Okuyanlar bilir, yaklaşık bir yıl önce yine Mübarek Ramazan Ayında, kendi aç kaldığım dakikaların üzerinden, insanoğlunun “açlığının” öncesi ve sonrasını evrelere ayırmış, Fransızların açlık ve sefaletten dolayı gerçekleştirdikleriİhtilale ve yıllar sonra sömüren bir devlet oluşuna benzetmiştim. Ortaya “Açlığa Fransız Kalmak” çıkmıştı…
Mübarek Ramazan Ayı’nda niye günde on yedi saat aç ve susuz kaldığımızın farkında mıyız? Şanlı sofralar kurup, iftar yapmak için mi? Birbirimizi al gülüm ver gülüm şeklinde misafir olarak ağırlamak için mi? Kilo vermek için mi? Yoksa Allah rızası için mi?Üstad Necip Fazıl Kısakürek ne güzel demiş:
Bu Ay
Karagöz seyri değil, gözyaşı dökme ayı;
'Bilinmez'i bilirler, bilseler ağlamayı...
Kimsenin içindeki imanı sorgulayacak durumda değilim; kendi kulluğumdan şüphe ederken hele. Ama yavan geliyor işte. İnandırmıyor ve düşündürüyor. Ne için geldi on bir ayın sultanı, biz neler için zaman kaybediyoruz?
Belki de bilmediğimiz ve alışkın hale getirdiğimiz hatalardan samimiyetsiz duygulara aşina oluyoruz. Hepimiz çocukken oruç tutmaya özendik ve tekne orucu ya da dayanabilirsek tam gün tuttuk. Peki, bu orucun sevabını satma fikri nasıl çıkar meydana?
Kötü niyetle yapılan bir hareket değildir belki, aksine iyi niyetle çocuğa orucu sevdirmek ve tuttuğu için mükâfatlandırmaktır. Ama satmak kelimesi mide bulandırıyor. Biz Allah rızasının önemini öğretmez isek ve sevabın ödülünü veya rüşvetini verirsek nerede kalır sabır. Sabır ayında sabırsızlığa alıştırmak nasıl bir mantık?
Çizmeyi aşma niyetinde değilim ama geçen gün gönlüme sinmeyen bir ifade okudum. Eleştirmek minvalinde değil anlayamadığım için paylaşmak istiyorum. Tesettür ibadetini çocuklara alıştırmak için Dr. İhsan Şenocak’ın önerisi: “küçükken çocuğunuza çikolata şeker verin ve Allah sana çikolata ve şeker gönderdi diye söyleyin. Çocuğunuz büyüyünce sana küçükken şeker gönderen çikolata gönderen Allah'ın senden örtünmeni istiyor, deyin."
İbadetin önemini ve gereğini anlatabilmek daha doğru geliyor. Çikolata ve şeker için borçlandığımız bir Allah için değil de, onun rızası için çabalamak anlamlandırır ibadeti. Kolay yoldan ve çocuğun nedenini anlayamayacağı borçluluk hissi ile sevmeden yapacağı ibadet neyi değiştirir?
Bir fotoğrafta etiketlenen insan yüzünden daha önemlidirfon. Her yerde çekilmez fotoğraf. Hemen güzel bir açı ararız. Yoksa beğenmeyip telefonun hafızasında yer kaplamasın diye sileriz hemen.
İbadetlerinde fonu vardır. Ne için yaptığımızın önemsiz olduğunu düşünmek aptallıktır ve boşa kürek çekmektir. Fonumuzu düzenlemeli en azından Ramazan-ı Şerif-i kurtarmalıyız. Cenneti bile istemeyen Yunus Emre ne güzel demiş: Cennet cennet dedikleri/ Birkaç köşkle birkaç huri/ İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni… Allah’a (c.c.) emanet olun…