Kent Meydanı’nın hemen bitişiğinde bir yapı var. Kent Meydanı ile birlikte komplike olarak yapıldı. Kent Meydanı’nın Katlı Pazaryeri cephesini boydan boya kaplayan bu yapının inşa edilmesinin nedenini önceleri kimse anlamadı. Aslında amaçsız ve hedefsiz yapılmış bir yapıydı. Ön cephesine kabartma bir takım şekiller işlenerek, şehrin özgeçmişi anlatılmaya çalışılsa da, bu da pek amacına ulaşmadı.
**
Bir süre sonra gelen arz ve talepler doğrultusunda bu yapı çeşitli vakıf ve dernekler için düzenlenen kermes faaliyetleri için değerlendirilmeye başlandı. Yapının bu tür değerlendirilmesi pek de fena olmadı. Zira şehrin merkezinde bu tür etkinlikler için ihtiyaç olan bir mekan yoktu ve burası kermes türü etkinlikler için ‘cuk’ diye oturmuştu.
**
Bu yapı altında, hemen hemen her gün kermesler devam etti. Bir yıl, üç yıl, beş yıl derken… Ve gün geldi, kermesler bıçak gibi kesildi. Neredeyse üç yıldır burada kermes gibi etkinlik yapılmaz, yapılamaz oldu. Kermesler, genellikle evlerde yapılan yiyeceklerin hayır için satıldığı alışveriş yerleridir. Yani ağırlıklı olarak yiyecek satılır…
**
Peki ne oldu da bu yapının altında düzenlenen kermesler bıçak gibi kesildi. Oysa şehrin en işlek, en kalabalık, insan yoğunluğu en çok olan bölgelerin başında gelen bu noktada ne oldu da kermesler bıçak gibi kesildi ve yapı adeta kaderine terk edildi.
**
Bu sorunun cevabını, benim gibi her gün birkaç kez bu yapının yanından geçenler verir. Bu yapı, yaklaşık üç yıldır, binlerce güvercinin mekanı oldu. Şehir merkezinde ne kadar güvercin varsa, geceleri ve zaman zaman gündüzleri bu mekanın içindeler.
**
Binanın yan ve çapraz taşıyıcı metal kolonlarıyla zemini güvercin pisliği içinde. Hal böyle olunca da yapının ve içinde çevresinde dayanılmaz bir koku mevcut. Güvercinlerin gelmesinden önce, her gün kermeslerin yapıldığı bu yapının şimdi içinde birkaç adım atmak mümkün değil. Adım atmaya kalkarsanız, her an başınıza Milli Piyango şansı damlayabilir(!)
**
Ev yapımı mis gibi yiyeceklerin hayır için satıldığı kermesler, bu kesif güvercin pisliği mevcudiyeti ve kokusu nedeniyle artık bu binada yapılmıyor, yapılamıyor. Yapılması da mümkün değil. Çünkü ne yaparsanız yapın, oraya o malzemeleri koyamazsınız. Koysanız da bir tanesini bile satamazsınız.
**
Bugünkü duruma baktığımızda, bu yapı güvercinlere terk edilmiş durumda. Hayvan sever dernekleri hemen atlamasın, güvercinleri bende severim ama bu sevginin dışında bir mesele. Demem o ki; bu yapı artık özelliğini kaybetti. Zaten ilk inşa edildiğinde de amaçsız ve hedefsiz olarak yapılmıştı, sonradan keşfedilen kermes etkinlikleriyle biraz katkı alındı ama artık bitti. Bu yapı şu anda tüm etkinlikler için tamamen devre dışı.
**
Peki ne yapılması lazım? Bu yazının yazılış amacı da budur. Bu köşeden fırlayıp, ‘Şöyle şöyle değerlendirelim’ fütursuzluğundan çok, bu yapının ortak akılla nasıl değerlendirilebileceğini kamuoyunun gündemine taşımak istedim.
**
Büyükşehir Belediyesi şehrin görüntüsünü daha güzele çekmek için sürekli çalışmalar yapıyor. Meydanlar, caddeler, şehir merkezindeki yoğun olan sokaklar, yapılan düzenlemelerle göze hoş hale getiriliyor. Son olarak Kapalı Çarşı ile ilgili alınan karar da alkışlanacak kadar mükemmel.
**
Büyükşehir, bu tür adımlar atarken, bu sorunlu yapıyı da hazırlanan veya hazırlanacak projelerin içine sokabilir miyim diye bir düşüncenin de içimden geçtiğini söylemeliyim. Çünkü anlattığım yapı, gerek pis kokusu ve gerekse buna bağlı olarak değerlendirilememesi ciddi bir sorun. Özellikle de, özellikle de o yapıdan, çevreye yayılan pis koku. Bu konuya ortak akılla bir çözüm bulunması zor olmasa gerek.