Lokman hekimden ölümsüzlük iksiri değil başlığımın konusu ya da Keloğlan’ın görünmezlik iksiri de değil. İnsanın zor anlarında elinde olmasını istediği şu güçten bahsediyorum. Olumsuzlukları bir yok etsem de tozpembe hale getirebilsem hayatı dediğiniz anlar yok mu? İşte o zamandan bahsediyorum. Aslında bu soruya verilecek cevap sizin yaşam kalitenizin de bir nevi cevabı gibi. İksire ne kadar az ihtiyacınız varsa hayattan o kadar keyif alıyorsunuz demektir.
Hayat aslında “Hamdolsun” diyebilmektir. Yaradan’ın sunduğu sayısız güzellikten mutlu olabilmektir. Ama düzen, insan sevgisinden gün geçtikçe uzaklaşıyor daha bir kapitalist daha bir zor oluyor hayat. Ve günden güne gücü elinde bulunduran daha bir agresifleşiyor. Alçak gönüllük yerini başka duygulara bırakıveriyor. Doyumsuz oluyor insan daha fazlasını istiyor daha fazlasını elde edebilmek için de ezip geçiyor. Şöyle bir düşünün derim ben, siyasette, günlük yaşamınızda çok fazla örnekle karşılaşacaksınız.
Benim aklıma Arap’ın baharı geldi mesela. Ortadoğu yeniden şekilleniyor ya. Demokrasi denen bir iksir var küresellerin elinde. Dünya üzerinde herhangi bir coğrafyanın üzerine damlatıyorlar ve demokrasi getiriyorlar. Bu iksire sahip olanlar demokrasi getirdikleri ülkenin insanlarına da fazla güvenmezler. Halkın geleceği halkın inisiyatifi ne de bırakılmaz ülkenin kaderini onlar çoktan dizayn etmişlerdir zaten. Güzel örnekler var önümüzde Mısır, Libya, Irak ve sırada Suriye. Mısır’a demokrasi getirildi. Evlilik yaşı 14’e indirildi. Libya’ya demokrasi getirildi. İsyancılar kendi seçtikleri hükümetin binasını bombalıyorlar. Nedeni de Kaddafi’yi yakalama bedellerinin ödenmediğini iddia ediyorlar. Bu ülkede en büyük sıkıntıyı çeken yatırım yapan ülkelerden biri de biziz. Libya’da yeni yönetimle birlikte şantiyelerinde iş başı yapmayı bekleyen Türk firmaları, hükümetin aldığı malvarlığını dondurma kararı ile birlikte büyük bir şok içerisinde. 10 Haziran 2012 tarihinde Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan’ın bu ülkeye gitmesi bekleniyor. Çözüme ulaşılır mı? Libya’daki Türkler umutsuz.
Neden yazıyorum bunları biliyor musunuz? Komşularla sıfır sorun politikasını desteklediğim için yazıyorum. Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun dış politikaya böyle baktığını çok iyi bildiğim için yazıyorum. Bir ülkenin ekonomik ve güvenlik anlamında gelişiminin temel unsurunu komşularla sıfır sorun politikası oluşturduğu için yazıyorum. En uzun sınıra sahip olduğumuz hatta akraba ilişkilerine sahip olduğumuz Suriye ile içinde bulunduğumuz durum herkesin kafasında soru işaretleri oluşturuyor. Belirsiz bir durum söz konusu Rusya ve Çin’in tutumu saldırı tarihini geciktiriyor. Rusya ikna olmuyor.
Özellikle son katliamın ardından Esat rejiminin sona ermesi gerektiği çok açık ama nasıl yapılması gerektiği ciddi bir soru işareti. Bu muhalif güçler ile demokrasi getirilecekse Libya veya Mısır’dan hiçbir farkı olmayacaktır. Çünkü İnsan Hakları İzleme Örgütü hazırladığı raporda Suriye’deki muhalif güçleri, işkence ile Esad yanlılarını öldürdükleri gerekçesiyle uyarmıştı.
Demokrasi iksiri en yakınımızda üstelik en uzun sınır komşumuza damlatılmak üzere. Rusya ikna olduğu anda operasyon başlayacaktır. Agresifleşmek yerine biraz daha sakin olmalıyız gibi geliyor bana. Çünkü Esad’ın alternatifi olarak gözükenler de hiç iç açıcı değil.
ORDU
Geçen hafta Ordu’da Ulusal Fındık Konseyi’nin toplantısına katıldım. Tabii her gittiğim şehirde olduğu gibi yapılan yatırımları araştırmaya başladım. Ordu’ya gidenler Boztepe’yi bilirler. Şehrin zirvesidir Boztepe. Ordu şehri ayağınızın altında. Yeşil ile mavinin kardeşliğine yakından tanık oluyorsunuz. Burada İl Özel İdaresi ve Belediye güzel bir ortak çalışmaya imza atmışlar. Boztepe’de piknik alanları ve restoranlar oluşturulmuş. Özel sektör işletiyor. Aynı zamanda şimdi de 5 yıldızlı otel inşaatı başlatılmış. Turizmi geliştirecek önemli bir hamle olmuş. Araba ile bu güzel doğa olayına tanık olmak ciddi bir mesafe ama çözüm bulunmuş şehir merkezinden Boztepe’ye teleferik sistemi kurulmuş. Günde 3000 kişinin bu teleferiği kullandığını öğrendim yetkiliden kişi başı 6 TL.
Sakarya’da buna benzer bir çalışma yapılsa ve bir sene boyunca geliri Sakaryaspor’a tahsis edilse ne dersiniz sorun çözülmez mi?
YARGI
Savcı şike davasında Aziz Yıldırım için 39 yıla kadar hapis cezası talep etti. Garip’in oğlu Cem’e 25 yıla kadar hapis cezası istendi. Yorum siz değerli okurların.
Haftaya tekrar buluşmak dileğiyle