Hep final takımı olduğuna inandık Sakaryaspor’un…

Bu özelliği döktü binlerce taraftarı yollara…

Uçak demedi, tren demedi, otobüs, taksi ne bulduysa, işte o güvenilen özellikten kaynaklanan zafer için İzmir’e ulaştı binlerce Sakaryalı sporsever

Ligde iki kez yenildiği Ankara’nın dişli takımı Demirspor’u bu defa yenmek ve mutlu sona ermek için, istediler ki takımlarının yanında olsunlar…

Uzun bir yolculuğun yorgunluğunu giderecek yegâne şey geleceğine inandığımız şampiyonluk idi…

Taraftarlar statta, bizler radyo başında Oktay Sarı’dan gelecek bir mutlu habere kilitlendik, bir gol sevinci yaşamak ümidiyle…

Ama gördük ki ne gelen var ne de soran…

Adres değişmiş sanki…

Takım döküyor…

O finallerin takımından eser yok…

Sonunda Oktay Sarı’yı mikrofon başında dut yemiş bülbüle dönüştüren gol geldi, rakip takımdan…

İşte o an yıkıldık gitti…

Zira bizim takımın böyle anlarda yapacak fazla bir şeyi olmadığı gibi, oyunu çevirecek nitelikte bir oyuncusu da yok...

Nitekim “atalım” derken, yenilen ikinci golle tamamen havlu atan takım haline dönüştük ve maç önceden olduğu gibi, bir kez daha aleyhimize sonuçlandı…

Göztepe taraftarlarının da katılımıyla 15 bine yaklaşan taraftarlarımızın, varın düşünün saatler süren dönüşünü…

Şimdi olan oldu…

Atı alan Üsküdar’ı geçti…

Bundan sonra ne olur, neler yapılır bilemeyiz…

Lig yarın başlayacakmışçasına başlarsa hazırlıklar ve sağlıklı atılırsa temeller şimdiden, bu ligden sıyrılmak kolay olur bir ihtimal...

Yok, yine özellikle onun-bunun tavsiyesi ile alınan sıradan oyuncularla kaybedilecek bir yeni dönemin üzüntüsüyle, bugün olduğu gibi yıkılır gideriz...

O nedenle işin maddi manevi sorumluluğunu üstlenen yetkililere büyük görev düşüyor, bu dönemin hatalarından ders çıkarıp geleceğe sağlıklı bir şekilde yönelmek adına…

Bunca emek, bunca harcamaya rağmen başarılı olamadıysak, “Nerede hata yaptık?” sorusuna verilecek doğru cevap, geleceğin temeline konulmuş harç olacaktır…

Evet, üzüntünün yararı yok…

Sıyrılıp yanlıştan ve üzüntüden; yeniden ve yeni bir takım oluşturmak için kolları sıvamalıyız.
Zira hayat devam ediyor…