Ünlü Alman iş adamı Robert Bosch, “İtibar kaybetmektense para kaybetmeyi yeğlerim” demiş…

Yani hayatın tamamen maddiyatla direk ilişkisi olmadığını ve itibarın önemini, daha çarpıcı bir şekilde nasıl ifade edebilir insan…

Çıkınca seyahate, şunu da ekliyoruz bu önemli görüşe; Para biriktirmektense, dost biriktirmeli insan…

Seyahate çıktık, biliyorsunuz…

Her gittiğimiz yerde sporda, sanatta, siyasette tanıdığımız ve bugün ülkenin farklı illerinde yaşayan dostlarla buluşup giderilince hasret, insan bir başka şey düşünemez oluyor, inanın…

Konya, Adana derken yolumuz Mersin’e düştü…

Bir zamanlar terörün odağı haline gelmiş bu turistik il, bugün birçok ülkeden gelen mültecilere rağmen bir huzur şehri olup çıkmış…

Hiç kuşku yok ki bunun en büyük mimarı, ilimizde bir dönem son derece sıkıntılı ve zor şartlar altında görev yapan, bugün ise beş yıldır il emniyet müdürlüğü makamında halkın adeta sevgilisi haline gelen, hizmette destansı başarılara giden yolu açan Mehmet Şahne’dir…

Başta İl Emniyet Müdürümüz Fatih Kaya olmak üzere, Sakarya’daki tüm dostlarına selam iletmemizi istedi bizden…

Bu sohbete, birlikte yola koyulduğumuz, eski bir emniyetçi iken, çalışma zeminini değiştirip Adapazarı Belediyesinde önce bilgi işlem müdürü, daha sonra şehrin asayişinden sorumlu zabıta müdürü olarak görev yapan değerli dostum Ersin Kıroğlu da katıldı…

İki emniyetçinin bulunduğu sohbetin havası, rengi ve heyecanı da bir başka oluyor…

Mersin’in sahili son derece uzun…

Özellikle akşam saatlerinde, ağaçlarla dolu sosyal donatı alanları, halkın ilgisiyle adeta dolup taşıyor…

Cıvıl cıvıl sahil bandı, Mersin’e farklı bir hava katıyor…

Bir yandan sağlıklı yaşam yürüyüşüne çıkanlar, diğer taraftan çoluğu çocuğuyla Akdeniz ikliminin taşıdığı serinlikte hayata başka ve renkli bir pencereden bakar gibiydi…

Mersin’e bizi taşıyan önemli isimlerden biri de, Sultanahmet Ticari İlimler Akademisi futbol takımında birlikte forma giydiğimiz ve İstanbul’da beş yıl boyunca aynı evi paylaştığımız kadim dostum, spor denilince Mersin’de adına ayrı bir parantez açılan, beden terbiyesi eski il müdürlerinden rahmetli Edip Buran’ın oğlu Zafer Buran idi…

Gördüğümüz misafirperverlik ve dostluk, Anadolu insanına has özellikler taşıyordu…

Deniz kenarında bulunan polis evinde, uzun süre balkondan Akdeniz’in muhteşem turkuaz manzarasını izlemek ve dalgaların çıkardığı sesle uyumak insana büyük bir haz veriyordu…

Daha sonra veda edip ayrıldığımız Mersin’den yola düşünce, gördük ki devasa tüneller açılmış, yolu kısaltacak ve tehlikeden uzaklaştıracak şekilde…

Muhteşem bir çalışma var, turizmin en hareketli bölgesinde daha rahat ve konforlu yolculuk yapılabilmesi adına…

Uzun yıllar oldu buralardan geçmeyeli…

Türkiye’nin böylesine muhteşem bir gelişme içinde olduğunu görebilmesi için, insanın seyahate çıkması gerekiyor diye düşündüm bir ara…

Sadece yollarla kaim değil, bu gözle görülen ve elle tutulur hale gelen gayret ve çalışmalar…

Hemen her şehirde farklı bir kültürel anlayış hakim yaşam adına Konya’da, Adana’da, Mersin’de…

İşte şimdi bütün bunları geride bırakıp Antalya’ya yaklaşıyoruz…

Orada da bir dost bekliyor bizleri…

Ardından, daha önceleri de defalarca tatil yaptığımız Adrasan’a düşecek yolumuz…

Orada da yılların marangozu Pıtpıt Feridun’un motelinde dinleneceğiz…

Müteakiben, Sakaryaspor’un efsane oyuncularından, takım arkadaşım İhsan Özbek ile buluşacağız Altınoluk’ta…

Şimdilik bu kadar diyerek şehrimin güzel insanlarına ve okuyucularımıza yeni mahsul “Lavantalar” gitsin istedik…