Kocakarı yaşlı, şifacı, bilge kadın. Bitkilerin dilini okuyan özel şifacılar. Kadınlardan kadınlara miras. Kökeni Koca Karia medeniyeti.

Bizim bildiğimiz koca karı. Başka bir deyişle Koca Karya…

Benim olduğu kadar sizin de çocukluğunuz büyüklerinizi; anneanne babaanne hatta yeri geldiğinde anne, teyze ve halalarınızı özel “kocakarı” olarak düşünerek geçmiştir.

Mesela benim “ağa kızı” göçmen babaannem, bir kocakarıdır. Köyün bütün dertlileri küçüklüğümde hep ona gelirdi. Ezilmiş kol, burkulmuş bacak, ağrıyan bir yerler. Kurt mu varmış, sülük tedavisi mi iyi geliyormuş, silik silik hatırladığım nice minik hikayeler. Nazara karşı okunan dualar, korkuya karşı dökülen kurşunlar da cabası olsun.

Her ülkenin, her bölgenin şifacıları var. Kocakarıları. Bu genelde kadınların GENETİK KODLARINI bir kültür aktarımı olarak süregeliyor. Ama hep kadın.

Milattan önceden bahsediyoruz; bırakın İslamiyet’i, Hristiyanlıktan bile çook yüzyıllar önce…

Şaman şifacıların kadın olduğunu hatırlayabilirsiniz, sağlık ve berekete adanmış pek çok kadın figürünü de Kibele gibi.

Ya Siz? Kocakarı mısınız?

Mesela; sizin de evinizde zencefil var ve tatlandırıcı olmanın dışında bu baharatı kullanıyorsanız, ya da ağrılarınız için kendi kendinize uyguladığınız özel tedavileriniz varsa, sizin de kodlarınızın içine bir kocakarı dokunmuş olmalı.

ANADOLU – MEDENİYETLERİN ZENGİNİ

Ve en güzel haber ise bu kültür cennetinin “Anadolu” olması. Bizim topraklarımız, yıllar, yüzyıllar, geriye giden yüzlerce yıllara…

Simili Balıkçı ve Koca Karia İlaçları Efsanesi

Bir gün Karia sarayının bahçesinde çığlık duyulur. Bir haykırış. Karia kralının kızıydı bu. Yörenin en zehirli yılanı sokmuştu. 1,5 metre boyunda, kurşuni renkli engerek. Genç kız acı içinde yere yığıldı.

Yüzü morarmış, ateşi yükselmiş, narin bedeni titriyordu. Kan ter içindeydi. Hemen hekimlere gösterildi. Hekimler sonucu krala tek cümleyle özetlediler. “Maalesef.” Karia prensesi ölecekti.

Kral kahroldu. Biricik kızı ölürken, onun elinden bir şey gelmiyordu.

Prenses ateşler içinde geçirdi geceyi. Yüzü gözü şişmişti.

Kral da çaresizliğin acılarıyla sabahladı. Hekimler genç kızın akşama kadar can vereceğini söylüyordu. Kral kızının başında, Karia’lılar da tapınaklarda dualar ediyordu.

O anda bir haber getirdiler. “Kralım dışarıda bir balıkçı var, kızınızı kurtarabileceğini söylüyor.” Kral, “hemen alın içeri” dedi, “hemen!”

Aldılar. Simi Adası’ndan gelen bir balıkçıydı. Kralın yaşlarında, uzun boylu, iri omuzlu, yanık tenli, yeşil gözlü. Hemen, boynundaki meşin keseden tahta bir kutu çıkardı, içindeki merhemi genç kızın tüm bedenine sürdü.

“Üzülmeyin Kralım” dedi, “kızınız ölmeyecek, şişlikleri yarın inecek, ertesi gün de ayağa kalkacak.”

Simi’li balıkçı bu merhemi kendisi gibi balıkçı olan dedesinden öğrenmişti. Yörenin endemik otlarıyla yosun karışımı bir merhemdi. Çok zehirli balıkların soktuğu insanlarda kullanmışlar ve onları kurtarmışlardı.

Ertesi gün balıkçının dediği oldu. Genç kızın şişlikleri indi, ateşi düştü. Artık o narin bedeni titremiyordu. Bir sonraki gün ise tamamen iyileşti, ayağa kalktı

Karia kralı hemen talimat verdi. “Balıkçıyı bulun, ailesiyle birlikte saraya getirin. Artık burada kalacak.”

Buldular. Kral Simi’li balıkçıyı saray hekimleriyle tanıştırdı.

Ve ikinci talimatını verdi; “Bu topraklardaki dağları, taşları, ormanları tarayın. Tüm çicekleri, otları bitkileri araştırın. Denizlerdeki yosunları inceleyin. İlaçlar yapın, insanları kurtarın. Krallığım bu konuda size her türlü desteği verecek. “

İşte bu yüzden “Koca Karia İlacı” sözü yüzyıllardır Anadolu’da; “Koca Karı İlacı” diye kullanılır. Anonim

KARİA – KARYA DEVLETİ

Milattan önce 4 – 2 bin yılları arasında varlık sürmüşler. Aydın – Muğla arası olan bölgede yaşam sürdükleri biliniyor. Başlarda başkentleri Milas (Mylasa) sonra ise Halikarnas oluyor.

Hayatınıza şifa veren, saygıdeğer, bereket timsali kadınların eli hiç eksik olmasın. Anneniz, eşiniz, kızınız, arkadaşınız.. Şifanız ruhunuzdan, tebessüm yüzünüzden, güzellik gönlünüzden eksik olmasın.

KAYNAK: https://birikiyorum.net/kocakari-degil-koca-karia