Sakarya İli, Karasu İlçesi Belediye Başkanı Mehmet İspiroğlu, Belçika’da hoş hatıralar ve izler bırakarak anavatana döndü..
Başkan İspiroğlu, kadim dostu Türk iş adamı Hasan Köse’nin konuğu olarak geldiği Belçika’da, bir dizi ziyarette bulundu ve birçok etkinliğe katıldı.
Özellikle Başkan İspiroğlu’nun Belçika Balkan Rumeli Türkleri Gecesi’nde yaptığı selamlama konuşması büyük ilgi gördü.. Düzgün akıcı Türkçesi ve kısa öz konuşmasını, bir eğitimci kökenli olarak, ben de yürekten tebrik ettim..
Şimdi, ‘bu da nereden çıktı’ diyenleriniz vardır!?
Evet, evet vardır!
Eğitimci kişiliğimiz ile biliriz ki, bu tür konuşmalar hemen karşılık bulur!..Kimi ‘çok iyi konuştu’, kimi de ‘ sıktı canım, yeter’ demeyi ihmal etmez!
Bu nedenle, bu tür etkinliklerde yapılacak özlü konuşmalar çok önemlidir..
Bir kere hedef kitle iyi tespit edilmeli..
Bu hedef kitleye verilecek mesaj, dikkatlice seçilmeli..
Konuşma öz ve kısa olmalı..
Hedef kitle içindeki şahsiyetler unutulmamalıdır..
Belçika Balkan Türkleri Gecesi’nde yapılan konuşmaları vatandaşların hemen değerlendirmesine kulak kabarttım:
‘Kardeşim, adam bir araba laf etti..Ne söyledi anlayan var mı beri gelsin’ diye başlayan eleştiri sahibi çok haklıydı!..
Evet, bu konuşmacının cümleleri yanlış ve anlamsız, kelimeler ise anlaşılır gibi değildi..
Bu noktada mikrofon uzatılan İspiroğlu, önce salondaki üst düzey konukların adlarını sıraladı ve selamlamasını yaptı..Sonra hedef kitleye seslendi ve başarılar diledi..Ve ‘sizleri Karasu’ya bekleriz’ demeyi de ihmal etmedi..
İster istemez, bu kısa özlü, yalın, anlaşılır kelimeler ve kurulan cümleler salonda karşılık buldu..
‘İşte Türkiye’den gelen, ne kadar belli oluyor.. Ağzını seveyim senin’ türünden değerlendirmeler kulağıma küpe kaldı!
Evet, siz ,sizin olun, böyle önemli bir toplantıda konuşma yapacaksanız, mutlaka hazırlıklı olunuz..
Lafı evelemenin, gevelemenin anlamı yok!..Çok uzun konuşana da madalya vermiyorlar..Dinleyici, yani katılımcılar, hemen notu veriyorlar..
Allame-i-cihan olsan, halkın notu geçerlidir!..
Bu notun üstelik temyizi de yoktur..
* * *
Brüksel’de gün akşam vakti..Karasu’dan gelen heyet ile birlikte geziyoruz..Kent bomboş! Bir milyon nüfuslu Brüksel’de in cin top oynuyor sanki!
İş adamı Altan Aslan, ‘ Yusuf Bey bu insanlar nerede’ diyerek, şaşkınlığını dile getirdi?
‘Altan Bey! Brüksel’e her gün çalışmak için 300 bin kişi gelir ve geri döner! Kent içinde yaşayanlar ise evlerine çekilir..Ancak turistik yerlerde insan görebilirsiniz? Avrupa’nın birçok kentinde manzara budur!’
Bu yüzü ile Avrupa kentleri donuk ve mattır!
Türkiye kentleri ile Avrupa kentlerini kıyaslamak ise yanlıştır..
Ancak trafikte öyle korna sesi duymak mümkün değildir.. Çalan ise inanın yerli ülke insanı hiç değildir. Trafik işaret lambalarına riayet tamdır..Hele de yaya geçitleri..Kaldırımda hazırsanız, yaya geçidi önünde tüm araçlar durur, sizin geçmenizi bekler.. Bu kurala riayet etmeyenleri büyük ezalar bekler..
En büyük ceza ehliyetin alı-konmasıdır..
Bu konuda adamını bulmanız mümkün değildir..Dayınız,emminiz bile size yardım edemez..
Bir defasında Kral Albert II’nin oğlu Prens Laurent, motorsikleti ile otobanda sürat tahdidini aştığından cezalandırıldı..Ülke gündemini uzun zaman meşgul eden bu olaydan sonra, cezaya çarptırılan bakanlar bile oldu..
Yani Avrupa kurallarını koymuş, uyguluyor..
Biz de ise hemen karşınıza ‘ Ben kimim biliyor musun? Seni bilmem nereye sürdüreceğim..’ matavalları ile karşılaşmanız mümkündür!..
* * *
Avrupa’ya gezi için, iş için,resmi bir görev için gelen insanımıza, yetkilimize hep, güzel örnekleri göstermekteki ısrarımız, Avrupa kadar, biz de bu güzelliklere layıkız!.. Onlardan bizim hiç eksiğimiz yok..Hatta fazlamız bile var..Öyleyse, kurallara uyumda neden gerekeni yapmayız..
Trafikte, pazarda, markette, hastanede, postanede, bankada öne geçmek, adamını bulmak, işini önceden görme arzusu nedir!
Bu ‘ ben’ egoizmini nasıl yeneceğiz? Güzellikleri keşfetmede, kuralların önemini ne zaman anlayacağız?..
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği için söylenen ,’ Avrupalılar istiyor diye değil, kendi insanımız layık olduğu için AB Standartlarını yakalamalıyız’ sözü ne çabuk unutuldu?
Bu nedenle buralara gelenler, iyi ve güzel hizmetleri alıp, insanımızın hizmetine sunmalı..
Bunu yapanlara, yapabilenlere selam olsun!