Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

‘’Çocukların kendilerine itaatsizlik etmesine neden olan anne ve babaya Allah lanet etsin.’’

 

Mithat ile Nur’un iki evlatları vardı. Nur çok anlayışlı ve sabırlı bir karaktere sahipti. Mithat ise aşırı derecede stresli ve aceleci davranan biriydi. Eşi onu ne kadar yavaşlatmaya çalışsa da işe yaramıyordu. Doktora gittiler fakat bir şey bulunamamıştı. Yine de Nur eşinin bu stresli ve aceleciliğinin anormal olduğunu düşünüyor evlatlarıyla arasının bozulmaması için sürekli ortamı idare edip yumuşatmaya çalışıyordu.

Mithat işten geldikten sonra yemeğini yer ve dinlenmeye çekilirdi. Dinlenirken aklına gelen bir işin hemen yapılmasını isterdi. Bunun için çocukların müsait olup olmadığını düşünmezdi. Çocuklar oyun oynarken veya ders yaparken çağırılmaktan  hiç hoşlanmıyorlardı. Babaları çağırdığında ‘’şu bitsin gelirim, bir dakika’’ gibi cümlelerle zaman kazanmayı isterlerdi. Kimse elindeki işi bırakıp koşamazdı. Onlar da artık birey olduklarının kabul edilmesini istiyorlar ve kendilerine gel deyince hemen gelecek git deyince hemen gidecek bir robot olmadıklarını düşünüyorlardı.

Mithat emrederek veya azarlayarak konuşuyordu. İstediği şeyin anında yapılmasını istiyordu.  Çocuklar bu davranışa bir mana veremedikleri için hırçınca cevap vermeye başladılar. Nur bu duruma izin vermek istemiyor ve çocuklarının saygılı insanlar olmalarını önemsiyordu. Bu sebeple eşini çocuklara fark ettirmeden işaretlerle uyarmaya çabalıyordu. Mithat konuşmaya başlayınca asla durmayı bilmiyordu. Bağırmaları işe yaramadığında eline geçirdiği ne varsa çocuklara vurmak istiyordu. Nur eşinin sabırsızlığını ne yapsa önleyemiyordu. Çocuklar da babalarına karşı hırçın ve sevgisiz oldular. Her fırsatta babalarına tersleniyorlar ve sık sık sevmediklerini dile getiriyorlardı. Mithat çocuklarının kendisini sevmeyişinde eşini suçluyordu. Eşine ‘’sen şımartıyorsun. Küçüklüklerinden beri dövmeme izin vermediğin için iyice azıttılar.’’ diye söyleniyordu.

Nur çocuklarıyla sık sık konuşup onları edepli olmaları ve babalarına saygılı olmaları için ikna etmeye çabalıyordu. Babalarının yaptığının yanlış olmasına karşılık kendilerini korumak için böyle davrandıklarını söylüyorlardı. Nur çocuklarını ikna edemiyordu. En sonunda ‘’babanızın nesi var bilmiyorum. Ama hasta olduğunu düşünmenizi rica ediyorum. Ya yetiştiği ortamdan ya da bulamadığımız bir rahatsızlığı olduğundan dolayı böyle davranıyor. Aslında çok iyi kalpli. Bizleri kimseye muhtaç etmiyor. Çok çalışıyor ve haram lokma yedirmiyor. Sadece bu güzellikler bile sizin saygı göstermeniz için yeterli bir sebep’’ diyerek onları ikna ediyordu. Her konuşmanın sonunda bir süre çocuklar idareci ve sabırlı olsa da kısa süre sonra yine hırçınlaşıyorlardı. Nur bu durumdan çok yorulmuştu. Bir tarafta saygılı olmalarını istediği evlatları diğer tarafta ise çabuk sinirlenen ve söylenip duran eşi.

Çocuklar büyüdüler ve evlendiler. Biri annesi gibi sakin ve yumuşakken diğeri babası gibi öfke kontrolü olmayan biri olarak kendi yuvalarına da evlerinde yaşadıklarını taşıdılar.

Nur vefat edince Mithat yalnız kaldı. Çocukları onu ziyaret etmek istemiyordu çünkü her görüştüklerinde söylenip duran biriyle  görüşmekten hoşlanmıyorlardı.

Çocuğunuzun size karşı İTAATSİZ VE İSYANKAR olmasını ve sizden nefret etmesini istiyorsanız, ondan isteyeceğiniz şeyde ona zaman tanımayıp acele edin ve hemen yapmadığı için onu azarlayın.