Müstakil misiniz? Hür müsünüz? Dolar inmiş çıkmış, ne önemi var? "Ekonomi, ekonominin bile sebebi değil" derdi Rahmetli Selahaddin Şimşek. Türkiye otomobil de yapabilir, insansız hava aracı da, tank da, denizaltı da. Yapıyoruz da. Yerli kafa, yerli otomobilden de, yerli uçaktan da önemli. Önce yerli kafayı yapacağız. Önce yerli kalp, gönül, yerli zihin.
Bugün, İstiklal Marşı'nın kabulünün 94. Yıldönümü. Milli Şair, Vatan Şairi Mehmet Akif'ten, yüksek sesle kaç satır okuduk çocuklarımıza? Vatan denilince, toprak denilince, bayrak denilince burnumuzun direği sızlıyor mu? Bir bayrağın çekileceği en yüksek direk, vatan denilince sızlayan burnun direğidir. Bir bayrağın en emin olduğu yer, içinde vatan sevgisinin rüzgarlandığı, dalgalandığı bir mümin yüreğidir. Bir milletin, vatan için ölebilmeyi göze alan iman abidelerinden daha büyük bir anıtı yoktur.
Şehit yakınlarına, gazilere, onların ailelerine, belediye otobüsüyle ücretsiz seyahat etme hakkı dışında ne verdiğimizi iyi düşünmeliyiz. Asla ve kata ve haşa büyük bir imanın, büyük bir ümmetin, büyük bir milletin gazisine beleşçi muamelesi yapmamalıyız. Yarın şehit ya da gazi olacak olan çocuklar, yanında şehit ve gaziye hürmet edildiğini gören çocuklar olacaktır.
Kimin milletvekili olması gerektiği sorusu vatanın maddi kalkınması ve ilerlemesi bakımından önemli bir sorudur. Şehidinin, gazisinin yakınına, yetimine gösterdiği saygı ise o ülkenin bütün maneviyatı ve ruhudur. Çanakkale Şehitleri'ne, Sakarya Meydan Muharebesi şehitlerine, gazilerine, Mehmed Akif'e duyduğumuz saygı imanımızın yarısı değil, tamamıdır, ta kendisidir.
Gazilerimiz yaşayan abidelerdir. Sakarya adının şehitler yurdu olarak Tüm İslam coğrafyasında şerefle anılmasını sağlamalıyız. Sakarya adının, Kurtuluş Savaşımızın en büyük meydan muharebesine adını veren aziz bir sembol olduğunu hiç mi hiç unutmamalıyız. Sakarya'nın sınırları Çanakkale'den başlar, Kore'ye, Kıbrıs'a kadar uzanır.
Kudüs, Gazze, Kahire, Şam, Bağdat, Taşkent, Bosna, Arakan, Afrika'nın çölleri, Sibirya'nın buzulları, Tibet'in bozkırları Sakarya'nın can kardeşleridir, kan kardeşleridir. Kanımızı, terimizi, gözyaşımızı damlatmadığımız neresi var şu yeryüzünde? Şehitlerimizin, gazilerimizin şerefi, vatan toprağına saygısı, ümmetle kardeşliği Hz. Hamza'nın şehit olduğu Uhud'a kadar uzanır.
Bütün mazlum milletlerin, gönül ve iman coğrafyamızın bütün şehirlerinin, bütün zamanlarının şehitlerini ve gazilerini temsil eden dev bir müze ve anıt yapılmalı, Sakarya'nın mukaddes ve mübarek adı tüm dünyaya duyurulmalıdır. Bu müze ve anıtta, bu topraklar için toprağa düşmüş aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin şeref ve haysiyeti hak ettiği büyüklükte bir kere daha ölümsüzleştirilmelidir.
Çocuklarına şehitlik ve gazilik nedir öğretemeyen bir ülke dünyanın en zengin ülkesi olsa neye yarar? Bereket ve haysiyet olmadıktan sonra servet neye yarar?
Yahya Kemal, 1922'de şöyle sesleniyordu: "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi / Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın / Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın".
Yahya Kemal'in "Eğil Dağlar" kitabını okutmadığımız ferdimiz, çocuğumuz kalmamalıdır.
Pakistanlı büyük şair ve düşünür Muhammed İkbal'in, meşhur meydan konuşmasında, binlerce insana söyledikleri bizim hayatımızın amacıdır.
"Rüyamda bana Rasulullah, Bana dünyadan ne getirdin İkbal?'diye sordu. Ben de, Ya Rasulullah, dünyadan size getirebileceğim değerli ne olabilir ki? Ben size, ancak, Çanakkale Şehitleri'nin kanını getirebildim". Böyle söylüyor büyük Muhammed İkbal.
Biz de Muhammed İkbal'in kıymetini bildiği şehitlerimizin şerefiyle şereflenmek istiyoruz. Dedemizden kalan Kurtuluş Savaşı Madalyasını biz de kendi oğlumuza bunları söyleyerek emanet edeceğiz. Bu milletin vekili olmaktan ziyade, şehide ve gaziye hürmetkar olmayı daha değerli gören herkes aynı şeyi yapacak. Şehitlerin ve gazilerin hizmetçisi olacaklarını asla unutmayacaklar. İstiklalimizin istikbalimiz olduğunu da.
94 sene evvel bugün Milli Marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı'nın hangi şartlarda yazıldığını, ne anlattığını, kimlerin yüzü suyu hürmetine tesir ve tasarruf sahibi olduğunu, Hacı Bayram Camii kürsüsünden Mehmed Akif'in yaptığı milli mücadele ve cihat çağrısını, memnun ve mütevekkil dinleyen Hacı Bayram -ı Veli'den sorup öğrenmek isteyen herkes, büyük Allah dostunu ziyaretten sonra bir kaç adımla ulaşabileceği Birinci Meclis Binası önünde, aziz şehitlerimiz için bir Fatiha okuma süresinde, bu milletin istikbalinin istiklaline bağlı olduğu hakikatini, ruhunda, bütün ecramiyle ve ebediyen duyacaktır.