenip barındığımız,

                  Tarlasında, çayırında, çimeninde dolaştığımız, derelerinde yüzdüğümüz,

                  Elmasını, armudunu, kirazını, vişnesini, eriğini, cevizini, dutunu, üzümünü, ayvasını, muşmulasını, karayemişini, turunçgilini dalından yediğimiz,

                  Tarlasından bahçesinden fasulye, kabak, buğday, mısır, patates ve her türlü sebzeyi toplayıp yediğimiz,

                   Merasında hayvan otlattığımız, koyun ve keçi güttüğümüz,

                   Ormanından odun ettiğimiz, kestane topladığımız KÖYLERİMİZİ, “KÖY” kavramını geri istiyoruz.

                   KÖYLERE MAHALLE DENMESİ, ŞEHİRLERE KÖY DENMESİ GİBİ GELİYOR BİZE. ALIŞAMADIK, ALIŞAMAYACAĞIZ.

                 Yine Büyükşehir yasası ile ”Beldelerin” kalkmasıyla da, birçok köy ortadan kaldırılmış, birleştirilerek tek bir mahalleye dönüştürülmüş, yüzyıllardır var olan köylerin isimleri yok olmuş ve “mevki” veya “semt”  olarak anılır olmuş, hayatiyetini yitirmiştir.

                    Köylerin yasal hak ve kazanımları karşısında, mahalle olmanın getirdiği farklı hak ve sorumluluklar da işin diğer boyutunu oluşturmaktadır.

                      Netice olarak talebimiz odur ki, yeni bir mevzuatla, yapılaşmamış, ziraat ve hayvancılık yapılan, arazi, orman ve meraların yoğun olduğu yerlerimiz, yani köylerimiz yeniden "köy" sıtatüsüne alınmalı, teşvik edici bazı ayrıcalıklar, ziraat ve hayvancılığa dair imtiyazlar da tanınarak varlığını sürdürmelidir.

                     Hiç şüphesiz, köylerdeki yapılaşmanın da kontrol altına alınması, imar ve pilanlama dışında bırakılmaması, köylere has mimarinin korunması da ihmal edilmemelidir.