Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz demiş büyüklerimiz. Fazlalığın ağırlığını taşıyan insanlar var. Taşır gibi gözükenler. Dengede duramadığı halde yürüyenler, dengede olduğuna inandıranlar…

Bir şeyi görmek istemiyorsan ona doğru bakmayacaksın. Bakma ki görme felsefesi. Çoğu insan işine geldiği gibi uyguluyor bu yöntemi. Sonuç odaklı yaşıyoruz. Havaalanlarında bavullarımızın gelişi gibi sadece gelene bakıyoruz, nerelerden geçti hiç önemsemiyoruz…

Aslında niye kazandığımızı bile bilmiyoruz. Neler yaptığımızı nerelere harcadığımızı. Herkes gibi en iyi yaşama layık olduğumuzu düşünüyoruz. Önemli olan layık olmak çevremizdeki eşyalar değil, artık bunu idrak etmeliyiz…

Bir örnekle açıklayalım son cümlemizi. Şampiyon olmuş takımın kupasını düşünelim. Müzede durmaktan başka bir değeri var mıdır? Önemli olan camianın şampiyonluk hazzının gönüllere ve tarihe yazılmasıdır. Hayatımızda çaba sarf ettiğimiz birçok şey egomuzun müzesinde durması içindir sadece…

Gerçekten layık olmak için ego müzesine kepçelerin girmesi gerekir. Yıkılışını gecekondusu yıkılan insanlar gibi değil elinde kahveyle pencereden yaz yağmuruna bakan romantik gibi izlemek gerekiyor…

Çünkü feryat ile ego yıkılmaz. Her gözyaşı her çığlık egonun temsilcisi olur. Kepçelerin önüne geçer, altına yatar. Belki müze yıkılır ama başka bir yere temelleri atılmıştır çoktan…

Hayatta yeni doğmuş bebek gibi olabilsem keşke dediğim zamanlar oluyor sık sık. Masumiyet en büyük neden ama ihtiyaçları dışında hiç ağlamaması ve ağlamasından birkaç saniye sonra her şeyi unutup gülebilmesi insani olarak bizden büyük olduğunun kanıtıdır…

Unutmak bir bakıma değer vermemektir. Acıyı, hüznü, eksikliği yaşadığımız vakitlerde meşguliyetimiz o olduğu için hafızamızda yer eder. Gündem odur çünkü. Zaman gündemin değerini belirler. Unutabilirsek gerçekten değersiz bir acıyı dert ettiğimizin kanıtıdır…

“Hiç bunları dert etmeye değer mi” diye soracağımız o kadar çok neden var ki şu hayatta. Ama insanlığın hamurunda var işte. Düşünmemiz gerekiyor belki de. Düşünüyoruz öyleyse varız…

Şu soruyla veda edelim. Zihinlere koca bir soru işareti bırakalım… Dertler var mı yoksa var olmanın ispatı mı? Allah’a (c.c.) emanet olun…

e-mail : [email protected]