Toplumumuz da güzel şeyler de oluyor hamd olsun. Rahmetli kardeşinin çocuklarını sordum. Gözleri doldu, kardeşini hatırlatınca ve sözünü şöyle sürdürdü. O rahmetli kardeşim çok güzel bir insandı. O çok değerli bir insandı. Allah rahmet eylesin.
Çocukları hamd olsun. Yeğenim öldü ve geriye çocukları kaldı. Rahmetli yeğenimin emekli işlemlerini yaparak emekli ettim. Ailesi maaş almaktadır. Çocuklarına da burs veriyoruz. Ve daha başka şeylerde anlattı.
Dinlerken çok etkilendim. Kardeşinin torunlarına olan o ilgisi ne kadar değerli ve lezzetliydi. O minnet ve eziyet veya övgü için anlatmıyordu.. Toplumumuz da devlet görevi gören amca, dayı ve yakınların var olduğunu duydukça insanın gözlü ferahlıyor. Yakınına ev alan, onun çocuklarını okutan, düğünlerini yapan ve teşekkür beklemeyen insanlarımızı gördükçe içimize sevinç dolmaz mı?
Yetimlerin hamisi olan, cennette Resulullahın yakını değil mi? Onlara şefkat besleyen ve dertlerine çare olanlar şu ayette ki konumlarını müjdelemek isterim.
“Seni yetim bulup barındırmadı mı?” Duha suresi;6
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ben ve yanakları solmuş dul kadın, kıyamet gününde, yan yana iki parmak gibi beraber olacağız. Mevki ve güzellik sahibi bu kadın, kocasından dul kalmıştır. Kendini yetimlerine adamış ve bu durum onlar evleninceye, ya da ölünceye dek böyle devam etmiştir."
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Dul kadınların ve yoksulların yardımına koşan kimse, Allah yolunda savaşan, bıkmadan gece namazı kılan ve devamlı oruç tutan gibidir."
İşe Allah senin vasıtanla yetimi barındırıyor. Ne mutlu sana ey dost.
DUADAN GAFLET
Günlük haberlerden gafil kalmayız ama rabbimize karşı duadan gafil geçen günlerimiz mahrumiyettir. Gün boyu başkalarından isteyen insan, sıra Allaha geldi mi, vurdumduymazlık gösterir.
Dua, helal gıda ve tenhada gözyaşıyla kabul basamaklarına yükselir. İnsan duasız yaşayamaz. Asıl olan ise duanın doğru adresine yapılmasıdır. Dua insana ve eşyaya yapılırsa bu şirk olur. Dua sadece Allaha yapılır.
Duanın değerini bilmek ve konuşmak dua değildir. Dua başka bir şey değildir. Dua bir mesleğin ifası ve ücretin karşılığı değildir. Dua bir yağcılık,  korku ve rejim istismarı da olmamalıdır. Dua beğenilmek olmamalıdır. Dua insana dönük değil, ihsana dönük olmalıdır. İhsanın manası ise sadece hakkın rızasını hedeflemektir.
Dilencilik mesleği sadece dua mesleğidir. Talebin sebebi ise maddi gelir elde etmektir. Dua sipariş ile de yapılmamalıdır. Rejim, sistem ve düzenler için yapılan dualar öfkeden başka bir şey getirmez. Bunlardan sakınılmalıdır.
Hadisler; “Duâ insanın korunacak silâhı, dinin temeli, yerlerin ve göklerin ziyasıdır.”  “Sizden biriniz duâ ettiği zaman, yapmış olduğu duasına âmin desin.”
“Ey Allah’ım! Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi ateş azabından koru.”
ORUC; SADAKA İLE İFFET ARASINDA BİR İBADETTİR
Allah'ın hikmeti, derece derece, önce şer'î emirlerin en hafifi olan namazın, ikinci olarak ortası olan zekatın, üçüncü olarak da en zoru olan orucun emredilmesini gerektirmiş ve böylece mükelleflere bir alıştırma yapılmıştır. Son olarak ise hac farz edilmiştir.
Bunun için "Mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar.." (Ahzab, 33/35) âyetinde övgü makamında bile bu tertip gözetildiği gibi, İslâm'ın binası hadisinde de "Kelime-i şehadet, Namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak, Kâ'be'yi haccetmek" diye bu tertib gösterilmiştir.
Sadaka veren erkek ve kadınlardan sonra oruç ibadeti zikredilir. Daha sonra ise iffetini koruyan erkek ve kadınlar zikrolunmuştur.
Oruç iffetin koruyucusudur. Şu yaz gününün de ki orucun iffetini koruyabilsek ne güzel olurdu.
Hz. Peygamber (s) şöyle buyurmuştur: “Ey gençler topluluğu! İçinizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa, hemen evlensin. Çünkü bu evlenme işi, gözü haramdan gerektiği gibi korur ve kişiyi zina yapmaktan muhafaza eder. Kimin de evlenmeye gücü yetmezse o da farz olan oruç dışında nafile oruç tutmaya devam etsin. Çünkü bu nafile oruç tutma işi, kişinin şehevi isteklerine gem vurur.”
ORUÇ ŞÖHRETSİZ İBADETTİR
İnsan neden şöhretli olmak ister? 'The Fame Motive' (Şöhret Güdüsü) adlı kitabın yazarı psikolog Orville Gilbert Brim, "Şöhret güdüsü asla ölmüyor" diyor. "Bu hayatta başaramadığımızı fark edince başka yöntem buluyoruz: Ölümden sonra gelen şöhret” Almanya ve Çin'de yapılan anketlere göre, katılımcıların yüzde 30'u günde en az bir kez ünlü olma hayali kuruyor.
Şöhret konusu doğu ve batı tüm insanlığı meşgul etmiştir. Şöhret insanı heykelleştirir. Donuk bir resme benzer. İnsan başkanım denmekten haz aldığın da, bu çağrıyı duymadığında hayat kendisine zehir olmaya başlar. Her mesleğin şöhreti vardır. Şöhret insana kendini unutturur.
İbadetlerin de insana şöhret sağladığı bilinir. Bu ibadetler içinde şöhretten çok uzak olan ise belki sadece oruçtur. “O benim içindir” hadisi bize bunları hatırlatmıştır.
Şöhret pahalı bir roldür. Şöhret yalnızlıktır. Şöhret ortak kabul etmez. Kıskançtır. Daima büyüyen bir virüstür.
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim şöhret elbisesi giyerse, Allah ona zillet elbisesi giydirir." "... Kıyamet günü Allah ona onun aynısını giydirir, sonra içinde ateşi tutuşturur." Ebu Dâvud, Libas 5, (4029, 4030)
ALLAH Resulü (sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Her kim duyulsun diye bir iş işlerse, ALLAH onun kıymetsizliğini duyurur. Her kim gösteriş olsun diye bir iş yaparsa, ALLAH da onun gösteriş yapmasını ve değersizliğini ortaya çıkarır"
Peygamber efendimiz (sav): "Din ve dünya işlerinde iyi tanınarak parmakla gösterilmek, bir kimseye zarar olarak yetişir. Bu zarardan ancak ALLAH’u tealanın koruduğu kurtulabilir" buyurmuşlardır.
Saidi Nursi; “Dünyanın ve hayatın mahiyetini bilen insanlar için, muvakkat âlâyişin (gösterişin), şan ve şöhretin hiç bir kıymeti yoktur. Hakikati müdrik bir insan, fanilerin sahte iltifatlarına kıymet vermez ve arkasına dönüp bakmaz.
CAMİ BAHÇESİ
Camilerin değeri iman edenler için malumun ilamıdır. Kur’anda mescidlerin maddi ve manevi imarı ancak ehli imana has bir özelliktir.
Camilerin edeb, nezahat ve nezaket bakımından en değerli yerler olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Camilere komşu olmakta aynı edebi korumayı gerektirir. Gerek temizlik, gerek ses gerek tük ahvalimiz de camiye komşu olduğumuzu unutmamak gerekir.
Cami bahçelerinde ki alanların cami irfanına uygun dizayn edilmeli ve insanlarında aynı hassasiyeti korumaları gerekir. Caminin ve namazın şanını ihlal edecek davranışlardan şiddetle kaçınılmalıdır. 
Özellikle Orhan Caminin çevresindeki düzen ve intizam eksikliği her insanın gözüne batmaktadır. Sorumlu ve suçlu aramadan önce tarihi ve manevi dokusuyla projelerin seçilmesi ve sunulması gerekir.
Şadırvanın etrafındaki istila görünümü, abdestin temizliğine leke getirmektedir. Çevre esnafı cami bahçesini para kazancı alanı görmemelidir. Kimin sorumlu olduğu hissedilmeden terki diyar edilen bahçemiz irfandan çok izdiham havasında görünmektedir. Namaz kılanların bulunduğu alanda sigarası ayak ayaküstünde kadın ve erkek ihtilatı ve namaza ve camiye meydan okuyan haliyle içler acısıdır.
Tüm güzelliklere rağmen, eksikliklerin görülmesi dileğiyle.