Ege Denizi’ni Marmara’ya bağlayan Çanakkale Boğazı boyunca uzanan tepelerin, dağların yamacına yaslanmış pek çok özlü söze ve sembollere rastlar insanımız...

O yöreye ve tarihi olaylara hastır, göze çarpanlar...

Adapazarı ve Sakarya olarak da böyle imkanlarımız var ama kullanan yok...

Daha önce de dile getirdik “Gar Meydanı düzenlemesi harika ama meydanı tarihi kılacak bir şey yok...

Oysa dünyanın her yerinde meydanları, özel ve ziyaret edilir kılan semboller vardır...

Bunu bazıları heykellerle, bir başkası çeşmelerle, bir diğeri de şairleriyle gerçekleştirir...

Dedik ki; Gar Meydanı’ndaki havuz ile şehrin giriş kapısı sayılan yer arasında çok boşluk var ve sırıtıyor...

Oraya ilimiz ile özdeşleşen, üstat Necip Fazıl Kısakürek’in unutulmaz “Sakarya” şiirinin en çarpıcı bölümü olan ve  

“Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya

Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya”

dizeleriyle biten iki kıtası bronz bir kaide şeklinde abideleştirilse, bu eksiklik giderilir ve meydana farklı bir ruh kazandırılır...

Bunun yanında saçından tırnağına bir büyük belediyeci olmasına rağmen, bir kuru iftira nedeniyle kenara itilmiş Osman Karagüzel’in önerisi var ki, bu ile ulusal ve uluslar arası bir vizyon katacak özellikler taşıyor...

Tıpkı Çanakkale Boğazı gibi; E-5 Karayolu, otoyol, hızlı tren ve Sapanca Gölü’ne bakan Serdivan yamaçlarımız var.

Buradaki yoğun trafik ilin Türkiye’ye bakan yüzünü oluşturur.

O tepelere her gün gelip geçen binlerce, onbinlerce insanın dikkatini çekecek neler yerleştirilmez ki, “Çeşitli sembollerle özdeşleşmiş...”

Örneğin çiçeklerle bezenmiş bir bayrak; üstüne işlenmiş Üstat Necip Fazıl Kırakürek’e ait o müthiş dizeler...

“İnsan bu su misali, kıvrım kıvrım akar ya

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya” dizeleriyle ilimizin özellikleri, güzellikleri gündeme getirilemez mi?

Böyle yapmakla hem güzelim tepeler kurtulur mahzunluktan, hem ilimiz ve şehrimiz çıkar durgunluktan...

Çanakkale Boğazı tepelerine “Dur Yolcu, bilmeden gelip bastığın bu topraklar bir devrin battığı yerdir” diye yazılanlar gibi, biz de Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na çağrıda bulunalım istedik...

Dur Toçoğlu!

Bu şehir, bu il artık kabına sığmıyor...

Aç onu tepeleriyle, gölüyle, yollarıyla tüm ülkeye, tüm insanlara...

Bu da ancak o yöreye yerleşen mesajlarla gerçekleşir.