Ülke ve şehirlerin gelişmesinde sivil toplum kuruluşlarının gözardı edilmez önemi var. STK’lar, yerel yönetimler ve vatandaşı temsil eden vekiller için, şehrin içinde bulunduğu durumu yansıtacak hatta yön verebilecek bir konumdadır.

Avrupa ve Amerika’da sivil örgütler iktidarı belirleyecek ve hükümet indirecek kadar büyük güce sahipler. Bizde o kadar etkili olmasalar da şehrin gelişimine katkı anlamında faal olan sivil toplum örgütlerinin ağırlığı az değil...

İlimizde çok sayıda STK var. Bunlar arasında, etkin çalışmaları ile adından söz ettiren bir yapılanma var ki, şehirde bir çok şeyin değişmesine vesile olan; SASTOP...

Sakarya Sivil Toplum Platformu.

Adeta bu iş için seçilmiş insanların bir araya gelerek oluşturduğu çok sesli ve çok renkli bir oluşum.

PLATFORMUN DOĞUŞU

SASTOP, bundan 13 yıl önce başta Av. Ü. Önder Döker olmak üzere, şehrin münevverlerinden oluşan bir kaç kişilik gurubun bir iftar yemeği sonrası Sakarya’nın çözüm bekleyen meselelerini ele alarak, tartıştıp fikirler ortaya attığı mini toplantının çok verimli geçmesi üzerine, bu buluşmaları düzenli yapmaya karar vermeleri ile doğdu...

Sakarya’daki sosyal, kültürel, doğa, sağlık, tarım, turizm ve sanayi ile ilgili yaşamın her alanını kapsayan değişik meslek gruplarından insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir üst kuruluş olan SASTOP, ‘Oturum Başkanlığı’nı Avrupa Birliği Derneği Sakarya Temsilcisi Av. Ü. Önder Döker’in üstlendiği ve bugün 50’den fazla ‘Eş Başkanı’ ile büyük bir fikir ordusu...

Hocaların hocası eğitimci Oktay Ertem, bilge kişiliğiyle bir sağlık neferi Dr. Dursun Bostancı, çevre dostu Doç. Dr. Mahmaz Gümrükçüoğlu, yerel yönetim tecrübesiyle eğitimci Sinan Çileli, Sevgi ve Sağlık denilince Dr. Turgay Şenen, sosyal bilimci Hüseyin Balta, Muhtarlar Derneği Başkanı Erdal Erdem, Turizm Derneği Başkanı İhsan Mahmutoğulları, İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, Şeker-İş Sendikası Başkanı Oğuz Kalay, eski emniyetçi ve çevreci Kamuran Tan ve Müzisyenler Derneği Başkanı Sefer Beyenal ile isimlerini burada sayamadığım bir çok değerli eş başkan, taşın altına elini koyan koca yürekli insanlar olarak ayakta tutuyorlar bu platformu... Ve bugün aramızda olmayan, SASTOP’un kurucu eş başkanlarından Sakarya Üniversitesi Geliştirme ve Destekleme Vakfı Başkanı Yusuf Mahmutoğlu ile Elektrik Mühendisleri Odası Sakarya Temsilcisi Barbaros Akyüz’ü de rahmetle anıyorum. O’nların bu şehir için gösterdikleri gayret ve çalışmalar unutulmaz...

İSTİKRAR VE TOPLANTI REKORU

SASTOP’un varlığı bu kent için çok şey ifade ediyor...

Valilik, ordu ve emniyet güçleri, üniversite, belediyeler ile işbirliği içinde, ilk toplantıdan bu yana şehirde bir çok sorunun çözüme kavuşmasına vesile olan platform, bugün 200’ncü oturumunu tamamlayan bir sivil toplum hareketi olarak istikrar tablosu çiziyor.

Bu 13 yıllık süreçte, çözülmesi gereken sorunları; bünyesinde oluşturduğu komisyonlarla araştıran, soruşturan ve çözüm önerileri ile çok kapsamlı bir rapor haline getirerek yetkili muhataplarına ulaştıran SASTOP, şehrin her yönden gelişmesine büyük katkı sağlıyor.

Her toplantısına şehri yönetenleri davetle, Sakaryalılar adına onlara sorumluluk yükleyerek takipçisi olan platform, düzenlediği sonuç odaklı toplantılar rekoru ile şehir hafızasında önemli bir yere sahip...

Bunların en çarpıcı örneğine; yine bir ramazan akşamı, zamanın valisi Nuri Okutan’ın katıldığı iftar yemekli toplantının, sahur saatine kadar sürdüğünde şahit olmuştum. O kadar ki; Sakarya’nın sorunlarının fikir, görüş ve tartışma ortamında büyük bir içtenlikle konuşulduğu toplantı, sabah 04:30’da bitirilebilmişti.

Samimi bir yaklaşımla çözüm arayışında olan bu insanların, şehri sahiplenerek yetkililerle bu derece sorunları tartışması bana hep, o veciz sözü hatırlatır;

“barika-i hakikat müsademe-i efkardan çıkar.”  Yani “fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır.”

***

Gönüllük esasıyla çalışan, siyasî bir oluşumun yanında ya da karşısında olma gibi bir derdi ve hiç bir beklentisi olmayan, “Bu memleketin sorunlarına bizler de fikir üretelim” diye kafa yoran bu insanların gayreti ve emeği görmezden gelinemez...

Hatırlayın; Sapanca Gölü’nün vahşice kirletilmesine tepki gösteren ve TÜPRAŞ’ın kanunsuz su çekimlerine karşı, tarafları biraraya getirip sorunu tüm gerçekliğiyle gündeme taşıyarak çözüme yaklaştıran SASTOP’du...

Çimento fabrikaları, taş ocakları, termik santraller gibi şehrin doğasını tahrip ederek, geleceğine zarar verecek oluşumlara ‘dur’ diyen yine SASTOP’du...

Şehirde kâbus haline gelen sokak köpekleri sorununu, yaptıkları çalışmalarla çözüme kavuşturan onlardı...

Tarım arazilerinin sanayiye kurban edilmesine karşı çıkıp, bu yönde alternatif çözümler üreterek kamuoyu oluşturmada yükselen ses SASTOP olmuştu...

Şehrin 120 yıllık nostaljisi olan Ada Treni’nin yeniden seferlere başlatılması ve yine merkez gardan kalkması için binlerce imza toplayarak gündem oluşturan yine onlardı...

SASTOP Sakarya’nın menfaatlerini koruyan, faydalı çalışmaların yanında, zararlı oluşumların karşısında bir duruşla Sakarya için söz söylemeye devam ediyor.

Duymak istemeyenler olsa da...

NEDEN KAÇINIYORLAR?

SASTOP, şehrin sorunlarını derinlemesine irdeleyip, ilgili makam ve yetkililere çözüm yollarını hazır paket halinde sunarken, tek beklentileri seslerine kulak verilmesi...

Ancak, platformun toplantılarına katılan yetkililerin, sorunların tartışılacağı oturuma kalmamaları bu şehir adına çok üzücü...

Görevleri sorunları çözmek olanların, bunları öğrenmekten kaçınmaları ne ile açıklanabilir?

“Hiç kimse, duymak istemeyen kadar sağır değildir!”

Onlara göre duymamak, görmemek en iyisi... Çünkü sorumluluk almak, yerine getirmek, hesap vermek var...  Zor iş!

***

SASTOP Eş Başkanı Dr. Dursun Bostancı, “Geçiyordum Uğradım

Sivil Toplum Kuruluşları Davetlerine...” başlıklı bir yazısında;

“200. toplantıya siyasiler bürokratlar davetliydi. Ama bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda siyasi ve bürokratın katılımını gördüm. Zaten bir kısmı da yemek biter bitmez, yani daha toplantıya geçilemeden izin isteyip ayrıldılar.

Sayın siyasiler, bürokratlar, bilmiyoruz zannetmeyin. Bu tür yemekli toplantılarda, genelde bir kısım siyasilerin ve bürokratların bilinen huylarıdır. Yemek biter, mutlaka ‘başka bir yerde toplantıları vardır.’ Oraya gitmek için izin isterler. Bu ‘bir başka toplantılar’ da hiç bitmez.

Toplantının konusu, iletilmesi istenilenler de havada asılı kalır.

Sayın siyasiler, bürokratlar, Sivil Toplum Platformu olarak kimseden bir teşekkür beklentimizin olmadığını, aferin almak için ise, o yaşları çoktan geçtiğimizi söylemeliyim.

Sayın yetkililer, Sakarya’nın dertleriyle dertlenmeyi, fikir üretmeyi, ‘bu şehirde biz de yaşıyoruz

Bizim de söyleyecek şeylerimizin var’ diyenler çıkıyorsa, davet edildiğiniz toplantılara icabet edemeseniz bile, sizlerden beklenti, hiç olmazsa bu seslere daha çok kulak verin. Bunu da sivil toplum kuruluşlarına hissettirin. Bu arada SASTOP’un toplantılarına baştan sona kadar iştirak edip bu platformun üretmeye çalıştığı fikirleri dinleyen, kendi fikirlerini de ifade eden siyasetçi ve bürokratlara da sonsuz teşekkürlerimi sunarım” sözleriyle durumu çok iyi ifade etmiş sanırım.

***

Kentin yönetimi bir dönemliğine politikacılar yerine SASTOP’a verilse, Sakarya bambaşka olurdu eminim.